(Özleyen ve özlenenlere...hiç özlemeyenlere..Umutsuzluğa ya da umuda....İstanbul'a ve Eskişehir'e...)
Ve yağmur yağıyor.Günlerdir bir damla yağmura hasretim.Bu şehir günlerdir susuyor.
Yorgunum.
Aylardır gözlerinin,saçlarıının ve teninin yokluğu.
Zindan karanlığında tüm geceler...
Ve Temmuz sıcağında yokluğundan üşüyorum.Hayır hiç özlemedim seni.
Sadece saçlarını özledim; omuzlarıma düşen,karanfil kokan.
Artık bu ev iyice kimsesizleşti.
Birlikte yaptığımız yemeklerden yapıyorum,seversin diye; iki tabak koyuyorum masaya.
Her şeyi tamamlıyorum; kırmızı şarap ve ortada bir mum.
Hayır hiç özlemedim seni.
Çiğ taneleri düşen gözlerini özledim yalnızca...Baktığı zaman içimi ısıtan kış ayazında,konuşmadan sevda sözleri söyleyen yüreğime ve sevişen gözlerimle.
İlk paket biti...
Elimdeki paketin son sigarası.
Bir sürü sigara alıyorum artık.Evin her yerinden bir paket çıkıyor.Komidinden,lavabonun üzerinden,saksının içinden.Sen gittiğinden beri dağınıklaşıyorum.
Kravatımı bulamıyorum.Sen olsaydın çoktan bulmuştun diyorum.
Sen olsaydın diyorum.
Olsaydın diyorum...
Hiç özlemiyorum.Hayır hiç özlemedim seni...
Eski İstanbul kokan dudaklarını özledim sadece.İstanbul...Önce bulduğum sonra kaybettiğim şehir.Yani dudakların yani İstanbul.Saatler birbirini kovaladıkça bir paket daha fırlatıyorum çöpe.
Hayır hiç özlemedim seni.Telefon hatlarının bir ucunda kaybettiğim sesini özledim.
İstanbul'da bütün gemilerimi yaktım.
Artık başka hiç bir şehire çıkış yok.
Arnavut kaldırımlı sokaklarda el ele tutuştuğumuz,seviştiğimiz kıyılarında...İstanbul...
Hayır hiç özlemedim seni.
Kapıyı çalışını özledim,dudaklarının dudaklarıma değişini rüyalarımda,kalbinin çarpışını hissetmeyi kalbimde.Randevularına geç kalışını,listeye şunu da ekle deyişini tam markete giderken.
Kavgalarımızı,kapıyı vurup çıkışını,sonra geri dönüşünü; çok yağmur yağıyor deyişini.Saçlarına dokunan yağmur tanelerini kurutmayı.
Nasıl yağmur yağıyor bu gece İstanbul'a.
Özlemedim.
Resim karelerinin içlerine gizlediğin yüzünü.
Şu sigara bile sensiz zehir zıkkım...Günlerdir yağmamıştı bu yağmur,aylardır...Saatlerdir yağıyor şimdi.
Belki çıkıp gelirsin.''Ne kadar çok yağmur yağıyor'',dersin.
Saçlarında yağmur taneleri.
Hayır hiç özlemedim seni.
Geç oldu,acıkmışsındır.Özlemişsindir belki bu evi bu sokağı.
Ben...ben hiç özlemedim seni...
Kayıt Tarihi : 9.12.2006 23:41:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yazının girişinde dediğim gibi bu yazı özleyenlere ve özlemeyenlere yazılmıştır.Yağmur tanelerini sevenlere hala.Umutsuzluğa yazılmıştır ve umut edenlere o beklediklerinin bir gün gireceğine kapılarından.Bu yazı bi parça İstanbul'a ve bi parça Eskişehir'e yazılmıştır.
![Murat Kalaç](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/12/09/vurgun-sevdan.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!