dırgandık durduk
yağmalandı ömürlerimiz
yağışlı günlere koştuk
yağmurca konuştuk sımsıkı aşkla
yakacaktı bizi görünmez belalar
yakalanmadık biz seninle
yakıştıramadılar bizi birbirimize
yakınlaştık biz her takvimde
yakasız gömlek gibi
yalancı bir dünya için konuşmadık
yaldızlı sözlere kanarak değil
yalnızlığımızın kıymetini bilerek sevdik
yalınlık şaşırttı herkesi
yalpalıyordu her şey rüzgar öfkelenince
yama gibi bedenlerimize yapışan acılar
yalvarış halimize gülenleri gördü gözlerimiz
yamaçta duruyorlardı sevdiğimiz çiçekler
yangınlar acımasızdı
yok olan insan ruhu doğal hayatlarımız
yamyam olmuş insanlık
yanardağları çatlatan vahşet dünya
yankı delip geçiyor feryattan
yapılar içinde saklandık
yanılmadık mı? oyunlarda
yabancı düşmedik mi? hayat yolunda
yadigar değil miydi? verdiğimiz sözler
yapışkan kötülükler çıkmak bilmedi
yaralandık kapanmadı yaralarımız
yaprak dökümü mevsiminden önce
yaramaz çocuklar gibi durduramadık
yarış yaptık baş edemediklerimizle
yargı hükmünü verecek
yarpuz kokusuna bile hasret kaldık
yaş geldi geçiyor
yasemin en çalışkanıydı öğrencilerin
yas tutan bir geçit töreni
yakışmıyordu alkışlar ölenin arkasından
yasaklar o kadar çoğaldı ki hangisine yakalandım
yasin suresini ezberledim bugün
yaşlı insanlar olacaktık
yatalak olmayan
yaşatmak için hiç durmadan
yaşayacaktık karanlıkları kovalayarak
yaş günleri bilmem ben
yatkının insanları sevmeye
yatır ziyaretlerinden dönüyorlar
yayılmış kalabalıklar hüzünlerine
yavru bir kuş düşmüş
yuvasından
yayan demeden kurtarmaya koştular
yaygı serip açık hava kır kokusu
yayık ayranı piknik yaptılar
yayla değişmez şifa hastanesi
yazar olup hepsi kabul ettiler
yediverenleri ilk defa duyuyormuş arkadaşı
yazıp çiziyor o makinanın karşısında
yaşlı anneler bilmiyor son teknolojiyi
yedi gün ver bana dedi babasına genç
yelkenli sahibi olmak için
yegane çıkar yol sınavlara hazırlanmak
yeterli değildi başarısı
yemek o kadar çoktu ki çok aç kaldı
yengeç tuttuğunda canı acımıştı
yenge kime denir bunu öğrendiğinde çok geçti
yepyeni elbiseleri giymekten utanılır mıydı?
yenmeyi ağladıkça öğrendi
yeşertmeye çalıştıysa da olmadı
yeşil renkleri sevmesi bundandı
yıkılmadı onca görmüş geçirmişliklere rağmen
yıldönümü olacaktı evlendiğinin
yaşanmasaydı beklenmedik kaza
yıldız saymak saçmalığına düştüğü geceleri hatırladı
yılmış artık haykırıyordu iyi ki zararsızdı
yokluk gördü
yokuşlarda kaldı
yuvarlanıp gidiyor demesinler diye
yutkundu kimselere açmadı kahrını
yükseldikçe küçüldüler kibirli dostlar
yüreksizdi çoğu gürültü çıkaranların
yürüyüşü çalımlı olanları görüyor musun?
yüzeysel riyakar içlerini
yüzüstü bıraktıkları değerleri
yüzsüzlüklerinden elbetyüzleşmeyi asla başaramazlar kalleştirler
yüzkarasıdır insanlığın bu modeller
yüzünün güzelliği huzur veriyor
yüz akımsın sen seni seviyoruM
yazık
yosun tuttu
yastığım
yanlış gündü
yüzüyorduk çakıl taşlarıyla
yok olmadık ama
yaşlandıkça çoğaldık...
Mustafa kaya
12.03.2012/Çengelköy
Kayıt Tarihi : 15.3.2012 14:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!