Ya Hayy Şiiri - İsmail Hakkı Aydın

İsmail Hakkı Aydın
56

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Ya Hayy

YA HAYY!
“Huu” ile safa bulur, gam ve hüznün pençesi.
Sazının tellerinden duyulan “Ya Hayy” sesi,
Ruhlara nüfuz edip, mağrur “Ben”leri alır,
Günahları yıkayıp, keser bütün nefesi.

ŞEBNEMİ HASRET
Yağmur yağar içime, susar kahrı canımın,
Hazan göz dikmiş, ürkek, sırrına sol yanımın.
Şebnemleşen hasretim, hicret gülistanında,
Deruni hükümdarı, esaret fermanımın.

BENİM İŞİM
Hiçbir şeyi emanet ne almış, ne vermişim,
Vav gibi mütefekkir, kanaatkar dervişim.
“SEN”i sevdim sana ne, “BEN”i sevdin bana ne!
“O”ndan gelen ne varsa, sevmektir benim işim.

SEVDALI TELLER
Mızrabınla udunla, ruhumu şad eyledin.
Dert görmesin ellerin, beni abad eyledin.
Dokununca sazının, sevdalı tellerine,
Yorgun, mahzun kalbimi, alıp dilşad eyledin.

İNLETME ŞU UDUNU
İnletme şu udunu, arttırma hicranımı.
Harap etme nağmenle, münzevi şadanımı.
Sanki dokunuyorsun, gönlümün tellerine,
Yıkma hayal dünyamı, lütfet, yakma canımı.

İSTEMEM VUSLATINI
Hicranım tükenmesin, mahkûmum elemine,
İstemem vuslatını, razıyım keremine.
Hasretinle tutuşmak, bilsen, ne büyük hazdır!
Al götür beni, aşkla, sonsuzluk âlemine.

ALDANIRIM
Semada bulut görsem, seni üzgün sanırım.
Saçlarını, ıslatan yağmurdan kıskanırım.
Ne zaman bir kuş ötse, mahzun, mahzun gülşende,
Sen geldin diye koşar, yanılır, aldanırım.

GÜNAHSIZ DİRİLİŞ
Hülyalar haramları helal kılar, bilirim,
Yasakları ayıkken düşünsem, irkilirim.
Rüya gibi bir ömrü yaşayabilsem keşke,
Mahşerde, ilk gün gibi günahsız dirilirim.

CEMRE
Ya geceye örtüsün, ya da ışık sabaha,
Ya bahara nefessin, ya da hayat mubaha,
Ya zulmete rahmetsin, ya da muhtaca nimet,
Ya toprağa cemresin, ya da tövbe günaha.

RAKS EDEN KELEBEK
Yanar veda busesi karanlığın narında,
Nergis kokar çığlıklar uçurum kenarında,
Ah bir anlayabilsek, nice sırlar gizlidir,
Raks eden kelebeğin vuslat intizarında!

BESTE YAPAR
Çamlık, nurdan bir kuyu, Züleyha güneşlenir,
Çeşme, altın taslıdır, Sevda ile beslenir.
Sokağı kutsal köyün, muhayyer mekânında,
Secdede beste yapar, dualarla seslenir.

YOKLUĞA HASRET
Dokunma niyazıma ummanlar yakan şehvet,
Çek git artık ruhumdan, başıma bela nefret.
Nasıl besler seneler, göz kırpan günahları,
Alınan her bir nefes, “O”nda yokluğa hasret.

MASUMANE GÖZLERİN
Bin bir dua adanır, esrarına seherin.
Perde perde yaşanan hicret, senin eserin.
Sözün bittiği yerde, hıçkırıkla yaşarır,
Günah nedir bilmeyen, masumane gözlerin.

ÇİLELİ YILLAR
Bir tutam buse saklı gonca dudaklarında,
Hicabında gamzeler, sükût yanaklarında,
Ürkek güz kelebeği, mefkûresi ruhumun,
Çileli yıllar yatar saçımın aklarında.

RAHMET CEHENNEMİ
Hüznünü çepeçevre sarmalamış hasretim,
Meçhul eteklerine, tutunmuş o suretim.
Erdemli sır köşkünün çığlığından dökülen,
Tükenmez arzulara, cehennemi rahmetim.

HASRET KOKAN MEHTABIM
Kalbimde kor yağmuru, muhteris “Ben”i dağlar,
Ruhumda serinlenen ateşten ırmak çağlar,
Sol yanıma lütf eden hasret kokan mehtabım,
“Ben”den beni kaçırır, keyfinden coşar ağlar.

BİR SIZI
Dokunduğum her gülün kalbinde bir sızı var,
Her gül, bir aşk, bir sevda, her sızı bir sır saklar,
Ummanlar söndüremez amma, akan gözyaşı,
Buzulları kavurur, bir sızı Cihan yakar.

“BEN” İ SARAN KEFEN
Bu gün “Hiç”liğe inat, “Hiç”lik cezb eder beni,
Her seher ikliminde, hissederim cezbeni.
Ömrüm boynunu eğmiş sırılsıklam gölgene,
Aşkınla tütsüledi, “BEN” i saran kefeni.

“YA HAYY”, “HU”
Hicranımı nakş etti günahsız masum eller,
İşret satan sokaklar, ardan, hayadan inler,
Bunca nimet bu “Ben”e, yüzü suyu hürmeti,
Bir lokma, bir hırkaya, “Ya Hayy” “Hu” diyen diller.

“HU” SEFERİ
Tereddütle yaprağa, tutunmuş şebnemleri,
Bad-ı saba niyaza kaldırır seher vakti.
Nedametli tövbeler, uyku mahmurluğunda,
Söken şafak secdeden başlatır “Hu” seferi.

BUHURDANSI TÜTSÜ
Üflenmemiş ney gibi, söylenmemiş türkümsün.
Bestelenmemiş şarkım, yaysız keman, ülkümsün.
Dualar, yakarışlar, kutsasın günahları,
Cemre düşen yüzünde, buhurdansı tütsümsün.

NİHAVENT SUKUT

Ufuklar ötesinden hasret, aşk yüklü düşler,
Susamış gönüllerde, kahkahalar gülüşler,
Nihavent bir peşrevin sükûtunda, gül tene
Ürperten dokunuşlar, koklayışlar, öpüşler...

ELİFİ YANLIZLIK
Elifi yalnızlığım mısralarda yaşasın.
Rubailer kalemin gözyaşına susasın.
Güfte yalnız, “Ben” yalnız, beste yalnız, “Sen” yalnız,
Kainat taş kesilsin, alem O’nu kutsasın.

EFSUN
Mehtap pusuya yatmış, geceyi ört tenine,
Kollarım iştiyakla, kenetlensin beline.
Tel sussun, bülbül sussun, bedenlerde o efsun,
Gir koynuma, karışsın nefesim nefesine.

KARA
Gece karası saçlar, yakut karası gözler,
Efsuni bakışlarla sanki maziyi özler,
Yüreğiyle, ruhuyla, canıyla dokunduğu
Sazının tellerinde, ölümsüzleşir sözler.

MAHUR RUBAİLER
Neden sitem eder ki, erguvan nilüfere,
Bırak yüzsün gönlünce, teni değmesin yere,
Seher selamı sunsun, saba rüzgarı senden,
Harflerin gelin olsun, mahur rubailere.

“BEN” ve “SEN”
Beni çok seven bu “Ben”, beni unuttu, hayret!
“Ben” kendini “Sen” sanıp, kendi kendine hasret!
İhtirasla yıllardır, koşup durdu peşinden,
Artık “Ben” anlamsızdır, sen yine, “Sen”den bahset.

SENA ORUÇLARI
Ketum sevdayı saklar hüzzam avuçlarında,
Bakışları “Vel’fecri” okur göz uçlarında,
Yılların hasretini, hazza çevirmek için,
Ezanlar dua yükler, sena oruçlarında.

HINZIR KIZ
Udundan mızrabından, nağmeler muntazır Kız.
Nazıyla, işvesiyle, iftiraka hazır Kız.
Bir güz sancısı gibi, sardın tüm bebedimi,
Seni Kara Kuru Kız, Numaracı, Hınzır Kız!

EMİNE’YE
Seni buldum kalbimde, ayranımda, aşımda,
Otuz dokuza girdim elli altı yaşımda,
İlk gün gibi tap taze sana bitmeyen sevgim,
Bin bir yıl yaşasam da, taç olurdun başımda.

FATMA’YA
Merve’msin, Canan’ımsın, Cüneyt’imin aşkısın,
Emine’m gibi gülşen, hiç bitmeyen şarkısın,
Efnan, Rayyan, Bircis’im, kök saldın on bir yılda,
Neslimde, ebediyyen bülbüllerin şakısın.

Kara Kuru Kız
Ben 'temkinli ve tutuk', Sen Kara Kuru Leyla,
Deruni mirasçı kız, dedelerin evliya,
Beni güneş sanırsın, geceleri kaybolur.
Mum parıldar, benzemez, ne yıldıza ne Aya.

YOLCU!
Mısralar gonca sunar, ak ellere gül suyu,
Aşiyanda udunla, aşkınla rahat uyu.
İstanbul çok azizdir, tüm vuslatlara mekan,
Ben de sevdim kaptanı, gemiyi ve yolcuyu.

ŞEYH ve MÜRİD
Lezzet almış geçmiyor, giriftar yolculuktan,
Beste, nağme, muhabbet, hicran mahkumu kaptan.
Kerameti kendinden, menkul olan bir Şeyh'i,
Canana canlar veren, müridlerdir uçuran.

BİR GÜN!
Dorukta arzuları kızıl bir örtü sardı.
Susamış al bedenler, haz ve zevkten sarardı.
Kıskandı bu vuslatı camdan süzülen güneş,
Avucunda inciler, parmaklarım yaşardı.

HASRETTE LEZZET
Aşk derdini çekmeyen bilmez kadir kıymetin.
Sırrına vakıf olmaz canan ile sohbetin.
O’ndan gelen her türlü ızdırap, safa verir.
Tatmayan nasıl alsın, lezzetini hasretin.

GÖZÜ YAŞLI ÇİÇEKLER
Ambarda tohum bekler toprağa ekilmeyi,
Altın sarısı başak hasretle biçilmeyi,
Dinsin diye acısı, hasta hekimi gözler.
Gözü yaşlı çiçekler yeniden dirilmeyi.

UMUTLAR CAN ÇEKİŞİR
Dostluklar çöplüklerde, onur bataklıklarda,
Anahtar teslimi aşk satılık sokaklarda,
Ahlak, vefa, insanlık, toparlanıp göç etmiş,
Umutlar can çekişir, ağarmış şakaklarda.

ESRARLI KADIN
Dünya seninle güzel, kalplerde rüya kadın,
Sensiz katlanılamaz hayata hülya kadın.
Rabbim bile Cenneti hurilerle süslemiş,
Çözümsüz kör düğümsün, esrarlı derya kadın.

BİÇARE AŞIK
Neş’eyab olmakta gönlüm bivefa canan ile,
Dilpenahı aşıkandır, şevkinin derman ile,
Ağlamaktan inlemekten gözlerim kör bir kuyu,
Neylesin biçare aşık, zulm eden sultan ile.

MÜNTEHİR VUSLAT
Kimyası hayal sevda, lezzet fakiri hüzün,
Sahte sevgiler dolu her anı ömrümüzün.
Zehirlenen aşkların, viran saraylarında,
Müntehir bir vuslattır arzusu gönlümüzün.

ALDATILMIŞ SEVGİLER
Esaretle kurtardın beni prangalardan,
Mıhlı duvara gizli, mazide akan zaman,
Duygular kilitlenmiş, yaşanmamış aşklara,
Sevgiler aldatılmış, tüketilmiş tüm derman.

İHANET
Şimdiye kadar seni aldatmamıştım asla,
Bu bir intikam mıydı, belki bilemem, amma,
Çünkü o sen, sen değil, ben o eski ben değil,
Seni senle aldattım, ihanet ettim sana.

HAMİYYETLİ GÖNÜL
Mısralar hayat bulup, udundan yankılanır.
Bülbül bile riyasız, seni gülistan sanır.
Seni ancak seninle, anlar ömür tüketen,
Hamiyyetli gönlüne, bin bir beste adanır.

ELLER
Bırak boş kalsın kadeh, kıskansın bizi eller.
Süzülsün saçlarından sevip okşayan eller.
Arzulara giriftar, hasretle yanan ruhum,
Ürperen vücudunu, koklayıp, öper, eller.

İsmail Hakkı Aydın
Kayıt Tarihi : 16.12.2009 10:27:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İsmail Hakkı Aydın