Vuslatı Bu Hayatın, Hüzün Çökmüş Yaprakl ...

Mustafa Yılmaz 4
765

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Vuslatı Bu Hayatın, Hüzün Çökmüş Yapraklarına 1

Vuslatı bu hayatın hüzün çökmüş yapraklarına…
Yürek üstü doluluğun bendeki ötesizliğindi…

Karanlıklar olur, ışıklar yanar…
Düğünler olur davullar çalar…
Ölümler olur salalar okunur…
Yollar olur üstünde tabanlar eskir…

Bir sen olursun ardında ben…
Bir ben olurum ardında da sen oluşursun…

Devam eder bu yaşamım karanlıklardan ışığa doğru… Işıktan karanlığın alacasına doğru gidişin…
Sevinçler dökülür yürek dolusu sana doğru… Çileler sıçrar sen gittikten sonra unutulamaza doğru…
Ve
haykırır bir ses, O yok artık çek, çekebildiğince özlem çilesini ayrı kalış düşlerini…

Bir resme bakarsın… Bir de aynadaki çizgilerine…
Uçları yakılmış, buruşmuş, mektuplar durur yığınla… Bir de yazdıklarına bakarsın için burulur…
Bu işte sensin… Bu işte ben dersin… Yığılırsın bir köşeye…

Yumamazsın gözlerini…
Korkuların kanat açar geçmişinden geleceğine doğru…
İrkilirsin… Vay be canım diyerek…


Haram yollardır geleceğin…
Gözlerin…
Nereye bakıyor böyle kısık…
Böyle umarsız...
Böyle mutsuz der yüreği ansızın, içinden gelen bir sesle, bilmez misin, baktığın gözlerdir seni ve beni kanatan…

İç cidarlarımda kan donuklaşıyor…

Hangi filizlerdir gözlerini dürtükleyerek kıstıran?

Bakışlarını ters yollara serpiştirilen düşünceler…

Ve
okunmamış mektuplar vardı, içeriğini tahmin edip de açamadığım, mektuplar duruyordu göz uçlarıma uzak bir komidinin üstünde…
Açamıyordum… Belki de açılmıyorlardı… Sigara koru ile uçları yanık yanık duruyordu, üstündeki kitapların altında… Yanık uçlu mektuplar…

Bir kadın feryat ediyordu içinde daha öncekilerde olduğu gibi… “Aşkım hak edilmeli” diyordu… “Beni hak et” diyordu… Ve “beni taşı, beni taşıyacak yüreğin olmalı… Bir de gücün olmalı,” diyordu…
“Acıtan kanatan yaraların üstüne dokunuşlarını gezdiren bir, bir sevda yüreği olmalı” diyordu…

Yorgun akşamların inleyişleri yapışıyordu yüreğe…
Umarsızlık baş gösteriyordu…
Ama
sesler…
Işıklar…
Karanlıklar…
Ve
bakışları donduran yüzler vardı, seslerin ardında kalan…

Sevmenin bedeli hak edilmeyle başlıyordu… Beni hak etmelisin…
Hangi kuraldı bu, başıbozukluk yaratan…
Sevginin toprağa dökülüşü bedenle çürüyordu…
Kaç bedel kaç bedelle ortaya çıkacaktı… Bedeninden…

Kaç pencere kapanmıştı kaç kez ışıklara…

Artık hiçbir şeyi geri getirmek mümkün değil…
Yerinden oynayan bütün taşlar düzeltilemeyecek şekliyle geldikleri yere dönemeyecekler…

Birçok kervan geldi geçti artık bu handan…

Kalanlar gözyaşları ile hüküm sürüyor, şaşkın bakışların ardından, düştükleri çukurda…
Gidense zafer şaşkınlığı ile kaybettiklerini yeni yeni görüyor ama artık unutulamadığı yürekte dönüş yolları dikenli çitlerle çevrildi…

Hiçbir pişmanlık artık sahibine gülücüklerle dönemez, bu bir kulvardı…
Koşu bitti… Galipler ve de mağluplar gözyaşları ve yürek vurgunları ile sıraya dizildiler…

Sadece bir gerçek vardı…
Hiçbir gözyaşı gözlere geri dönemez…
Ve
düştükleri zeminde yıldız parıltıları gibi kayar gider…
Ve
derin bir iz bırakır sahibinde…

Evet sen unutulamayacakların arasındasın…
Seslerinle…
Gülüşlerinle…
Riyalarınla…
İhanetlerinle…
Ve de
kendini haklı çıkaracak yalanlarınla…

Ben bir piyondum…
Ve sen
şahla oynadın yanlış hamleni, beni çökerttin ama görüldü ki sende çöktün mat diyemeden...

Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 11.1.2010 12:16:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Pınar Vardar
    Pınar Vardar

    'Sadece bir gerçek vardı…
    Hiçbir gözyaşı gözlere geri dönemez…
    Ve
    düştükleri zeminde yıldız parıltıları gibi kayar gider…
    Ve
    derin bir iz bırakır sahibinde… '...................gözlerimden akan bu aşk suyu geri dönmez elbet,ciğerime akar ılık ılık ve orada can verirler.........

    Cevap Yaz
  • Şemsettin Ağar
    Şemsettin Ağar

    CAN CANANSIZ CANAN CANSIZ ÇÖKMEZ Mİ ELBETTE ÇÖKER. SAYGIM VE TEBRİKLERİM SONSUZ ÜSTADIM.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Mustafa Yılmaz 4