X, BİLİNEN
-Ve teşhirci yağmurları katman gök bulutların; sansar sansar ayı, bal ve balık yiyen.-
I.
Düşse ekinoks
Sürtünme kuvvetiyle pistonsel,
..Çıldırasıya ısıl
Kulaktaki fısıltı ense kökünden.
Sırtta bir ağır ağrı,
Sabaha dek
Ter zerkeden tez tezkere cinsinden
yağlı yağlı gövdeler!
Bu ağaçlar çok zürafa ve nur topu besili;
Kesmek, odun yaprakları ayırmak,
Dökmek reçineyi
Ve boylu boyunca devirmek için.
Tünemişin sipere banmaya nazır
Balı tereyağına;
İnce, uzun bir topukludaki kütleyi
Vurdu derecesinden peşamel.
Çıtırdatılan dal parçalarıyla elde,
Sallanarak şen, mağara adamının elinde
Utka dikit; bir buzul çağıyla,
Apaydınlık ufuk-kar ve tropik.
On parmak vadileri göründü,
Beş parmağın beşi bir;
İşaret eden işaret
Parmağının ehil elinde
Ve ben'i yürüten ayaklarda
Koşa koşa.
Senin olsun koklamak
-Hadi tatmak, korkmak
Savunmak ve dokunmak-
Onbirinci gökyüzünün altında;
Çünkü ben de senim,
Sahiden ve sahiden.
Kirli olsun, yeğdir;
Kazıdığımız toprak amacımızda apak.
Ve evet, biliriz yaptığımızı.
Ve, evet! hep ayığızdır.
Batağa çirkef,
Köpek olur sürterim küfürlerimi;
Ta ki, kötünün ince sabrı
Kendisi gibi olana, kaybolana değin.
Yatmak için gence genç ruhla,
Çürüğe çıkartılan bu hayat;
Kanımıza kan,
Aşımıza aştır dişlere ve diş ipine pelesenk.
Böyle bir nefes çekmek içre,
Uzak Ufuklar'daki balkonca ipeğinden!
Kızıl saçlı bir Caroline Pierce
Ya da daha ispanyol beden
-Ama aynı vantuz
Aynısı-
Ha deyince he uzun ve kıvırcık saçlısı
Sarışın Sunny Lane'den...
Biraz kolaydır, olsun,
Oldukça teşhirci.
Sana talepkar,
Sen orda olduğunda isen.
Dünyevi işte, lanet.
Onun ayak tabanları kızarmış, ateşte yürümüş
-Koyun kuzu beyazı
Uygarlık-
Ve beyazdır hem de;
Kirli bu toprak’ta sürülmüştü.
Belki ön kolları ve baldırları,
Ama her halikarda omuzları.
Kaç diş sarımsak aha gerek
Tütmek için gözüpek?
Çok görkemli tepkimeler, bazen;
Tüm hepsiyle, çitler içinde! ...
Kırbaçlanır his, oynaşır
Gelir silüet arkadan apansız
Ve sömürür yaşadığın verdiğini;
Tokatlanan arabacı, sömürülen kamçı.
Ne olur,
Olması gerektiği gibi;
Kirli doğaçlamalar
Olursa bir veya iki kere?
Mağara adamı hep mağara ağzındadır;
Dürüldü mü, insafsız itişin defteri?
Et veya tavuk eti,
Duvara çivilemek istiyorum beni
-Yokolmadan
Dudaklar.
Yatakta her yerde,
Saçlarını savur beş rüzgarında.
Tokatlar ata ata
Bu tıknaz tabut.
Ve bir ya da iki,
Değil milyon son falan, her şeyin ilki.
Fırtınaya çevirecek
Sessiz rüzgar
-Ki her zaman kolaydır tecrübede,
Oto mekanizmada ama yaratıcı da-
Önemli olan, nerdesin
Şu an?
Yeni Metin Belgesi (5) ,
Yaşlandıkça gençleşen;
Bir tehlikeli sınır,
Asla terketmeyen!
'Tükür.' diyorsan sen de tükür;
Ama saldır, yalayıp yut.
Geğiren beşiğe ulaşmak için
Bataklık ucuzu köprüdür.
Emekleme pozisyonu ne kadar sürdü, bilmiyorum;
Atmaca gibiydi, Ash!
Ve o, artık;
Bir lezin ayakları altında, paspas.
-Edilgen, bir oralet yığınını da çimdikliyor olabilir
İşi etken, üzümden şerbet şaraba misali.
Ezik beyz -bool a gol-
Oldu mu leziz!
Pek semiz oldu, işte,
Rayihası neşreden rüyaların;
Emeksiz asalak oyuncağıdır kulun efendi
Ve kul, efendisinin kölesidir o.
Pare pare şenlendiriyor
Eğerdeki umut, vadiye gökyüzünü.
Yele şen,
Yular şuh
Sonlandırılamayan
Bir yular…
Pare pare, top sesleri;
Terlisi daha çok çalışan.
Zincirleri kırıp açılıyor
Şaha kalkan şah damarı;
Mitralyöz,
Birleşmek.
Ve asılsız da,
Birleşmediğinde bilinmemek.
Yapamıyorum
Zümrüt açık yeşil suları
Damadı
Alyanssızlığın.
İkisi birleşti gaipte,
Kalkan, dikilen ve de ezilen;
Oksijen bolluğunda oksijensizliğin
Berrak solunanın;
Yutan,
Başı bulutlardan, kepaze.
Aykırı;
Al!
Ve aç,
Vücuduma, sapına kadar,
Acımam. Verilen ekmek maluma,
Verilen ekmek mazluma.
Cennet
Kadınların ayakları altında.
Katrina'nın Sırrı'nda
Katrina...
Öyle bir abanıyor ki düşünce,
Yeterince abanoz anzavur.
Dedi Kuzgun 'Bak, seni ne seviyorum;
Verdiğim için acıyı ödülü hak ettin,
Gidilmeyi
Ki bırakılmayı,
Çünkü efendin benim.
Mikrodalgada kuruttum
Yere dayananın ölü derisini;
Bekliyor evde bir köşe başında pısarak sızmış içmeden
Ve harman dalını terkisiyle bir edip de
Sana yedireceğim.
Bundan neden seviniyorsun, bilemiyorum
Ama seni daha da kelepçeleyeceğim.
Ta ki, bi fasıl, kaçmayı düşleyebilirsin,
Kendi düşlerinden.
Kaşıkla veriyor
Ve o da kabul ediyor.”
Boyunduruğa alınan bilekler prangada,
Kıkırdatıyor kızı, ne ayak lan!
Sen de iki tokat at;
Tü, allah belanı vermesin!
Kırılmamış la,
Ne zaman büktüğüm kırılmış?
Şu ayaklarının dibine düşen kısmet,
Etine bal şırınga;
Yeme de yanında yat,
Lokması afiyet tat.
La, bi gel hele; yakınlaş!
Ulan; yerim ben onu, laan!
Eşeleyen iblistir,
Çabalayan tanrısı kendisinin.
Tanrının sopasının
Görünen anonsu, asasıdır;
Adalet yok denişinin
Sürdürülen bir garip dünyasında.
Canı sağ olsun,
Ben bakarım.
Ben bakarım!
Ben gözlemciyim.
Çıplak şeritler,
Duraksamadan soyunan.
Yalınayak yağmur çimlerine ve aranan,
Boylu boyunca.
Işık ışını geçen kilometre taşlarından
Yol kenar yarlarına.
Kaç araba geçti ana yollardan
Şehirlerarası güzergahta?
Ve kaçı daha geçecek,
Bilinmezliğe?
Random’a yakın şantiyemsi lokantada,
Kuğulu Park’a nazır, aşçımsı şapkalı ve nikbin, parlağa berrak çehreli kız.
Ve eski Gölge barın başucunda, kadın şaşkın,
D & R’da, sallapati zararsız mayın güvenlik görevlisi.
Nica Noelle mi
Her noel?
İnsan leşleri, insan (!)
Durup bakan ve sessizlikten gülümseyen.
Oldukça pornografik
Ve şiddetli
Gelgitleri halüsinasyonunda
Sahip ile yerlinin;
Ağlayan başlar gülmeye,
Hem de katıla katıla.
Efendidir köle,
Ve efendi emredendir.
Yuvarlanır gider kaya
Ses çıkartmadıklarıyla.
Garip bir şekle bütünen şiir
Şekilsizdir.
Şekli bilene
Yerindedir.
Çakana şemalden,
Katıla katıla...
Taş
Yerinde ağırdır.
Bir nebze ben de insanım,
Soluna soluya.
Nev-i (şahsına) mazoşist baykuş uçmuyor,
Uçan baykuşlara inat;
Kanat çırpan
Tavukları bacada gözetiyor.
Çiftleşen nüanslar,
Havada bir çeşit alerji edici polen
Ama hepsi koşuşuyor.
Bu ne ibik!
Kızarınca parlayan
Ve kendini bişey sanan.
Hiç de bir şey değilsin.
Sadece uzaktaki söz ettiğimsin.
II.
Ve şimdi,
Biraz daha kendimizdeyiz.
Sabah oluyor,
Malum.
Neden ısırarak yiyoruz
Yemek yerken, merak ediyorum.
Halbuki, diş ile doğup
Damaklanana değin dişsiz kalmalıydık belki,
Ölürken de dişlerimiz çıkardı
O zaman.
Böyle pelte,
Yazın güneş öğlen on ikide üstümüzde gibi rehavet.
Kuş konulmaz buna.
Tadından yenilmez
Tadından yenilmez kestane şekeri.
İzleyelim üst kattan,
Ranzadan.. anzavur
Abanoz kavanozu bari.
Bahar geliyor, bahar!
Mevsimler geçiyor…
Kas Hexrum! !
Avşar Kızı haksız dediğinde:
Sigara da etkiler mimikleri donuklaştırmayı;
Her nasıl, “Botoks, buna yol açtı.” dediyse bilim adamları.
Ama işte, tüm bunlardan ayrı
Kas geriliyor mat, atıl, şeker, kılcallarından nehre
Ve zaman orda duruyor
Bir, iki, üç!
Varana kadar;
Gelen geçiyor.
*
Söndür geceyi, bağrım.
Tepkisiz kaldı bir kokteyl gecesi
Ve sahibi efendisi kızın, onu kedi kıyafeti
İle ve yalınayak, kayalar üzerinde zoraki
Dolaştırmasının ve yaralamasının, kanatmasının
Ve arefesinde canı isteyince salıvermesinin ihtiyaç molasına
Tıkaçlarıyla…; partideki o kadın, onun bu hikayesini dinleyen,
Şaştı kaldı ve onu duvardan duvara çarptı.
O ise buna anlam verememişti duyduğumda
Ve sessiz, yeni bir efendi edinmeye gitti.
Değişti dünya
Ve ortasından ikiye ayrıldı.
Bebek kundakları, bezleri içerisine
Tıkanmış kapatılmıştı bu kız
Kendinin fotoğraflarında,
Kraliçesinin emirleri gereğince.
Ruhu bilen olmalı insanın,
Ki böyle uzak durur efendi edinmekten.
Ve kapamaz da aslında duyargaları hiçbir şeye
Aradaki dengeyi iyi oturtursa hayata…
Leydim, siz ne kadar yücesiniz
Ki bana yol verdiniz;
Katınıza yükselen ben,
Sizinle tanış oldum.
Ne isterim ki ben bu dünyadan,
Varken uzanmak gibi yanınızda sabaha dek.
Sizden duramıyorum, rüyalarıma giren;
Bu ne kibar, ne küstah
Bir bakış, alınları okşayan?
Kapıdaki kükürt bekçisini yererek,
Çapayı körfezden toparladınız. Ey, ışık! ! de ki, bana,
Kendisidir olağan;
Yorulup koştuğunda
Ya da koşup yorulduğunda
Terlemiş vücudu sabahın erken saatlerin,
Akşam dallaması
Gaz üfüren balonile
80 gün mecra’da salınan balola seyegatin…
Ferah kalbim,
günüm aydın.
Kaça kadar saydın?
Kuyrukluyıldız kaydın, sabaha daldın.
Sabah oluyor.
Kalbim ferah, günüm aydın.
Ne demeliyim bundan sonra?
Zayıflamak, hala, istiyorum.
Bütün bu insanlar
Kendi başına kalsın.
Ve bende de izleri
Kalsın.
Ama ben gene de benim
Ve senim.
İlerleyen
İlerleyendir,
Her şeye karşın
Ve umut ne olsa bile.
Karşı kaldırımda kafalar görüyorum,
Odamdan, otururken;
Karanlıklar salan cam arka önümde,
Kafalar önlerine düşmüş ve aslında bakarlar ardlarına.
Berilerinde gözleri var gibi
Bu halleriyle.
Her şeyi bilir, fark ederler
Ama gelen karanlığa engel olmazlar.
Çoğu en iyi bilenler kendi çıkarlarını,
Uğraşmazlar basit işlerle:
Atatürk’ün uğraştığı gibi zor işlerle.
Ve haricinde, kölelik sistemi kolay gelir.
Dört gözüm uğultulu, çamdaki ak kanatlı bir tür baştankara;
Köpüren susurluk ayranı yol ürüyen bacaklar.
Ondan sonra ne oldu,
Ondan?
Her şey ondan;
Benden, senden, ondan:
Her şeyi kendin yaparsın, kendi ellerinle
Ve onlarla yaparsın her şeyi, her şeyi…
Köle efendisinin uğraşı alanıdır
Ve bu haliyle, köle efendisinin sahibidir.
Edinilen ss’ten ufak tefek bilgilerle yol alan Korolev,
Uzay çağını başlatan;
Ama sonrasında Amerika
Yörünge dışına roket yollayan.
Ve gene Gagarin, insanlı uzay uçuşuyla,
Fakat yine A.B.D. Ay’a ayakbastı parası.
Toz zerreciklerinden meydana gelmeyse;
Gezegenler ve madde, nasıl ki
Sigara dumanındaki,
Aynı şeye de dönüşebilir...
Mars’ın geleceği
Ya da dünyanın geçmişi.
Doğmak ya da ölmek.
Enerji ya da madde; zaman veya uzay…
Mantığın dili birdir, olayları algılayana
Ve sonrasında şey’leri sıraya sokana
-Ki sağlamlaşmıştır da olgu
Sıraya soktuğunda.
Ve sağ dağda ineği
Ama süt sağ.
Hafif olsun ellerin
Ve aslında yoksun.
Üzme kimseyi,
Üzme kendini.
Duru,
Dingin…
Gene bir sabah daha oluyor;
Yarın sokağa çıkacağım.
Yarın kesat geçti.
Yarın sokağa çıkacağım.
Birazdan çay suyunu ısıtacağım
Ve poşeti bardağın içine kenara kettlenin damlatacağım.
Sabah belki biraz lokma kemireceğim.
Doneler izlenimin atıl belirteçleridir.
Hareket iyidir, berekettir
Ve içi iyi olmak daha da iyidir.
Ve insanı belli eden niyetidir.
Hareket eden, varır.
Karar
Karar, her ikisi birlikte.
Bakır kazandaki
Büyülteçte çırpılan eti cici bebe senfonisi adına! !
Bak, sabah 01:59.
Ne de çabuk geçti geçmeyen.
Ve ne de çabuk geçti
Geçip gidiveren.
Bir uyudum, bir uyandım,
Olmuş gece.
Bir daha kafayı koyacağım,
Gündüz olacak.
Koyacak bu bahse mal varlığını uğurböceği,
Koyacak.
Korda sevişmek,
Tıkırtı olmaksızın;
Kırmızı kalın, yaldızlı yılbaşı mumu dikilmiş yatağın başucuna,
Romantik bir gece gibi midir?
Yiyip
Ayık kalalım.
Kalem gibi bir balon yok mudur,
Gazla doldurulmayan belki;
Dünyayı seksen dünde turlayan şu
Mesela?
Ve tüm hepsi yokolsun;
Şu yürüteçte kılcalları ve utangaçlıktan olsa iyiydi
Ve kan oturmuş travmaca inme kavisleri,
Gözde gözkapağında ve yürüyen organda
-Fazla beslenmede,
Fazla beslenmede.
Seksen, doksan ve bir;
Düz görünür uzay, eğridir.
İki, üç
Ve doksan bir;
Eğriye meyledersen eğer
Düz davranır.
Bilim ve büyüdür.
Ama istek ile davranış biçimi de iç içedir.
Yol bürür
Gider, için’e ve dışına.
Yoldaki davranış biçimi
İki kere daha üstün olmuştur, doksan bire sıçramasıyla.
Ve isteği de içermesiyle, ona kucak
Açmasıyla, üç kere…
Galip gelir bilim,
Ama gene de bitmez istek.
Ama ölmek değildir yine
Bilim.
Ve bu sefer midir acaba
İstek dediğimiz aslında?
Zayıf ve gencisen koy kendini zarlara,
Aban içkilere,
Şişe şişe,
Fıçı fıçı.
Gerçek gerçektir
ve her şey, her şeyim.
Sevmem burç astroloğunu,
Bağırıp çığıran bilim adamına.
Koy kendini rüzgara, bağıra
Bağırmaya…
Sevmem hükmetmeyi
Ama ben de biraz insanım.
Bir kalsa da,
Milyon olsa da arada.
Sevmem hükmetmeyi
Ve sergilemeyeceğim bunu.
Severim sınırları tehlikeli,
Geçmeyeceğim oradan.
Düşeceğin kadar,
Düşeceğin kadarı olmasın diyebilirsin.
Ama boşver, olmasın.
O da olmasın.
Hiç kimse üzülmesin.
Herkes hep mutlu olsun.
Hayat zordur
Boş değildir.
Şakadır
Ama gerçektir.
III.
Öyle bir dolanmalı ki sarmaşık;
Tüm evi kuşatmalı, en azından üçte ikiyi:
Yatak ya da
Buzdolabının içini boşaltıp;
Fark etmez lavabo veya bir kafe,
Ama battaniye ve künefe illa.
Malikanede kestane şekeri peltesi havuzu,
Yukarı; yukarı odalara çıkan merdiven çikolata.
Yedirir, sıkı,
Gövde kendini, albenili.
Avcına düşüren şu ağaçların hepsi
Gecenin içinden birbirinin aynı gibi.
Tanıdıklar iyi tanısın
Ve gene iyi tanısın yeni tanışlar;
Sardığın şeyi iyi sarlamalısın
Ve hakkını vermelisin.
Mağara açıyor kendini
Karındeş iki tekno ileti cam arası
Ve sergiliyen karma sergide
Planktonlarca fresk ana bebe tablo, plajda, her yerde;
Bu seferliğine internet cafede
Ve bir karakalem çalınıyor üstüne.
Değil çalakalem.
Endüstriyel ama değil çalakalem.
Hızlı gidiş gelişler
Ama kararlı ve değil çalakalem.
Gününü gün eden
Şu gündüşü biberon kalın.
Herkes ister, herkes bakar.
Herkes ister, herkes güler.
Sempatik ve gerçeğinde artık daha fotojenik;
Lafa gelince tavlada kemik.
Bakın bakalım ağaçlar, konuşsun rüzgar,
Gülsün güneş bakalım.
Ama işleyen demir ışıldar
Ve siz uyurken neler neler yaşanır.
Kar kalınlığı
Şu yaklaşmakta bahar.
Her şeye rağmen
Ve berhudar.
İsmail Bayındır ve
Ercüment ile Bünyamin
Cin Ali’nin
Çöp bacakları ve kolları, tabldot kafalar.
Komik
Değil mi, komik olan?
Komiktir
Komikliğe.
Susun ağaçlar, susun!
Susun be, susun!
Gerçekten,
Gerçekten susun!
Umut eden, umut eder.
Kimi umut eder, kimileyin ufka bakarlar.
Susun be,
Gerçekten susun.
Susabiliyorsanız, susun;
Bunu yapabiliyorsanız.
Körün agler algılayışı
Tavrı koca kirpikli baykuşun;
İpe bağlı, tuta tuta giden, ürkek
Ve serinden.
Aslında düşündüm de, buna da yabancıyım
Çünkü hep uçmak yanlısıyım.
Yemeliyim
Derinden.
İçmeliyim
Bunu yaparken kendimden.
Köstebeğin orgazmı
Yol açıcı
Ve akrebinki
Kuyruğundadır;
Ama akrep dediğin,
Kuyruğu harici bir şeydir.
En azından ben böyle hissediyorum.
Zevke gelirken kendimden geçiyorum.
Ve gene de kendini kaybetmez
Her daim bilinci açık.
Eyvallah demek,
Üzümü yiyip bağını sormaktır sevmek;
Eyvallahı çekmek
Emme basma tulumbayı sergilemek değildir,
Belki bir dosta
Sevgi göstergesidir…
Ayağı sürter fırtınanın pek hissedilmeyen,
Derinden ve şok;
Paspasta yükselir ani
Telefon kulübesi zaman makinası
Ve arşa değer
sürtünen elektriğin kabloda,
Fişi çekildiği vakit
Prize verilen.
Bu da böyle bir şiir.
Sabah oluyor artık
Ve sanırım 23’üne sarkacak
Bu şiiri tamamlamak.
Elektriği gitmiş telefonun,
Aradım telefon arızayı dediler uğraşıyoruz.
Ne zamana düzelir internet bilmem,
Yazıyorum işte.
Her ne hakka hizmetse,
Sürtüyorum kendimden beklediğim bir çay kupasında.
Doğuruyor bir dize diğerini
Ve ikinci dizeler de alt beyitleri.
Dost olan hep dost kalsın,
Dost olan da dost olsun.
Şey
Gerçeğiyle güzeldir.
Yansıtmalı bir şeyi,
Varsa bir şey.
Yoksa da
Yok.
Ama iyiyi yansıtmalı,
Şu dünyaya.
Bak işte,
Böyle geldim sana!
Tek ünlem ikizi yerine koysam da
Bir açıklama sadece.
Buna rağmen
Binali alinin kopyasıdır
Ve sevmem, sadece bu ölçekte,
Simetriyi bakışımsız kontrast yerine.
Kendi yiyişen pörtlemiş
Sincabı kar beyaz tavşan yumoşu,
Ama korkup kaçmayan;
Bu da onun doğası.
Şarap
Bir özel gece kanımızda.
Çağlar tufan
‘Ve gemiler sığdırmayacak’!
Okyanus dingini açık,
Hayalet bir gemi siyah, simsiyah.
Bembeyaz bir gelinlik,
Küstah ve kibar alfabeli.
Sarsmalıyım
Seni derinden.
Yeter ki, sen vazgeçme;
Erkek erkektir, yüz yıl geçse de.
Kana kan,
Dişe diş,
Göze göz, alın teri,
Meşakat, sonuna kadar dürüst ve layık,
Sadık,
El emeği
Göz nuru; sadakat özrü
Her zaman suç demek değildir.
Belki yalnız hatadır,
Belki o bile değil.
Yan yana ve sımsıcak,
Elektrik bu işte!
Asıl bu işte,
Yoksa uzaklık da fark etmez.
Üst bacaklarımın iç tarafları
Kızarık gibi pürtük bu günlerde;
Olmalı bir çeşit alerji,
Sanki kaşınıyorum.
Soğuk olunca şort ile kolsuzla
Ve altı kalkmış klasik adidasla düz taban,
Delişmen sokaklara dalıyorum delişmen.
Ha Ha Ha.
Daha nelere alerji kazanır
Bu dünya
Ve fark etmez
Onun için?
Ve delice hareketler sergiler
Sarf aklı sergilese de! !
Zekayla akıl demek,
Başka başka; o da başka…
Bir şöyle bir şey olsa,
bir şey demese ve yumulsa;
eleştirmeden işe geçse,
Ki neler kazanabilecek bir düşünürse.
Bazen
Görünen görünmeyendir.
Karman çorman korkunç
İçinden sıyrılabilen için övünç.
Kalıpları zorlayan cümlelere
Edilecekti dandini dasdana;
Olmadı,
Bu hiç olmadı.
Ben buradayım
Ve ben her zaman benim.
Ve denilen sözü dinlerim;
Yeter ki, sarfedilsin.
Bir şey,
Bir şey demeli bu gökler.
Sonunu müjdeleyen
Sonsuzluğun.
Ve lapa lapa kar yağmalı
Yılbaşında ansızın.
Pelte olmalı
Camın ardındaki alt kaloriferde;
Baykuşla ranza
Ve yün renkli çorap.
Birden bir sürü kalabalık..
Ünlü merkezi caddeden koşuşsa
Alışveriş için çılgınca,
Geceye varacak zevk için arsızca!
Denilmesin artık
Kısa şiir güzeldir
Ve ahlak bekçiliği kesilmesin
Kederli şiirler üzerinden,
Gizliden gizliye,
Belki bilinçsizce.
Sevgi asılır portmantoda,
Seks de üzerinden.
IV
Hayatta ince, ince
Ve her konulacak ayrımlar;
Kalın, kalın ve her zaman ayrımsanacak ayrımları...
Tüyden ince,
Ağır uçmaktan,
Havadan basit, soludugumuz oksijeni..
Mağarada kaya duvarına yapışmış bi bakteri
Nasıl aşındırmazsa
Ve seçerse
Durmayı
Bir kenarda,
Öyle.
Zar küpler döndü de ne oluyor, Everest’te?
Köşegen ve kare;
Eşkenar
Mı bilmem.
…Sevişelim bir vakit der;
Sezdirmeden yol açan köstebek misali,
Kesme sesini öyle.
Santürde çalınmış bi ezgi
Açık yeşil gözlerinde gezen,
Fareden örnek, kahkahayı yanıtlar.
Gelir misin,
Gelmez misin?
Arabada diferansiyel
Katsayısısın.
“Sever misin
Sevmez mi”
Ppatya
Ağacı belki,
Bihtere vurulduğunda
Açan kökler.
Geniş alınlar
Gerek öpmek için,
Seninki gibi
Parlak çehre.
Yekpare
Görülmemiş omuzlar
-Sırtta
Ensedeki-
Yükseltmek için gökyüzünü
11’den daha da?
Taban tep
Şu dünyayı bir avuç
Ve ulaş kırlık alana; altına uçan halı seren
Bulutlar bir an için güneşten daha güzel.
Ve ağlamak –varsa şimdi-
Bir geçişler anıydı
-Şimdi anı
Olmayan.
Bir telefon
Ve bir internet hesabı
Ve ne olur
Yalan kurma cümlelerini
Der kız köstebek kendisine
Başkasında,
O
Da başkasında!
Daha albenili oldukça görünen her şey;
Budur zaman, yaklaşan.
Geçiyor,
Aman!
Eni konu
Sevişmek lazım yatakta
Her bir milimetreküp ile devşirilmeli
İki boyutlu düşünce
Enkazı
Özerk.
Kar karıştıran
Bir tokmak ile
Havanda dövüştürülen hammaddesi
Şeker.
Beklerim bir haftasonu,
Bir gün,
İki gün,
Sekiz gün.
Çiçekler açmış sezdirmeden
Hayalet havaya;
Sabah olsun
Yarın.
Hiçbir şey istemiyor gibi oluyorum
Durmadan
Deli gibi
Sevişmek harici.
Günahsa yazmak,
Günahtır yaşamak.
Verirkense değer yapmak,
Yola yürüyecek mi bacak?
Noktada sanırım geldiğim,
Kelimesiyle;
Kötü biri
Kötüdür;
İyi,
Ne yapsa daha iyi.
Olmalı insan ahlaklı
Ama değil ahlak bekçisi.
Savunduğum da olmuştu toplum içinde ahlakı
Fırsatçılara karşı,
Her daim
Fakat iyi niyetli.
Utanmalı mıyım şimdi.
İşte buna gülmeli.
Aahh!
Duyoyorum;
Demiyorlar bir şey.
Demiyorlar bir şey.
Demiyorlar gene bir şey.
Demiyor gene bir şey!
Net
Sıçıyorum.
Her gün ve her gün.
Et yiyorum, bitkisel beslenmeliyim.
Hayvan kesmiyorum.
Kurban bayramı olmamalı.
Arenalarda boğa öldürümemeli.
Bitkisel beslenmeli!
*
Elaahe
Eluha,
Kankutza.
“Bıcır Öcür”
Gıcır;
Gacur gucur.
Vızır
Bıcır;
Da bıcı bıcı,
Dici.
Baazur
Göçür!
Köprüler üstünden
İsim veren!
Dinle! dinle ki,
Aslın astarın yoktur.
Denilene bak sen,
Öyle ya da böyle
Denilene,
Her habbe
-ama sözde savunan özü,
özde de sözü:
Parkta yürüyen her el ele
Akıldan mı ziyan,
Yoksa evlere mi şenlik,
Veya belki de kutlanmıştır.
Günümüzde de böyle,
Bir tez var,
Onun antitezi ve velhasıl,
Bir de nesneller.
Kalır mı sentez?
Kalsın sentez.
Denizkabukları ve mercanlardaki
Minerallerden oluşma kireçtaşı
Mağaralarındaki yarasa gübresinden
Dev tepeler ki,
Yüz binlerce hamamböceği ile kaplı katmanıyla
Kucak açan olası ziyaretçilerine;
Örülüdür bu başlangıç oyukların girişleri
Yüksek kiriş eşiklerle, ağız geçişlerce.
Enerjisini güneşten sağlamayan
Yaşam formları
Ve bakteriler, duvarlardaki kayaya bağımlı,
Onunla beslenen…
Bitkilerin yokluğundaki besin zincirinin
daimi varlığıyla mümkün hale gelişi yarasa gübresinin.
Ve ama karanlık ve nemli ortamda
Mağara ateşböceği ki, ipekten bir olta
Atar avını yakalamak için ve
Her biri yapar bu iplerden düzinelerce;
İpleri hazırsa, mukustan hamağın ucuna asılarak
Beklemeye yeltenir.
Şansa bıraksa iyi (!) her şeyi,
Bırakmaz:
Salarak çevreye mavi ışık,
Kuyruğundaki özel kapsulün içinde
Meydana gelen
Kimyasal tepkime ile belli belirsiz;
Arkasındaki bu ışıkla
Yem rolüne bürünmeyi başarıyla sergileyerek
Avını cezp
Etmeye çalışır:
Ben de görmüştüm,
Sürüyle
Bu örneği;
Uyguladım bu örneği:
Fark farktır.
Bende av yoktur.
Hayata saygı
Bunu gerektirmeli.
Bırakılmalı kendi haline oluşum;
Ne yaparsa
Kendi kararlarıyla yapsın artık,
Özgül ağırlığıyla
Özerk
Girişim.
Çünkü güvenmeli;
Güvenmezisen yaşam haytadır
Ve anlamı da yoktur
Abartmacaların
Ve belki
Yalanlara da götürecek olan.
Ama her şekilde,
İnsana bağlıdır biraz da bu,
Biraz ne kelime,
Büyük ölçüde!
Güvenmeli;
Sorup soruşturmak gereksiz.
En gereksiz,
En gereksiz.
Sevmişsindir güvenerek,
Güvenmeyen sorup soruşturur.
Ve kuşatmak
Hayatı da şen böyle.
Sevmek
Kuşatmayarak.
Komi kaze ehemmiyeti
Bir işin yarısıdır
Tamamda karar kılıp
Gözeten devamları da.
Paylaşmak
Nedir ki?
Empatinin doğalı
Yerine farzedilen bir kilise
Empatinin
Bilindik klişesi;
Elimin kiri
Bir elmanın yarısı.
Tüü almanın, tümü;
Tanrının sen’i.
Ve çünkü asla vazcayılmaz
Bir işin tam ve gerçeğinden,
Tükürmüşsündür yıldızlara
Karanlıkta parıldayan
Aksini yapıp
Bunu esgeçersen.
V.
İster faka bastıya ilan geç,
Bilmiş ol ki sen tek…
Sızıp yağ gibi göğüslerinden
Aşağıya
Aşağı;
Bambaşka erkler ayrılığı,
Bedenle
Ruh aynı.
Bir katreye bin milyon
Açış taamı.
Kalite dediğin şey,
üstünlüğüdür yaşamın;
İyi oynadıklarında, kalitelerinden dem vuran futbolcu;
kalitenin zaten bu, oynamakta olduğunu es geçenler!
Kükürder gelincik,
Düzgün tartarsın hasırları;
Ölçmelidir
De şeritleri.
Yavaştan, kısırlaştırmalıyım
İçeriği;
Yoksa
Bitmez.
Belki ölüm de budur da
Doğmak için gidiyoruzdur.
Çiy çitlembiği
Nemli baykuş.
Karakterize definler,
Adı bilindik marihuana.
Uzunun iyi yüreklisi
Kötü cüceye yeğdir;
Işıkta
Güneş açması gibidir.
Ama şair değil, onlar çok usta
Ve bırakalım bir pay bilgeliğe, küçük bir pay:
Bu benim hakkım artık burada gerinmek,
Bu benim hakkım artık burada gerinmek;
Herkesle
Paylaşmak.
Merak etme, iki katına dahakine kamçılıyor,
Yenilmeye mahkumsun sarfettiğin sözlerinle.
Balkonlara ipekten
Üfürülen minyatür.
İçinde
Adidasının marka.
Çek usulü
İç çamaşırı kuşanmak, çamaşır yokluğu.
Süratli katedelim bataklığı
Loşlukta.
Kulağına fısıltı
Nağmelerde
Seni seviyorum.
Sevdiysem birini..
Süratli katedelim bataklığı,
Heyecanla güneşe.
Ordasın ordaysan,
Neredesin masal kitapta bataklık cini?
Attah flora, tehh;
Greşhabun l’abora!
Emniasta emniyasta herkalin,
Ulansor Kırdar!
Kar katmanı açık yeşildir,
Buz kahverengi, yılbaşı gene beyaz bembeyaz.
Sıva şen,
Duvar nurdan.
Den
Den.
Özümü yansıtıyorum,
İyiyle kötüde aynada iyi;
Doğayla makine.
Nerdesin bataklık cini?
*
Döndük durduk
Ürettiğimiz dışkılarda
-Bilinçsizliğin
Güneşinden çıkınımızla döndükten sonra-
Da yan yattık
Katran dizayn edilmiş koridorlarda.
Sürünerek böğürlerde,
Zonklattık şakakta tekrar insan sancıları;
Ta ki gene ve hep,
Sevk edene kadar bizi göğün köküne.
Ordan çıktığımız sallapati
Ama hiç yıkılmayan merdiven
Bizdendir,
Fakat biz değil midir?
Çünkü ne kadar uğraşsak,
Bir çok defa da devrildik.
Ama yılmayışın kan ter açılışı
Belki de özetliyordur durumu,
Bizim biz
De olduğumuz gerçeğini.
Şimdi sakince iniyoruz
Jack’in Fasülye Ağacından
Ve aşağı evdeki annemiz
Beyaz pamuğu suluyor.
Fasülyeler orda mı yetişti?
Yetişebilecek miyiz anneye?
Kaçmamak gerek
Aşağı inerken cennete diye.
Ve bu kadar da büyük
Sorun:
İyi kalmaya hep niyetlenirken;
Koşmak, çabalamak
Ve hep zamanından çalınmak.
Ne için?
Çiçeklerden geçiyorum aşağı;
İnerken köklerden, köklere.
İğnegillerden tüy ipliksi
Gövde kesicilerle delik deşik ve diken yapraksılarca;
Bir halde, yeterince soyutsuzluğun
Seferlere berhudarında yorgun
Ve yine yeterince kayıtsız
Ama devam edici.
Çiçeklerden ve hoş kokulardan
Bir şey göremeyişin ve duyamayışın öntemsilcileri
Şok katran içinde ilerleyen
Bedeni duyargalar olabilir mi?
Hiçbir şey umrumda olmayarak
Ama yaptığıma artık çok daha dikkat ederek,
Adımlarımı
Sayıyorum.
Her şey kar yağdığında
Bu şeyi görmek istiyorum;
Görmek
Sağlıklıca.
Ve
Her şeyimle.
Yüce bir yılbaşı
Zevkin dorukları.
İnerken buradan
Kar yağmalı.
Öyle olursa,
Tekrar kar yağabilir;
Bir kere olan iyi,
Gene vuku bulabilir
Ve bu belki de
Ölümle yaşamın farklı olayışıdır.
Nedir ölüm;
Bir son mudur?
Ve sessizliğin denizi
Üç dize doğrultuyor;
Nokta diye,
Üç tane …
Bu hayatta hayat bir kere,
Peki öldükten sonra ne oluyor acaba;
Gene doğmaya hazır bi kozada
Bir evreye mi yönlendiriliyor enerji?
Sağlam sinirler olmalı
Her bir organın üzerinde,
Çelikten, çelikten
Ya da örümcek ipinden.
Taşımalı bizi
Her bir ufka.
Öyle mi ilerliyorum
Gaibe?
Ya ne var
Gaipte?
Helezoni bir totemin etrafında
Danseden şekiller var.
Kukuletalı
Ve konuşmaktan vazgeçmez.
Ama hiçbir konuştukları
Da anlaşılmaz.
Sadece bağıran
Ve hır gür çıkartmak için alçak tonda kibar konuşan.
Yerli bunlar,
Ama üstleri bulut siyahı giysili.
Doğal değil,
Mavi değiller;
Beyaz da değiller,
Renksiz de…
Yüceleştirdikleri kalıtımın miğferi,
İnsanları inandırmak için.
Gereksiz bir şeyler için
Zamanını harcıyor gibi zaman.
Doğan insanın bozunmasıyla,
Ne geçer ki eline dnanın?
Ne amaçlamıştı,
Ne buldu?
Bir şey amaçladıysa
Neden bizi iki vakte doğrulttu?
Bir şeyler söylemiştim
Fasülye Ağacı’ndan önce;
Ama işte hala,
Bitiremedim öyle.
Asla da hiçbir zaman
Tam olarak bitmez.
Acaba inebilecek miyiz
Bu ağaçtan annemize sapasağlam?
İndiğimde her yeri bir plaj bulmalıyım
Ve sabah olmalı.
Sabahın erkeni.
Sabahın erkeni güneşi çağırmalı
Ve denize karşı
Bir şezlonga uzanmak istiyorum.
Dert ve tasadan uzak,
İçimdeki kahkaha ve espritüelliğe kasnak.
Kuşlar da ötüşmeye başladı ağaçta.
Güneşlerden sonra, neden öttüklerini düşünmüştüm.
Gereksiz.
Sadece tatbik etmeli
Gerekli olanı.
Hayat sadece keyif almak istediklerinden ibaret değil.
Sorumluluk yüklenmeyi öğrenmiştik,
Ama bunun fazlası da gerek;
Dikkatli adımlarla
Sağlıklı bir geleceğe.
Her şeyi kararında bırakmalı bir vakit
Ve ineği sağmalı öyle.
Ama içinden gelenlere de dur demeden,
Her vakit ölçe biçe.
Hep yaparız bunu,
Ama yükümüz yükleneceğimizden fazlası gibi.
İşte bunun için
De kanat taktık biz.
Ve sadece yürüyenlerden geldi
Uçanlara kanatlı tanımı, egoistçe.
Yükseleni sevmek yerde sürünenler,
William Blake’in de belirmiş olduğu üzere.
Ama uçmaya kanat kırpıştıran,
Yükselmek de istemez;
Bir eliyle
Hep yeryüzünü sıvazlar durur.
Bu da şairin
Duyarlı duruşudur.
Gece boyu
Uyuyamayışa benzer.
Eller şiir yazar durur
Ve bir eliyle hep yeryüzünü kolaçan edip
Okşayana bazenleri,
İşte hep çamur atılıp durulur.
Ve çamurlar bir vakit sonra durulur, doğrulur,
Kendine yeni bir şekil oluşturur.
You’d beter transmit & transport your sentences
To leave yorself in peace in a rocking chair;
The window is coming
With the sun in the morning,
But let us find the hand is gonna pull that curtain.
It’s the first
Chapter
Of agony in Spring.
If there’s paradox in life,
It really is a paradox.
Gene bilindik!
Düşse ekinoks! ...
İle başlayan ve genişleyen…
Güneş sisteminin hareketi misali.
Hep hareket halindeki,
Ama bir geçtiği noktadan bir daha geçmeyen gibi
Devamlı genişleyen bir evren.
Varolmuştur…
Hır gür çıkarsa,
Sebebi ilk başlatan.
Kılcal kökleri evrende her yere uzanan,
Enerji dağıtılan bir kaynak olmalı
Geliyor; Her bir
Yana.
Bu yolla, insan zihnindeki tanrı da
Açıklığa kavuşmuş olabilir.
Çelişki mi?
Sonuç olarak böyle bir kaynak varsa
Ve zihindeyse de,
Kendisi gene kendisi olmalı?
Her yerden aldığını
İleten olası böyle bir kaynağın gerekli midir merkeziliği?
Özür dilerim,
Ama tek sabahı bilmesem de,
Hep gündüzü savunacağım,
Gündüzünü yaşayanların gerçekten.
Bir şey vardır ki,
Mars’a çıkılınca çiçek bulunsa koklanan, sevinilen;
Değil antenli ve pörtlemiş petek gözlerli
Ucube yaratıklar keşfetmeyi bekeyen.
Ve inanmak,
Bir şeyin iyi
Hatta daha,
Çok daha iyi gideceğine
İlerledikçe,
Sırf ışıkla.
Durulmayan zevkinden,
Yemeyip yanında yatılan.
Hitit Güneşi’dir başşehri, Türkiye gibi
Her bir yana yayılmış kök evren.
Kökten gelip
Köke giden.
Usta olduğunu itiraf ediyorum
Bu işte oluşumun.
Öldüremediniz
Duygularımı;
Her bir an
Daha fazla coşuyor! !
Susmayacak
Sanki.
Açtım perdeyi,
Hata ettikse insan.
Eylesin, ne eylerse,
İyi insan.
-
21,22/24,25,26,28 Nisan 2010, ikiz sabahlara karşı. ay boğazlarım ağrıyor, bu yemeği sarmısalalak da mı yesek ;)) pP öhöö
akın akça
Akın AkçaKayıt Tarihi : 28.4.2010 04:16:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Akın Akça](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/04/28/x-bilinen.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)