www.medyabar.com/Adapazarı'nı Sevmek

Mehmet Demirkapı
229

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

www.medyabar.com/Adapazarı'nı Sevmek

ADAPAZARI’NI SEVMEK!

Sene bindokuzyüzaltmışyedi.22 Temmuz cumartesi, saat 18,58 Akyazı. Şiddetle sarsıldık… İki katlı binanın altında ekmek fırını, üstünde amcam oturmaktaydı. Yaz tatili idi ve amcama ziyarete gelmiştik Çaybaşıyeniköy’den. Ben ilkokul biri bitirmiştim. Ahmet dört, Zeki bir yaşında idi. Sanki oyundu, ilk kez depremi yaşıyordum. Annemin korkusu hala gözlerimde. Heyecanla kundaktaki küçük kardeşimi kucağına, diğer eliyle de Ahmet’i tutup beni de önüne katarak aceleyle merdivenlere yöneldik. Sarsıntı devam ediyordu. Merdivenden bir sağa bir sola yalpalayarak inmeye çalıştığımız sırada, merdivenin hemen üstündeki sahanlıkta ekmek arabasının eski jantları üst üste konmuş ve sarsıntı ile tam bizim geçtiğimiz sırada devrilerek arkamızdan yuvarlanmış, kılpayı üzerimize düşmeden dışarıya çıkabilmiştik. Sonrasında aylarca çadırlarda kalmış, komşu çocuklarıyla bir yatakta yatmıştık.

İnsanlar ders çıkarsaydı 67 depreminden, tam 32 yıl sonra gelen 99 depreminde bu kadar büyük zayiat yaşanmazdı… Ülkemin insanı acılardan ders çıkarmayı bilemedi. Depremin hemen arkasından acılı insanlarım “nerde devlet”diye feryat ederken aklıma gelir; sen plansız projesiz o binayı yaparken ve her seçim öncesinde bir kat daha atarken devlet yoktu, şimdi de yok. Yaptığın binanın ne demiri, ne betonu tam. Kendi oturacağın binadan bile malzemeyi çalan sendin.

Düşündüm de neden biz böyle olduk? Neden keser gibi hep kendimize yonttuk? Aklıma çocukluğum geldi. Bunun tek sorumlusu çocukluk kahramanım “Malkoçoğlu, Battal gazi ve Fatih’in fedaisi” olan Cüneyt ağabeyimdi. Çünkü o her filminde düşmanlarından intikam alırken; ”Bu babam için, bu anam için, bu kardeşim için, bu karım için ve en son bu da benim için! “diyerek, kılıcı can düşmanına saplardı. İşte benim gibi onun filmlerini izleyerek büyüyen nesil, dağıldık yurdun dört bir yanına…

Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de ve Adapazarı’nda, evler yaptık kendimize, zevkten, estetikten uzak. Kara beton binalar. Ne park alanı, ne yeşillik ne de çocukların oyun alanı vardı. Gecekondu bölgeleri zaten gecekonduydu! Ama ya planlı yapılan binalar, şehrin merkezinde, dokuz katlı bitişik nizam. Nefes alamaz insan! Adı cadde olan daracık sokaklar. Her yer beton! İzmir’in her semti böyle şimdi! Bakın Karşıyaka’ya, Alsancak’a, Hatay’a; Kadife kale’den, Bozyaka’dan, Gültepe’den hiç farkı yoktur. Ne yeşil görürsün. Ne çocuklara oyun alanları ve ne de arabanı bırakabilirsin. İzmir’de Hatay caddesinde sabah saat 08,00 de trafik polisi ceza tutanağını yapıştırır arabanın camına evinin önünde.

99 depreminden on yıl geçti. Adapazarı’m bu kez ders çıkarmış acılarından. Zevki ve estetiği öğrenmiş. Köylerine git, insanlar artık iki kattan fazla bina yapmıyor. Şehir merkezinde yıkılan binaların yerine ki beş katlıydılar iki katlı binalar yapıyorlar. Dört tarafı açık, otoparkı olan, çocuk oyun alanları olan, yeşil alabildiğine bol zaten… Hatta şehir merkezinde müstakil iki katlı dubleks evler yapılıyor. Şehir yayılıyor. Doğrusu da bu değil mi? Eğer Karaman’a, Camili’ye deprem konutları yapılmasaydı bu çevre yolları, bu hastaneler yapılır mıydı? Şehir gerçekten Büyükşehir olur muydu?

Adapazarı’nda deprem sonrasında birçok insan yıkılmamış evlerini beş bin ile on bin arası fiatla satarak şehri terk ettiler. İşte o zaman Adapazarı’nı gerçekten sevenler arabalarının camlarına “Adapazarı’nı seviyorum, Adapazarı’nı terk etmiyorum! ” yazılarını koydular.
Acılardan ders çıkardılar.”Bu babam için, bu anam için,” mantığını yok saydılar. İşin zevkine estetiğine önem verdiler. Şimdi iki katlı yapılan binaların demirine, çimentosuna, betonuna bakın! Deprem öncesindekilerin kaç katı! Keşke 67depreminden ders çıkarabilseydik!

“Adapazarı’nı yürekten sevenler” on yılda yeni bir kent yaptılar. Acılardan ders çıkardılar. Keşke bu dersi; zevki, sanatı, estetiği ülkemin tüm şehirleri ve tüm insanları da alsa. Şimdi sizlere İzmir’den sesleniyorum! Lütfen Adapazarı’nı sevmeye devam edin! En çok da bu Ramazan ayında birbirinizi sevin. Çünkü bu kent ancak sevenlerin omuzlarında yükselir.

ŞİİR;
“Yarı dalgalı olmaz deniz,
Ya durmalı ya kudurmalı!
Sonuna kadar batmalı hançer,
Ya da kınında durmalı! ” Ahmed Arif

YAŞAMAK

Nerde bir çirkinlik görsem,
Gözüm takılır, kınarım.
Nerde bir güzellik görsem,
Gözüm takılır, bakarım.

Ben her anı, anında yaşarım…

İzmir.19.10.2004

Mehmet Demirkapı
Kayıt Tarihi : 21.9.2009 00:32:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bu yazı Cüneyt abiye...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Demirkapı