ABD'li şair ve yazar. Ailesi çiftçiydi. Dört yaşındayken New York’un Brooklyn semtine taşındılar. Ev geçimine katkıda bulunması gerektiğini 11 yaşında anladı ve okulu bırakıp çıraklıklara başladı (1830) . Bir matbaada çalışırken dizgiciliği öğrendi. Kendini yetiştiren okumalarla doğa vergisi şiir-yazı yeteneğini besleyip güçlendirmek olanaklarını buldu, küçük bir taşra gazetesinin (Long Islander, 1838-1839) yazı ve yönetim işlerini üstlendiği zaman 21 yaşındaydı.
Brooklyn’de yayımlanan daha etkin bir gazeteye yazar oldu (Daily Eagle) , kısa sürede de yönetimini üstlendi (1846-1848) . Yaşamının başlangıç dönemlerinde yeterli bir ilgiye kavuşmamış olan Whitman’in bu dönemdeki ürünleri neden sonra derlenip başlanacaktır. Bu yıllarda Shakespeare'in oyunlarından tatlar almaya, İtalyan operalarını izlemeye, güzelliklere düşkün özgürce bir yaşam sürmeye başlayabildi. Kendini yetiştirmede yararlandığı kaynakları buldu: Kutsal Kitap, Homeros, Dante, Ossian, Walter Scott, Goethe, Cariyle, Emerson vb.
Gazete yazılarıyla köleliğe karşıt, işçi haklarından yana, özgürlük savaşçısı, yoksullara yalan, insanca koşulların özleminde ülkücü bir çizgi izledi. Kısa süre New Orleans’ta çalıştı. New York’a dönünce yaşamı yazı yetiştirmekle, geçim parasını babasının marangozluk işine yardım etmekle (1851-1854) , ilk şiirlerini yayımlatmakla (New York Tribune, 1854) , köleliğe karşı direnenlerin gazetesi Freeman’a gönüllü hizmetle geçti. Sonunda ilk şiir derlemesini bastırdı: Leaves of Grass (Çimen Yaprakları 1855) . Bu kitap okurun ilgisini çekmeyince ilk basımında yalnızca 94 sayfa olan kitabını, yeni ve özgün eklemelerle 384 sayfaya çıkartarak ertesi yıl aynı adla yeniden yayımlattı (1856) .
Yaşı geçtiği için cephede değil hastabakıcı olarak askeri hastanelerde çalışarak yurduna hizmet etti (1862-1864) . İnsan acılarını gözlemekten gelen yürek burkuntusuyla savaş şiirleri yazdı: Drum Taps (Trampet Sesleri) 1865. Bu küçük kitaptaki savaş acısıyla barış özlemlerini dile getiren ürünleri de ana kitabının 4. basımına ayrı bir bölüm olarak ekledi (1867) . Savaşın bitişiyle Lincoln’ün ölüm yası birlikte geldi, Washington’da İçişleri Bakanlığının Kızılderililerle ilgili bölümünde bir memurluğa geçtiyse de çabucak uzaklaştırıldı (1864) . Yandaşlarının desteğiyle bu kez Adalet Bakanlığında küçük bir görev aldı (1864-1874) . Arada şair düzyazılarını kitaplaştırdı: Democratic Vistas (Demokratik Görünümler) 1871. 1873’te kısa bir süre bir inme, annesinin ölüm haberiyle birlikte geldi; işini bırakıp New Jersey’de yalnızlığı yeğledi. Ölümüne kadar da oradan ayrılmadı. Bütün Eserleri (10 cilt) 1902’de yayımlandı. Şiirden ölçü-uyak-nazım biçimi-koşuk birimi gibi geleneksel öğelerine sırt çevirir; duyguların coşkusu, tutkuların sıcaklığıyla insanlığın bütün özelliklerini verir. Sanatçılığının niteliklerini özetleyen bazı satırlar, onun Amerika’ daki yeni halkın erdemlerini dile getirdiğini belirtirler.
Eserleri
Çimen Yaprakları
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!