Bir bakışına vurulmuştum, bir konuşmasına, bir de gidişine..
Önce gözlerini gördüm;
Simsiyah, kapkara gözleri vardı; boncuk gibi …parlardı.
O sert bakışlardan, çıkar mıydı bilmem böyle bir merhamet/ yufka yürek.
O’nu gördükten, tanıdıktan sonra;
Yürekten bakmanın, kalpten görmenin, ne demek olduğunu çok iyi bilirim…
…
Konuşması netti;
Ne istediği de,ne istemediği de belliydi.
İnce bir tebessümü vardı, yine sert gibi gelen ama yürek rahatlatan bir tebessüm.
Tane tane konuşurdu, içten, zarif, cana yakın ve heyecanlı.
Ağlamaklı ve gülen gözlerle, sade ve sakin konuşmak,ne demektir çok iyi bilirim…
O'nunla konuşurken;
Sesim titrerdi, dilim dolanırdı ve yerli yersiz yutkunurdum.
Bir kütüphane kadar söyleyecek söz varken, bir cümle kuramamak ne demektir çok iyi bilirim.
İçimden geçen her kelamı haykırırdım ama ne fayda; sesim çıkmazdı,soluğum kesilirdi,.. susardım.
Bir kitap kadar anlatacağı olup ’ta, susmak ne demektir çok iyi bilirim...
…
Gidişine vurulmuştum bir de…
Geldiği gibi heybetli, dimdik ve sertti.
Gideceğim dediğinde kal bile diyemedim, lal oldu dilim, …konuşamadım.
Hava soğudu birden, canım acıdı ama hareket bile edemedim, üşüdüm, titredim.
O kadar netti ki;
Ben yolumu çizdim artık, dendiğin de; çaresiz kalmak ne demektir çok iyi bilirim...
Yakının da olup’ta dokunamamak,
Her gün görüp’te bakamamak,
Verdiği selamı gözünün içine baka baka alamamak, ne demektir çok iyi bilirim…
Kayıt Tarihi : 15.7.2014 04:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!