Beni toprağın en kuytusuna gömün
Duyulmasın çığlıklarım...
Feryadım... yakarışlarım
Günahıma kulp aramayım
Beni toprağın en koyusuna gömün
Yüzümün beyazına inat
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Devamını Oku
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Yar yalan, yaren yalan
Can yalan, canan yalan
Sen yalan, ben yalan
Tek baki kalan YARADAN
Ben yazacak birşey bulamıyorum akşam akşam bu ne güzel şiir ne güzel anlatım.... ne demeliyim ?...Ne diyebilirim.....yürek bir arkadaşım....
Yüreğinize sağlık, tebrik ederim
Mustafa Sami
yüreğine sağlık.. güzel bir şiir olmuş
cenk aksal
yüreğine sağlık.. güzel bir şiir olmuş
cenk aksal
Arzu hanım, çok hakikatli tesbitler okudum çalışmanızda...
Hem tını olarak hem de manası açısından bakıldığında okunası bir eser...şiirin finali de manayı bütünlemiş...gerçi son bölüm üstten biraz bağımsız olmuş ama, finali kapsadığı için belki kabul edilebilir...
....doğru söz 'Tek baki kalan YARADAN'
Sevgi ve muhabbetlerimle..
Beni toprağın en kuytusuna gömün
Duyulmasın çığlıklarım...
Feryadım... yakarışlarım
Günahıma kulp aramayım
Beni toprağın en koyusuna gömün
Yüzümün beyazına inat
Kararmış yüreklerin aydınlığa vuslatı gibi
Çiçekler kondurun üstüne....
Beni toprağın en ıslağına gömün
Alsın götürsün ateşimi
Serpilsin yalnızlığa serin serin
Günahıma merhem olsun.
Beni toprağın en batısına gömün
Güneşi doğsun dünyanın üzerime
Yıkanayım ışığıyla!
Nuruna ereyim, nurlanmanın...
Beni toprağın en hasına gömün
Yaratıldığım gibi haşrine ereyim
Canımı ona teslim edeyim
Geldiğim yere geri döneyim
Yanayım toprağın altında
Kemirsin çürümüş bedenimi kurtlar
Lime lime kıyamadığım gözlerim...
Sevdalandığım dünya yalan
Yar yalan, yaren yalan
Can yalan, canan yalan
Sen yalan, ben yalan
Tek baki kalan YARADAN
.......
Gönülden fışkıran güzide duygular şairin engin birikimlerinden böylesine güzel bir sürette neş'et edince ortaya böyle harikulade, mümtaz eserler sudur ediyor. Öyleki insanı şiir deryasının ortasında cennet misali bir dünya adasında sefa sürdürüyor. Bu ada şairin yüreği, gönül gözü olsa gerek. Burada seyran etmek tüm lezzetlere eşdeğer. Çünkü şairin dost yüreği sımsıcaktır, mavera iklimidir. Engin duyguların eşiğidir.Hislerin devasa beşiğidir.
Tebrik ve selamlar. .'
YORUM İÇİN;
Konuşa diliyle yazım dili bir değildir... Bu yüzden okurken bazı kelimelerin çıkışları/mahreçleri değişime uğrar.
Buyrun berabaer inceleyelim.
Beni toprağın en kuytusuna gömün
toprağın ___) toprân ' ğ ' - ' ı ' kalkar yerine ' â ' gelir. Ve bu â da bir elif miktarı uzatılır.
Duyulmasın çığlıklarım...
çığlıklarım ___) çıılıklarım ' ğ ' kalkar ve ' ı ' bir elif uzatılarak okunur.
Günahıma kulp aramayım
aramayım/aramayayım ___)aramiym
Beni toprağın en koyusuna gömün
toprağın ___) toprân ' ğ ' - ' ı ' kalkar yerine ' â ' gelir. Ve bu â da bir elif miktarı uzatılır.
Kararmış yüreklerin aydınlığa vuslatı gibi
aydınlığa ___) aydınlâ ' ğ ' - ' ı ' kalkar yerine ' â ' gelir. Ve bu â da bir elif miktarı uzatılır. (Aydınlıkta pek sırıtmadığı için normal de söylenebilir.)
Beni toprağın en ıslağına gömün
ıslağına ___) ıslâna ' ğ ' - ' ı ' kalkar yerine ' â ' gelir. Ve bu â da bir elif miktarı uzatılır. (Biraz ince çıkartılırsa hiç bozmadan daha yakışık alır.)
Serpilsin yalnızlığa serin serin
yalnızlığa ' ğ ' - kalkar yerine ' â ' (' â ' = uzatmalı A) gelir. ' ı ' fazla belli etmeden hafif bir dokunuş yapılır.
Günahıma merhem olsun.
Günâhıma değilde 'Günahıma' şeklinde olur. Yani uzatma olmadan okunur.
Güneşi doğsun dünyanın üzerime
doğsun ___) doosun ' ğ ' - kalkar. O nun üstüne şapka koyulmadığından iki o yaptım. Yani bir elif miktarı uzatılır.
Yıkanayım ışığıyla
Yıkanayım ___) Yıkaniym.
Işığıyla ___) Işııyla ' ğ ' - kalkar. ' I ' bir elif miktarı uzatılır.
Nuruna ereyim, nurlanmanın.
Ereyim ___) Eriym.
Yaratıldığım gibi haşrine ereyim
' ğ ' nin nasıl okunduğunu öğrenmişizdir sanırım.
Canımı ona teslim edeyim
Edeyim ___) Ediym.
Geldiğim yere geri döneyim
Döneyim ___) Döniym.
Yanayım toprağın altında
Yanayım ___) Yaniym.
ve Sonuç:
Her ne kadar yazıyla yazsam da bazıların telaffuzları yazıyla tam olarak anlaşılmıyor... Neyse umarım faydasını görenler olur.
Selâm ve Duâ ile
ŞİİR İÇİN;
'yorumlara acıgım. kotu yada iyi.... yılmayacağım insallah' Arzu Gülücüdür
-Arkadaşın üstteki sözü demesi üzerine yazıyorum-
Burada yorum yaptığım hiç kimseye karşı asla kötü niyetim olmadı. Şiir tahlillerimin bir çoğunuda, 'insanlarımız bir şeyler öğrensinler' diye yabancı kavramları açıklayarak yazıyorum. Bu da şunun içindir; ki bazıları gibi insanların anlamayacağı teknik tabirleri kullanıpta ; 'aaaa bu ne kadar bilgili', 'bayağı kültürlü' ve 'üstte bakılması' gibi sezgileri oluşturmamak ve karşı tarafta aşağılık psikolojisi oluşturmamak için.)
Şairler kibirli olurlar genelde. (Aslında olmamaları gerekir ama...) Bir kaç kavram/teknik tabir öğrendi mi; eyvah değmeyin efendinin kılına, valla kılıçtan geçirir. Oysa şair edebiyat adamıdır. Edebiyat ise edepten gelir. Ruhu inceltir... Burayı bir türlü öğrenemedik toplum olarak...
Neyse konuyu dağıtmadan asıl meseleye gelelim. Dediğim gibi arkadaşın yukardaki söylemine karşı yazıyorum bunları. Bunun sıkıntısını ben de çektiğim için; '-yılmayacağım insallah-' ın ne anlama geldiğini çok iyi biliyorum..
Evet bazı arkadaşlar -Abdulbaki AKPINAR ve Osman KILIÇ- haklılar. Şiirin savruk ve çok basit bir dili var. Ve ses olarak çok yalın. Okuyucuya bir şey vermiyor.
Beni toprağın en kuytusuna gömün
Duyulmasın çığlıklarım...
Feryadım... yakarışlarım
Günahıma kulp aramayım
Genel olarak ' m ' sesi ağırlıkta.
Şiirin ilk girişinde hemen üç tamlama/terkip yapılmış. -çığlıklarım/feryadım/yakarışlarım- Şiirin de bir giriş-gelişme-sonuç bölümü olur. Ve günümüz şairlerinin yapmaları gereken en önemli şeylerden biri de şiirin girişi kısmını çok güçlü dizelerden oluşturmaları gerektiğidir. Şiir okuyucusunun kalmadığı günümüzde okuyucuyu şiire çekmenin birinci yolu budur.
Beni toprağın en koyusuna gömün
Yüzümün beyazına inat
Kararmış yüreklerin aydınlığa vuslatı gibi
Çiçekler kondurun üstüne....
Genel olarak ' n ' sesi ağırlıkta.
3.dizedeki benzetme çok klasik bir benzetme. Karanlık ve Aydınlık/Işık gibi iki zıt kelime teşbihi yılardır yapılıyor. Ve son mısra; siz toprağın altındasınız toprak bir üstte ve en üstte çiçekler. Bence 'üstüme' ibaresi daha sağlam yapardı manayı. Ve tabii ses olarak da daha güçlü olurdu. Çünkü üstüme dediğiniz zaman zaten çiçekte üstünüzde olmuş olur.
Beni toprağın en ıslağına gömün
Alsın götürsün ateşimi
Serpilsin yalnızlığa
Günahıma merhem olsun.
Genel olarak ' s ' ve ' n ' sesleri ağırlıkta.
Yine 3 dizede 'serin serin' ikilemesi. Bu da 'ayrıksı' değil. Yani bilindik bir ikileme. Şiirin geneli farklı imgelemelerle bezenmiş olsaydı belki su kaldırırdı. Ama maalesef sokak dili var şiirde.. Ki sokak diliyle şiir dili asla bir değildir( !.. )
Beni toprağın en batısına gömün
Güneşi doğsun dünyanın üzerime
Yıkanayım ışığıyla!
Nuruna ereyim, nurlanmanın...
Genel olarak ' m ' ve ' n ' sesleri mevcut.
Baştan ayağa okuduğum zaman bu 2. dize gözüme çarpmıştı zati. Her ne kadar klasik bir dize olsa da AKİS (anlamı tersten verme) sanatı iyi kullanılmış. (tabii bilinçli mi / o ayrı bir mesele)
Beni toprağın en hasına gömün
Yaratıldığım gibi haşrine ereyim
Canımı ona teslim edeyim
Geldiğim yere geri döneyim
Yine ' m ' ve ' n ' sesleri ağırlıkta.
Anlamsal derinlik açısından bu bölüm iyi. Yaratılışa Telmih (gönderme) var. Dörtlük tarzında normal de ayak dizeleri birbirine bağlı olur, yani 4. dizeler. (Koşma türleri gibi) Ama siz ilk dizlerde bağlama yapmışsınız bu güzel, ilk olmamasına rağmen fazla da yok 'Türk Şiiri'nde. Ama keşke alttaki son iki dörtlük içinde bunu uygulasaydınız...
Yanayım toprağın altında
Kemirsin çürümüş bedenimi kurtlar
Lime lime kıyamadığım gözlerim...
Sevdalandığım dünya yalan
' r ', ' y ' ve ' m ' göze çarpıyor
Düz bir anlatım. 3. dize havada kalmış. Ses olarak bölümler arasında en iyi ses bu dörtlükte yakalanmış..
Yar yalan, yaren yalan
Can yalan, canan yalan
Sen yalan, ben yalan
Tek baki kalan YARADAN
Tekerleme gibi olmuş. Ve yine bir çok anlatım var böyle 'YALAN' olarak vasfedilen... Son dize de 'kalan' kelimesi gereksiz. Ses olarak da bir dizede 'an' sesi 2 defa; okuyucuyu yoruyor... Aslında tek dize de çift ses iyi. İmgeler orjinal olursa güzel ses çıktığıda oluyor..
ÖRN-1:
Çamlıca tepesinde her gece
yeniden yapılır aşkın tanımı (Semih Yücel Yücetürk)
Mesela 1. dizede; 'tepesinde / gece' kelimelerindeki ' e ' sesi var. Bu da Fonetik (Ses Zenginliği / Ses Bilgisi) olarak ayrı bir zenginlik katmıştır.
ÖRN-2:
Kan kaybediyor gemi, uyan insanlık uyan! (Turhan Toy)
Yine bu dizede; 'an / yan / yan' sesleri ile güzel bir ahenk oluşmuş...
Yani diyeceğim bu ses çalışması güzel bir düşürme olursa iyi oluyor tek dizede .
Üstad İskender PALA şöyle der:
...............................
'Şâir olunulabilir ama kalıcı şâir olabilmek için, nobel alabilmek için Divân Şiiri'nden bir şâiri de bilmek lâzım. Meselâ iyi bir şair olacaksa gençler ben onlara şunu tavsiye ederim.; Şiirle uğraşmak mı istiyorsun? Şiir mi yazmak istiyorsun? Büyük bir şâir olmak istiyor musun? Evet diyorsa bir genç benim karşımda, o na diyorum ki; yapacağın bir şey var. Allah seni şâirâne bir üslûpla yaratmışsa bu birinci şarttır, ön şarttır. İkinci şartın şu olsun; Şiir eğitimi al. Şiir eğitimi bir üniversite'de alınmaz şiir eğitiminin bir okulu yoktur. Şiir eğitimi çok şiir okumaktan geçer. Fuzûli'yi, Yunus'ui Karacaoğlan'ı okumadan iyi şâir olamazsın. Onun için şiir eğitimini bu üçünün üzerinde yoğunlaştır.
Yahut sen değiştir adını; Baki'yi, Pir Sultan Abdal'ı, Şeyh Gâlip'i okuyacaksın. Yâni bir halk şâiri; bir tekke şâiri ve bir Divân şâirini genç ve yetenekli şâir adayı okumalıdır. Okurken şöyle demelidir; Bu adam bu şiiri nasıl söyledi? Ben olsam nasıl söylerdim? Bu kelimeleri bu adam nasıl yan yana getirdi. Bu adam kelimeleri yan yana getiriken ve bu dizeyi oluştururken neyi düşündü acaba? Bunu anlamaya çalışırdım. Ondan sonra, ben olsaydım bunu şöyle söylerdim derim sonra şiirim o kadar yükselir ki; şiirimin kalitesi o kadar artar ki sonra ben istersem 20 yaşımda olayım. 20 yaşımdayken şiirim dünyâ şiiri olur.
Bügünün şairi aruzla yazmak zorunda değildir, veznili ve kafiyeli yazmak zorunda değildir. Hayır, söylediğim bu değil. Ama divan şiirlerinden, ilham alarak kendi şiirini oluşturmak zorundadır. Halk şiirlerinden ilham alarak o şiiri oluşturmak zorunda, çünkü bu bizim kültürümüz. Divan şiirinin içerisinde; Fuzuli'de dize söylemiş, Yunus'da dize söylemiş, Pir Sultan Abdal'da dize söylemiş. O zaman bizden olan ilhamları alıp, şeklini değil, kabuğunu değil, özünü bizden yaptığı bir şiiri, ister serbest vezin ile söylesin, ister kafiyesiz söylesin. Hiç önemli değil. Ama özü ve içeriği bizden olmalıdır.
Bizse 21.yüzyılın genel kabulleri üzerinde şiirimizi oluşturmak zorundayız.Yani bugün gazel yazarsak yahutta kaside yazarsak bir yere varamayız. Bugün serbest vezinle, bir bent ve kafiye kullanmadan bir şeyler yazarız ama içinde gazellerin zenginliği bulunur, kasidelerin derinliği bulunur.'
...............................
ve Sonuç;
Eğer ben şairim (veya şair olmak istiyorum) diyorsak. Çok şiir okuyacağız. Tüm şairleri inceleyeceğiz. Kendimize has bir şiir dili oluşturacağız... Edebiyat dergilerini takip edeceğiz... ve en önemlisi de şiir incelemelerinin/tahlillerinin peşinde koşacağız.. neyin ne olduğunu öğrenmek için... Bu site de 'Şiir Çözümlemesi' noktasında pek bir şey yapılmıyor ama size Recep Mervan Toksoy'un şiir tahlillerini incelemenizi öneririm.
Ve sanırım İzmir'de ikamet ediyorsunuz; SIĞINAK DERGİSİ zaten İzmir'de basılıyor. Arkadaşlarla irtibata geçerseniz yardımcı olurlar. Bu bir reklam değildir. Bir dergi alımıyla bizim dergimiz kemale ermez. Sizin 'yılmayacağım insallah' demeniz üzre söylüyorum bütün bunları. Çünkü edebiyat dergilerinin bir çoğunda olmayan (bana göre-doğru dürüst- hiçbirisinde bulunmayan) şiir incelemesi ve şiir çözümlemesi yapılıyor...
Selâm ve Duâ ile
YAŞARKEN ÖLDÜR SENDE BENİ.
SONUMUZ BU OLDUĞU İÇİN VE
ANLAYARAK SENİ
TEBRİKLER GÜZEL ŞİİRDİ.
KALBİNE SAĞLIK...
Güzel bir şiir okudum, sayenizde... Tebrikler...
Bu şiir ile ilgili 17 tane yorum bulunmakta