Mektubuma başlarken selam, kelâm ederim,
Daha kalem tutmadan gözlerim pınar oldu.
Yârim gittin gideli, her gün hasret güderim,
Dilimde yara yokken sözlerim kanar oldu.
Tükenmedi bir türlü gönlümde sen telâşı,
Bende hep sen telâşı, sende hep ten telâşı…
Sevda denen meydanda kazandıkça savaşı,
Çaresizlik kılıcı bağrımı sınar oldu.
Ekmek ufağı bekler, cam önünde aç kuşlar,
Benim de her günüm yâr, cam önünde aç başlar.
Yeşertmedi içimi, gözümden düşen yaşlar,
Yüreğim beş bin yıllık kurumuş çınar oldu.
Açmasın istemem yâr, goncalar da güller de,
Çalmasın kapımı yâr, dostlarım da eller de;
Hep serap görürüm yâr, aklım kayıp çöllerde,
Kalp gözüm köreldikçe, idrakim bunar oldu.
Güvercin ayağına bağlamışım canımı,
Mektup diye koyarım, sökerek sol yanımı,
Sarhoş gönül çıldırdı, sebil etti kanımı;
Her gelene geçene, testiyle sunar oldu.
Vuslat mektubu yine özlemle bitiyor yâr,
Can tutuştu ucundan dumanlar tütüyor yâr,
Şu sevda tezgâhında servetim bitiyor yâr,
Cümle âlem Rıza’yı, sebepsiz kınar oldu.
2012
Ali Rıza KaşıkcıKayıt Tarihi : 2.10.2017 21:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!