“Bugün yeni bir zaman,
Yarınsa tatlı bir hayat,
Desen,
Ve söksen içimdeki azabı,
Yanına alsan kanımdaki şeytanı…”
İçime gömdüm yalnızlığımı,
Gözyaşlarımı dışıma.
Artık iki kutup gibiyiz,
Bunca şeyden sonra.
Birbirini anlamayan iki yabancı,
Bunca yaşamdan sonra.
“2 günüm kaldı 2 ayı doldurmaya,
Sensiz geçen 2 koca ay 2 koca asır gibi
Geldi bana.”
SAÇMALAMALAR…
Şimdi
Seni yaralamak istemedim hiç,
İçten,
Yaralanması gereken hep kendimdin
Diye düşünürdüm hep.
Yaralayamazdım seni,
Sana o ağır cümleleri bile sarfederken.
İlklerin heyecanına gömülmüş ruhum,
İlk düş, ilk öpüş, ilk ılık gülüş…
Bir sevda yeterdi bana
Tek bir ruh aynı bedende
Var olan iki ayrı yürek…
Birbirini arayan.
her sözün ardından bırakılmışlıklar neden? ”
Sana eylesem içimi,
Açsam mabedimi,
Sarsan beni
Yorsan ve hiçe saysan…
“Geleceğin yada ne getireceğinin bilinmemesi,
Ne kaygı ne de hüzün
Sadece var olmak!
Yaşamak, görmek ve tanımak.
Süregelenleri göremesek de
Anın tadına varmak…
Tam bundan 5 yıl önce, bu zamanlar içime düşüveren o ateş, ateş ki yakıp kavuracağı baştan belli… umarsız dünyaya yeni bir heyacan, yeni bir gökyüzü gözlerimin bakakaldığı diyarların örttüğü…
Yalnızca tek bir söz vardı ve en içtendi o… sorgularken, tanırken birbirimizi zaman akıp gitmişti ve biz de karışmıştık birbirimize, duygulara, düşüncelere…
Söz vermiştik kendimize,
Yenilmek yada kaybetmek değil bizi üzen duygusuzluğun vuku bulması…
içimi dökemem sana, anlatamam içimdekini –gösteremem en olması gereken yer ve zamanda gerçek değerini...
belki de bu yüzdendir hırçınlığım sana, paylaşamam ki tek bir lafla yada tavırla, söyle yalnızca yada ikna et beni olduğunca…
Gözyaşlarımla yıkadım yüzümü bu gece,
Her bir damlasını dağıttım tenime,
Islak, soğuk, biraz da buruk,
Karıştım geceye…
Aynaya bakan bu suret
'Acılar var olduğumun kanıtı,
Yıllar ise izi geçmeyen kanıtların birikintisi,
Kalbim ise bir “hiç” boşlukta yol alan”
Gel bul beni, gel hisset…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!