günler gelip geçiyor ve yeniden
gönül kapımıza uzanıyor ekimin son günü
gözlerinde aynı kristaller ,deniz dönüşlerinin
tavlanmış berraklığı
ve ateş kehribarları gibi öylece duruyor boynundaki ben
biz yenilenen bir yılın ilk gününe başlıyoruz
bir sancı gibi taşırken güzelliğini dilimin ucunda
ve canım yanarken rüyalarıma gelmediğinde
sana varmak istiyorum,demek eskimiş bir istem
sana da öyle gelmiyor mu kanlı canlı bir çabalayışla
tutmak, okşamak,ısınmak varken ellerinden …
.
ki yarılmış bir yanım buna izin vermiyorken
gündüzden gecelere akan karıncalar,çınar yeşilleri,
metrolor,şehir hatları vapurları,karşı tarafın bulutları
inadına olanaksızı bir başka yırtıp atarken
sen caddeleri,üç beş erguvanın güz solgunu çiseleri
gül kokularını kavuran neonlar,avuntuları dindiremeyen şarkılar
üst üste dizilen eksiltili tümceler
ve içine düştüğüm girdaplar
ben adresini çevreleyen ayrık hevesim ,bir duvara
yansıyan gölgeyim.şiirsizlik sıkıntısıyım
düş şıkırtılarını boğan düğümler,güz sarıları
yudumlanamadan fincanlarda donan kahve telveleri
ve burun direklerimizi sızlatan kısa gün kaçamaklarına hasret
koskoca bir katarı sana hazırlıyorum yola koyulmak üzere
çocuksu düşler yüklüyorum,senfonik melodiler düşecek
biliyorum raylara
hem nasıl da gülüyor göz bebeklerin beni çok sev derken
seni candan öte kabullenirken
mühürleniyor tüm ışıklar sana varmaları manşetten veriyor gazeteler
buruk tadını savura savura tükettiğim korkular
ve ben bütün bu dizelerin sonunda güneşten sıcacık,
sudan çıplak severken
yolum yurdum olarak kalmanı istiyorum
güzün tükenişine tanık olurken bu şiirde de
gurbetlik çekemem bu yaştan sonra bu şehirde
aşkın ince sesini kaç kez çarpıp böldüğümü
bilemediğim bu vuslat denkleminde…
Kayıt Tarihi : 2.11.2021 11:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!