www.medyabar.com/Deprem ve Kentpark

Mehmet Demirkapı
229

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

www.medyabar.com/Deprem ve Kentpark

DEPREM VE KENTPARK

İnsanlar şehirlerde, şehirler insanlarla yaşar. İnsanın doğduğu kente sevgisi orda yaşamasa da, kendini oraya ait hissetmesi, o kenti sevmesi de güzel. Ben kentlere de âşık olurum. Bir gencin sevdiğine olan karşılıksız aşkı gibi… İşte kentler sevildi mi böyle sevilmeli.

Otuz altı yılını İzmir’de geçiren ve geçirmeye devam eden ben! Şimdi yaz tatili için doğduğu kent, Sakarya/Adapazarı’nda bulunan ben! İnsanın yaşadığı yeri tanıması, onunla bütünleşmesi ve onunla var olması, karşılıksız aşkın meyvesidir. Âşık şehirle yaşarken, onun her köşesi, bakışının değdiği her yer; caddeleri, oturupta çay içtiği kahvehanesi, parkları ve sadece oraya ait olabilen diğer özelliklerinin farkına varıp da keyfini çıkarmak, şehrin âşık’ına verdiğidir… Yani bu aşk da aslında müthiş bir karşılık vardır. Keyif almak da vermek de aslında yalnızca “insana” bakmaktadır. Yani dostum! Hayatta ki bütün heyecan yalnızca sevebilmekten geçer. Karşılık vermeyen âşık’ın sevmesi değildir seni heyecanlandıran. Senin sevebilmendedir bütün haz.

Benim yaralı kentim, Sakarya’m. Depremin üzerinden tam on yıl geçti. Şehir ve insanlar böyle bir yıkım görmedi. Deprem sabahının beşinci gününde, İzmir’deki sivil toplum kuruluşlarının yardım konvoyunu, sabah ezanlarıyla şehrin batı yakasından, şehre giriş yaptık. Tam onbeş saat direksiyon başında konvoy sorumlusu olarak. Arabam 68 modeldi. Eskiydi, ama yürekli insanlar gibiydi. O da üzerine düşeni yapmıştı. O zaman ki SSK kavşağına geldiğimde, gözyaşlarımı tutamamıştım. Günlerden pazardı. Şehirde ağır bir koku vardı. Her yer karanlık ve sessizliğe gömülmüştü. Koskoca şehir bir cenaze evi gibiydi. Şehirde hüzün vardı. Ve bu şehre ağlanırdı. Ben de hıçkırıklarla ağladım. Yardımları yetkililere ulaştırdıktan sonra, akşama kadar şehrin sokak ve caddelerini ağlayarak gezdim. Kurtarma çalışmaları hala devam ediyordu.

Şimdi aradan on yıl geçti. Kardeşimin evi hemen garajın arkasında. O, Sakarya’da küçük bir bakkal! Bu sabah ezanlarla kalktım. Balkonda ezan bitene kadar bekledim. Deprem sabahı ise ezanlar duyulmadı… Çünkü şehir karanlıktı ve elektrik yoktu. Spor kıyafetlerimi giyerek, şehrin ortasındaki Kentpark’a doğru koşmaya başladım. Hemen sonra geçtiğim sokak, depremde girdiğim sokaktı. Yıkılmayan ve oturulan binalar vardı. Ama onların arasında yıkılmış enkazı kaldırılmış binaların boş arsası vardı. İşte o arsanın önünde durdum. Yıkılmış binanın silueti belirdi gözlerimde. Zemin kat dükkândı ama yoktu. Üst katlar zeminle bir olmuştu. Arabaları insanların, çöken balkonların altında kalmıştı. O günkü fotoğraf geldi gözüme. Bu binadan kurtulan da olmuştu, hayatını kaybeden de… Kurtulanlar kim bilir nerede? Hayatını kaybedenlere ise Allah’tan rahmet diliyorum.

Spor salonunu geçtim. Yol üzerinde açan lokantalar, fırınlar ve börekçiler vardı. Esnafa selam vererek koşuma devam ettim. Yaklaşık iki kilometrelik yolun sonunda Kentpark’a varmıştım. Parkta kimseler yoktu. Bu parkı geçen yıl ilk kez gördüğümde, kendimden geçmiştim. Her yer alabildiğine yemyeşildi. Ailece bir ikindi vakti piknik yapmıştık. Tam o sırada Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Duran Bey birkaç kişiyle yapılanları teftişe gelmişti. Yanına yaklaşarak tanıştık ve bir süre sohbet ettik. Kendisini tebrik ettim. Böyle bir alanı şehre kazandırdığı için.”Daha bitmedi tam olarak”,dedi ve yapılacakları anlattı kısaca.

Aradan bir yıl geçmişti. Kendisi aday olamadı. Ama umarım yeni başkanımız Zeki Toçoğlu bu parka sahip çıkar, eksiklerini tamamlar ve bundan daha güzellerini şehre kazandırır.

Kentparkt’a bir yılda yapılanlar umutlarımı artırdı. Çark deresinin iki tarafına da ahşap yürüyüş yolu ve balkonlar yapılmış. Aynı şekilde göletin çevresi de ahşap yürüyüş yolları ile tamamlanmış. Yüzme havuzu inşaatı devam ediyor. Kafeler hizmete girmiş. Parklar çocukların en güzel şekilde istifade edebileceği hale getirilmiş. Büyük gemi şeklinde tasarlanmış kaykaylar, halatlar çıkışları ile çok güzel olmuş. Hatta büyüklerin de salınabileceği salıncakların olması çok güzel. Tenis kortu, su kayağı, yel değirmeni ve arazinin geçmişle geleceği birleştirip ahşap olarak tasarlanıp bugüne taşınması çok güzel… Tabii yapılacak çok şey var. Bu kenti sevenlerin daha çok şeyler yapması gerekiyor. Çünkü bu kent SAKARYA/ADAPAZARI. Acılı insanların kenti.

*Üstad Necip Fazıl “Sakarya Türküsü”nü bu kente yazdı. Sırf bu yüzden bile bu parkın bir bölümünde Necip Fazıl’ı hatırlatacak bir bölüm yapılabilir.Hatta burada ya da kentin uygun bir bölümünde “Necip Fazıl Kısakürek” Kültür Merkezi,konferans salonu kompleksi kente mutlaka kazandırılmalı.Bu bir “vefa” dır.
*Burada ayrıca ahşap korunaklar içinde masa tenisi ve bilardo masaları konmalı. Dünya çapında bir sporcu olan şampiyonumuz Semih Saygıner’e burada adı ile yer verilmeli.
*Ve buraya Kentpark’a yakışacak, müthiş bir görsellik ve heyecan katacak olan projem; Paraşüt Kulesi… Çevreye uygun olarak tamamen ahşap olarak tasarlanmalı…
*Son olarak da bu projenin ikizini kentin diğer tarafında, İzmit caddesinde garajın karşısındaki boş olan arazi bedeli ne olursa olsun istimlâk edilerek şehre kazandırılmalı.

Şehirler insanla, insanlar şehirle yaşamalı. İnsana şehirlerde yaşam alanları kazandırmalı. Bu kent acıları yaşadı, paylaştı. Ders çıkardı. Bu vesileyle yeni başkanımız Zeki Toçoğlu’na başarılar dilerken, beş yılsonunda “insana hizmet, hakka hizmet” düsturu ile hizmet ederek, bu şehre adına uygun yaşam alanları açarak zenginleştirmesi, yeni projelere yer vermesi en büyük temennimiz olacak.

Mehmet Demirkapı
[email protected]
www.sevdaninsiiri.com
www.antoloji.com/mehmet_demirkapi


ARABAM(depremin şiiri)

O benim arabam
Bazen yolda bıraksa da
Kızamam ki,
Yürütse, zorda bıraksa
Vazgeçemem ki,

Onu ilk görenler araban bu mu diyorlar hayretle!
Evet, bu diyorum
Yaşı ne kadar eski olursa olsun,
O benim arabam.

İlk arabam 78’liydi.
O bir 68’li.
Hanımla yaşıt.
Öyle diyorum bazen
İkinci hanımı aldım diye
Ama aldırmıyorum,
Çünkü ben son ADAPAZARI’NI,
Onunla gördüm, onunla yaşadım dolu dolu.
Gidemediğim yerlerine gittim.
Akrabalarımı ziyaret ettim
O benim arabam.
Beni yolda bıraksa da
Onu bırakamam.

17 ağustostan üç gün sonra, yola düştü
Yardım konvoyundaki kamyonları,
Adapazarı’na ulaştırdı.
O depremden sonra da gördü ADAPAZARI’NI
Can pazarını…
Yıkılmış evlerin arasında,
Çamurlu yollarında,
İnsanlarımı taşıdı.
Acılı insanlarımı…

Kapısını uzaktan kumanda ile açamasam da,
O benim arabam.
Anahtarı bende.
Öyle derdi Nedim hocam;
“En iyi araba, anahtarı sende olandır.”

Evet, evet
Benim arabam bir 68’li
Bakalım görelim
Yürekler de böyle acıya dayanır.
Dayan yüreğim dayan,
Yine bir bebek öldü!
Çadır yandı, bir aylık bebek!
Beş gün öncesi, yedi aylıktı…
Ben nerdeyim?
Bir tepede…
Yaşıyorum işte!
Şimdi araban yok!
Yürü öyleyse.

* * *
Can pazarı Adapazarı’nda,
Pikniğe gittik, Kahraman Baba türbesine.
Mangal yaptık, oynadık
Böğürtlen topladık, reçel yaptık.
Dua ettik Kahraman Baba mescidinde Rabbimize.
İki rekât namaz kıldık.
Bilemezdik bir hafta sonraki 17 ağustosu.

Salı sabahı yola çıktık,
Biz geldik İzmir’e
Yaşadı yaşayanlar…
Yıkıldı evler, yarıldı yollar!
Adapazarı, güzel Adapazarı
Seni unutamam.

Deprem sonrası sana koşuşum,
Sabah namazından önce
Yardım konvoyu ile şehre girerken,
On beş saat uykusuz direksiyon başında,
Bir an önce bu anı yaşamak için…
“Vah Adapazarı vah, vah Adapazarı vah…” diye ağladım.
Yıllarca önce izlediğim,
“Kassandra Geçidi” filmi sanki yaşadıklarım…
Soğuk ve korkulu…
Şehir hayalet şehir
Yavaş yavaş yol bularak ilerlerken
Ölümün kokusunu hissettim
Duman ve karanlık,
Korku ve elem…
Şehre ağlanır mı?
O şehri o insanlar kurdu.
Neredeler?
Ne sağa kalandan bir haber,
Ne sağa kalmayandan…
Ağla yüreğim, ağla…
Acı, acı üstüne
Sabır ya Rab
Bağışla ya Rab
Affet ya Rab!
Senden gelene,
Boynumuzdan kıldan ince…
İzmir 29.11.1999

Mehmet Demirkapı
Kayıt Tarihi : 21.9.2009 00:35:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


İnsanlar şehirlerde, şehirler insanlarla yaşar. İnsanın doğduğu kente sevgisi orda yaşamasa da, kendini oraya ait hissetmesi, o kenti sevmesi de güzel. Ben kentlere de âşık olurum. Bir gencin sevdiğine olan karşılıksız aşkı gibi… İşte kentler sevildi mi böyle sevilmeli.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Demirkapı