Limon Ağacı 31: Vurdular Üveyik'i

Gülşah Başol
34

ŞİİR


133

TAKİPÇİ

Limon Ağacı 31: Vurdular Üveyik'i

Neden diye sormayın
Başına geleceği varmış,
Çok fazla verirdi kendinden
Mesela bir bardak su istese yoldan geçen
Yetiştirdi sürahi ile Üveyik...

Ablam diye konuşurdu millet Abla demeden
Anaçtı, bacıydı, kardeşti
Billahi kötü niyeti yoktu
Kocası anlardı olsa
İnsan kırk yıllık eşini tanımaz mı?
O anlardı da,
Ya Kamyon şoförü Beş Kardeşler...

Belki hiç bitmeyen borçlardan huzursuzdu
Beş'in birisi yahut ikisi, kafa kafaya verince
Şeytana uymuşlardır...
Kırılmış kolundaki burma bilezik
Yarıktı zaten kulak memesi,
Sahi bir çift küpe, bir burma bilezik için...

Akça pakçaydı Üveyik Abla
Ay gibi parlardı yüzü
Kara kaşlı, tos bıyıklı kardeşlerin arasında,
Gitti o, masadan örtü çekilmiş gibi
Dolu yemiş çil yavrusuna döndü komşular...

Babası vurmuş olamaz titrek onun elleri
Hakkı desen aklı kıt, anasının neferi
Namus deseniz der ki "Ağabey, pazarda satılır mı bu?"

Yengelikte kusur etmezdi, kayınları hoşnuttu
Hepsi oturmuş kırık sinisinin etrafında...
Derler ki bir kalıp sabunla yıkanırmış bunlar
Üstüne aynı teştte çamaşırlar,
Hepsi Üveyik'in kuyudan çektiği suyla...

Nerde şimdi böyle yenge
Kaynanası mektepten çıkanı salmış
Boru değil, dağ gibi oğlu var Ankara'da...

Yenge de yenge ama, bir tek onlara baksa!
İyiliğini görmeyen yoktu
Paraya mı sıkıştı mahalleli
Tombul göğsüne daldırdığı gibi elini
Çıkardı terden içiçe geçmiş birkaç kağıt,
Mahallede o memelerin ekmeğini yemeyen yok...

Ne yapsın buna Hüseyin Çevik?
Elin ağzı torba değil ki büzesin
"Sana ne" demiş en son
Duran Selvi'nin belini kırayazdıysa,
O da saçını yemeniden sarkıtmasın!
Tabii, bu sebep olamaz da...

Avluda bulundu duluğu sirkeli Kezik
Ankara'ya gelince değiştirmiş adını
Cenazede görümünden öğrendik...

Uzanmış yere;
Mermer gibi benzi, bacaklar sütun,
Alnının çatında kan
Şahidi, ortada olmayan tek kurşun...

Hayli vakit mahalleli gündüz kapısını kitledi
Karış vermişti sanki giderayak
O günden sonra kmse iyilik görmedi..

Kumrular koklaşıp öpüşmeyi kesti
Ürpererek gezinir oldu, eşini sakınarak her biri...
Limonları çekirdekten ekmişti
Bahçede öksüz kaldılar öylece
Nasıl söylenir ki şimdi
Çiçeğe hasret kalacaksınız kurumasanız da,
Vurdular Üveyik'i....

Gülşah Başol
Kayıt Tarihi : 29.12.2024 02:18:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hikmet Çiftçi
    Hikmet Çiftçi

    Destansı bir şiir.
    İyiliğin, sahiplenişin, insanlığın ve yardımlaşmanın ötesinde, hayatın acı yanını da haykırarak değil, hayıflanarak, sükunetle ve hakaret etmeden lanetlercesine anlatan hikayemsi şiir.
    Ağıt desem, ağıt değil. Onun için destanımsı geldi bana.
    Şairenin mahalli kelimeleri kullanışı da yörenin bariz özelliklerini, anlatmadaki maharetini ortaya koyuyor, geleneksel yaşayışıyla birlikte.
    İyilerin insanlığını, köy veya kasabakların samimiyetini, hürmet ve sevecenliğini dile getirirken, açgözlülerin zalimliğini, insanlık dışı davranışlarını, bir bilezik bir çift küpe için acımasızca davranışlarını da anlatıyor şiirde.
    Koca toplulukta 'beş'in 'iki'si...
    Şiirde klavye hataları da var.
    Nazarlık...
    Nazar değmesin efendim.
    İlhamınız dam olsun.
    Saygıyla...

    Cevap Yaz
  • Mustafa Bay
    Mustafa Bay

    Tekmili kaç parça bilinmez ama,
    Oldukça heyecanlı
    Biraz tedirgin
    Korkulu

    Fakat kesinlikle "ibret vesikası"
    Tefrikalar bütünü,

    "Limon Ağacı" şahitliğinde...

    Tebrikler çokça Gülşah Hanım...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)