Bu yazının esbâb-ı mûcizesi yazarının muhtelif metinlerde tanrıtanımazlıkla ölüm korkusu kavramlarının bir arada bulunuşuna tesadüf etmekten duyduğu taaccüptür. Elbette her şeyin sıkıntısının ne diye bu yazarı (bu ben oluyorum) aldığı da sorgulanabilir ama üzgünüm, o soru bu yazının konusu dışındadır. Çünkü bu yazıyı ben yazmaktayım.
Tanrıtanımazlık ve ateizm…
Aslında TDK’ya veya her kime sorarsanız sorun her ikisi aynı şeyi ifâde etmekle birlikte bu tür görüşlerin mensûbu olduğunu söyleyenlerin zaman zaman bu iki kavramı ayırdığını görüyoruz. Eğer ayrı ayrı ele alınırlarsa tanrıtanımazlığın hem tanrıya inanmamak hem bir dine mensup olmamak, ateizmin ise tanrının varlığına inanmakla birlikte bir dine inanmamak şeklinde tanımlandığına -sizleri bilemem- ben sıkça rastlamış bulunuyorum.
Onlara bir iyi bir kötü haberim var:
kızıl kızıl dağılıyorsun elimde kalıyor iki nokta
atıp kırmızı bir gül kalbimin tam ortasına
kaçıyorsun mevsimlerden mevsimlere
tahtı çalınmış bir padişahım oysa
kayboluşunu arayan hesapsız yolculuklarda
Siz tanrı'yı tanıyormusunuz Selçuk bey:)
Veya tanrı sizi tanıyor mu:))
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta