Büyüdük
Büyüdükçe
Bin yılların yasına prangalandık
Boynumuzda kilit
Doğmamış çocuklara
Miras bırakılan borçlara
Tu jıbona çı hate dıné?
Tu zane?
Jıbona jiyaneke xweş lé
Ka ew jiyana xweş
Xweşi lıku tew berbate
Hahooooo...
Ruhlarınızı işgal ediyorum
Bedenleriniz sömürülüyor diye
Ve düşleriniz ayak seslerine mağlup
Gecenin kefeninden bir kuş..
Kaçarım.
Gök yüzün kızıl bir mavi
Yakıyorum bu şehri avuntularıyla
Gecemi gündüzümle dövüp
Eritiyorum zamanın tünellerini
Yıkılmış bulutların ardından
Savaş kutlaması ütopyalardan ırak
Vahşi sınırlarda
Ez jı erdé rabum serxwe
Pi yeki mın lı ser mıléte...
Ger derewbe bıra dıl béje
Sund xwaribu eviname....
Lı pé jin hatım dure welat
Ezman teng ma bı kenek me
Çekiştirdiler....
Her biri
Kendilerine benzetmek andına
Kollarım bacaklarım
Düşlerim kırıldı
Bir bir dallarım
Hoş bakışların aşkıydın
Şimdinin kirlilik sarhoşluğu
Özgür iradeli başı boşluğun sevdalısı
Ahlaksız tekliflerin açlığında…
Ya onurlu bir ölüm
Profesör olmuş bir adam
Ama bilmiyor ki
İnsan sadece insan
Ne kan nede vücüt
Renk değil vicdan
Yusuf Halaçoğlu Türkmüş.
Bir Kelebeğin tanıdık ömrü değil
Yaşamaya donmuş açlığıyım
Kanatlarında sel
Göğün bağında çırpınış sesin
Gem vurmadan hiç bir havaya
Senliğe uçan
Damızlık koyunlar değil
Asaletsizlikte boğulan
Toplanma kampları
Aşksız dünyalardır beni korkutan...
Narin ince ince titreyen
Haz aldığın görünmezlik
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!