Vur Emri Şiiri - Naki Aydoğan

Naki Aydoğan
1321

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Vur Emri

Vur Emri

Dün ağa vardı.
Bugün muhtar var.
Ya yarın?
Dünya.
Yuvarlak, hep gün döner.

Ağam paşam beyim…
Hepsi benim bir beynim.
Dur emrim vur emrim.
Yerde taş kafada akıl.
Ayağım takılır düşerim.

Abuzer Ağa.
Muhtar, Hüseyin Kara.
Deli Necmi.
Kara yağız, Kenan.
Ağa kızı, Gülbahar.
Maraba, Salih.

Deli Necmi hiç durmaz.
Anlaşman lazım.
Ya ekmek ister ya sigara.
Ya da yol ister.
Kapı pencere ev yapılalı.
Adam kapı kadın pencere,
Yer yerinden oynar, bir deli.

Ağa topraksa muhtar yoldur.
Yola gidip gelen,
Tarlayı ekip biçen köylüler.
Yola hürmet toprağa boyun eğerler.
Servi ağaçlarda bir gün kesilir.
Söğüt dalı da bir gün doğrulur.
Kim kimdir?
Ağa ve muhtar bellidir.

Kara yağız, Kenan, kimin oğlu.
Bir kör oğlu.
Sağır sultanın oğlu.
Gerçeği gören kör duyan ise sağırdır.
Işık gibi bilir, gölge gibi duyar seni.
Kara yağız doğrucadır.

Ağa kızı Gülbahar.
Ağa babasına bakar anasını izler.
Dağa taşa manzaraya bile bakmaz.
Köylülere hiç bakmaz.
Ağa kızıdır, bellidir.
Belli olan bir gün belli olmazsa
İşler değişir, nevri döner, devrin.

Merhaba Salih,
Aslında maraba Salih’tir.
Konağa ilk geldiğinde maraba diye çağrılınca
Merhaba anlamış, İlkokul üçten terk,
İlk öğrendiği merhaba olmuş.
Marabayı merhaba sanmış ve sanına eklenmiş.
Aslına bakarsan bu lakap işi kuyruk işi.
İnsanın hakkını tarttığı aklı görünmez kuyruğudur.
Huyu suyu adamlığında.
Salih, saftır merttir, doğru bildiği saftadır.
Toprağın saflığında yolun mertliğinde iyi bir marabadır.
Hainlik bilmez sağlam iş görür.
İş gören, ağayı kâhyayı pek görmez.
Bilmezde.

Gülbahar,
Ağa babasını başka görür,
Bir gün müştemilattan çıkarken görür.
Bir günde tarlada bir maraba kızı sıkıştırırken görür.
O gün bugün Gülbahar her yere bakar.
Her şeyi görür.
Nevri döner devri değişir.
O artık o maraba kızdır, hizmetli kızdır.
Ağa kızı değildir artık.
Okumuş etmiş ağa kızı nasıl bilmez ağasını paşasını.
Hiç düşünmez mi?
Okumak ayrı yaşamak bambaşkadır.

Bir gün köy yolunda arabası bozulur.
Yakındaki tarladaki çalışan bir maraba yardıma koşar.
Arabadan anlar, insaniyetten anlar.
Siz bakmayın Kara yağız Kenan’a o da okumuştur.
Saz çalar türküler yakar.
Okumak başka yaşamak başka.
Fakirlik başka zenginlik başka.
Her kez dengi dengine.
Kenan ile Gülbahar bir birlerine denkler.
Ama çapraz denkler.
Çarpılmaları gerekir âşık olmaları gerekir.
Eşitlik bulmaları için.
Gülbahar, eşyanın doğalı zenginidir.
Kenan, doğanın doğalı zengindir.
Bir birlerine fakir düşerler.
Bir birlerine zengin olsalar bir birlerini tavlamaya bakarlardı.
Bir birlerine kedi köpek gibi açlar.
Bilip düşünülmez aşk, gönül kapısı birden açılır.
Neyse.

Zengin fakir karşılaşması asıl kavşak,
Merhaba Salih,
Merhaba.
Salih kasabada alış veriş yaparken.
Gülbahar kediye çarpmayayım derken
Yolun kenarında geçmeyi bekleyen
Salih’e çarpar.

Kedi kurtulur Salih’te arabanın üzerine düşer sadece.
Bir şey olmaz.
Ama gülbahar emin olma ister.
Baba bir şeyin var mı der.
Yok, kızım bir şeyim yok der.
Baba kız gibi bir birlerine bakarlar.
Aslına bakarsan aralarında çok yaş yoktur.
Salih evlenmeden babalığı üzerine almış gibidir.
Ve kaderin açık seçik kendisi.
Ağa kızıyla marabayı yaya ve sürücü olarak karşılaştırıyor.
Kenan ile de öğle.
Bir birlerini tanımıyorlar mı?
Hiç takip etmiyorlar mı?
Gülbahar takip etmez ama ağa kızı takip edilir.
Belki biliyorlar ama Salih ile Kazım pek takip etmezler.
Ağayı ve kazımı.
Kâhya ve kâhyanın tayfaları takip ederler.
Salih ile Kenan bu dünyada yaşamıyorlar gibidirler.
Salih’inde Kenan’ında eşi dost akrabası çoktur.
Ama yok gibidirler.
Yol bir kapı manzara bir pencere kâinatı yaşarlar.
Gülbahar, dünyayı yaşar.
Aklından girip düşüncesinden bakıp.

Ogün bugün Gülbahar, Salih ile Kenan’ı takip eder izler.
Toprakla olan işi gücü görür.
Yolda yolakta insanları hayvanları birde kendini izler.
Konak yolu ağa babasına çıkar.
Kasaba yolu belediyeye varır hükümet konağına çıkar.
Yol büyüyüp genişledikçe makam mevkide büyür.
Devlet kurumları idare ederde asıl yöneten kim?
İşini kim iyi bilip icra ediyorsa o yönetir.
Köylü milletin efendisidir.

Gülbahar kendine yeni bir aile kurar.
Salih ve Kenan ile.
Ya diğer kadınlar, taciz edilip hor görülen kadınlar.
Aslı kadını Salih’e yavuklu görürken Kenan’ı kendine yavuklu görür.
Onları severek dünyasına sevinir.
Çok sevinçlidir.
Ama hüzün ve kederiyle acı mahsup bir sevinçtir.
Gülbahar bir gün ırgatların çalıştığı çadırlara gider.
Zeynep kızı hasta yatarken bulur.
Sanki kendini görür yaklaşır ve kendine benzediğini de fark eder.
Bakışırlar hiçbir şey demez Zeynep, kıza.
Sanki kendisi hastadır.
Bir zaman sonra Zeynep senin yerine çalışmaya gidebilir miyim, der.
Senin giysilerini giyip sen olup.
Çalışayım.
Sende ben ol iyileş.
Birlikte iyileşelim.
Zeynep kız dolu dolu bakar bir şey demez ama içinden olur mu hanımım,
Der gibi bakar.
Gülbahar gün boyu çalışır.
Eğlenir.
Asıl insanlarını yakından tanır.
Kâhyanın ve tayfalarının gözünden kaçmaz ama pek oralı olmazlar.
O gün ırgatlar iyi çalışıyorlardır.

Gel zaman git zaman Gülbahar’ın bu ziyaretleri ve çalışmaları.
Bir ikiyi geçer.
Sadece ırgatlık işini yapmaz.
Genel olarak toprağı işletirken komün yapılaşmayı da gözlemler.
Keyfiyetin değil de sorumluluğun gerekliliğini düşünür.
İnsanların istek ve ihtiyaçlarını da kavramaya çalışır.
Araştırmasına yönelik iş takımını da kurmuştur.
Salih, Kenan, Zeynep ve Aslı Kadın ile beş kişilerdir.

Gülbahar yeni bir hayat kurarken,
Genel olarak hayatta bozuluyor, çatırdıyor.
Yumurta içeriden nasıl kırılır.
İnsan bir kere doğar,
Düşüncesinden bin kere çıkar.
Dedikodunun anatomik yapısı olarak.
Kimse kızmasın yumurtasını kırıyor.
Dedikoducular anaç tavuk gibidir civcivlerini gezdirirler.

Ağa kızıyla bir ırgat çocuk olur mu?
Ama sesi güzel güzel saz çalıyor.
Eğlendirenle eylenen ilişkisi eğlence içinde kalır.
Gün gecesinin kusar hep.
Birde o merhaba Salih, marabalığına bakmadan.
Ağa kızının sanki ağa babası.
Neyse traktör geldi binelim.

Yerin kulağı vardır.
İnsanın kulağı da ağzı burnu da yerindir.
Topraktan geldik toprağa gideceğiz.
Geçmişimiz bekler geleceğimizi.
Ağanın kulağına gider, lavlar.
Alev gibi dehşet saçar laflar ağanın ağzından.
Söz alevi laflar.
Aman ki aman yandık bittik kül olduk.
Bir şey olmaz.
Ağanın vur emri var temizler ortalığı.
Ağanın kendisi töre
Törenin karşısında boynu bükük durulur.
Bu ne demek vurulma emrini almak demek.

Kâhya gelsin.
Ne demek oluyor bunlar.
Şu demek oluyor efendim.
Peki, niye bana gelip bir şey söylemediniz.
İşler iyiydi ağam.
Maraba ve ırgatlar iyi çalışıyordu.
Ulan kâhya işlerin iyi gitmesi senin tayfaların işi
Senin işin olanı biteni bana bir an önce haber vermendir.
Olacak bitecek olanın izini sürmektir.
Sen kâhya değilmişsin olmazmışsın.
Bana Salih’i ve Kenan’ı çağır.
Ağıl önüne gelsinler.

Ağıl önü.
Salih bundan sonra sen kâhyasın.
Al bu silahı.
İlk işin bu karayılan Kenan’ı vurman.

Ağam ben marabayım silahtan anlamam.
Toprak tan anlarım.
Tamam, sizin emrinize tabiyim
Her işinizi görürüm sizi koruyup gözetmekte öğle.
Ama ben adam vurmam.
Emir karşısında boynumuz kıldan incedir.
Sizin emriniz emir değil keyfiyettir.

Adam vurma be Salih.
Kâhyalığı kabul et bari Salih.
Kızımı da vereyim karayılana o da senin ağan olsun.
Olur mu?
Olmaz Ağam, ben kâhyalık bilmem.
Kâhyalık özel maharet ve özel ilişki gerektirir.
Ben onca yıl ancak ikinci kez karşınızdayım.
Bir beni maraba olarak alırken.
Bir de bugün.

Merhaba Salih, saf Salih.
Sen de pek akıllıymışsın.
Hayır, ağam yine safım, saflığımı söylüyorum.
Kâhyalık uyanıklık gerektirir.

Uyanık olacaksın Salih.
Sen marabamsın mevsimlik işçim değilsin.
Toprağa maraba olmazsam iş doğru yürümez.
Emeğimizden verim alamayız.
İşte o zaman ağalınızı yere çalmış oluruz.

Sen saçmalıyorsun.
Felsefemi yapıyorsun bana.
Hadisiz.

Ağam, ağa babanız öğle bir sitem kurmuş ki
Başka türlüsünü bilmeyiz
Ne öğretildiyse onu yapıyoruz.
Bizden önceki maraba ve işçilerden öğrendiğimizi
Uyguluyoruz.
Kendiliğinden işleyen bir sistem mevcut.
Ağalık kurmuş paşalık sürmüş.
Gülbahar Hanım merak edip öğrenmek istemiş.
Öğrenirken de o ağalık ruhunu yeniden canlandırmıştır.

Ben gideyim kızım mı ağanız olsun.
Ne dersin sen.

Çiftlik işlerinin başına geçebilir.
Size yardımcı olabilir.
Bizimde önümüzü açar çiftlik kalkınır.
Her zamankinden daha iyi.

Sana Kenan’ı vur dedik sen aklını açıp beni vurdun.
Namussuz.

Şu an içinde bulunduğumuz durum içinde
Bir namusluluk var ki
Bu durumdayız.

Kim namussuz?
Ben mi namususun.
Söyle açık açık söyle bakayım.
Şu an burada sorun yokken bir sorun varsa
Bu sorun ağalığınızın sorunudur.

Evet, ağalığımda bir sorun var.
Kızıma yan gözle bakan bu karayılan Kenan’ın sorunudur.
Ve üzerine senin ukalalığın.

Sizin emriniz toprağın hakkından gelir.
Töre ise emri işlemeye bir kılıftır.
Sorumluluk bilinci keyif altında kalırsa
İşle aşk bir birine karışır.
Aşk Allah’ın emridir.
Bir birinin sevenlerin arasında kendiliğinden çıkar.
Kenan ile Gülbahar’ın bir birini sevmesi
Bir birbirlerinden habersiz aşkla açığa çıktı ki
Dedikodulara sebep oldu.
Ağam sizin huzursuz olmanız bundan değil.
Başka bir aşktan.
Karşılıksız bir aşktan yaralanma namussuzluğundandır.
Gördüğüm işittiğim bir şey yok ama.
Gören işiten ve bilen birisi var ki sizi huzursuz etmiş.
Bahsettiğiniz kâhyalık görevi buna muktedir olmalıdır.
Kâhyamızın bilgisi dışında cereyan edemez.
Kâhyamızı aşan bir durumdur.
Ancak sizin bilgiliniz dâhilin de olabilir.

Sen saçmalıyorsun.
Der demez Ağa tüfeğini Salih’e doğrultur.
Kenan Salih’in elinden silahı birden alarak Ağayı alnından vurur.
Kenan keskin nişancı mıdır?
Askerden öğrendiği kadar.
Bir kastı yoktur vur emrini Kenan almıştır.

Namussuz ağa vurulmuştur.
Ne olacak şimdi.
Ağalığın namussuzluğa bulaştığı gibi.
Mertlikte ihanete mi bulaşacaktır.
Adaletten kaçma adına.
Kaçak sinsi bir hayat mı yaşanacaktır.
Salih ve Kenan’ın adaleti bu olamaz.
Ağa kızı Gülbahar’a haber verilerek Jandarmaya teslim olunur.
Ağanın adamları çoktur ama ağalık kızındadır.
Ağa kızı bildiğini anlatır, Kenan fazla ceza yemez.
Salih kâhya olmaz.
Çiftliğe ortak olur.
Kenan ise hapis yatıktan sonra İstanbul’a gider.
Gülbaharla İstanbul’da ara sıra görüşür.
Gülbaharın kardeşi büyüyüp işlerin başına geçince çiftlikten ayrılır.
Kenan ile İstanbul’da bir yaşarlar.
Çocukları olur.
Birinin ismi ölmelidir.
Kendilerince ve vur emrinin adaleti olarak.
Kimin adı ölecektir.

Pi sayısının tam sayı olmaması gibi tamamlanmayan bir sorun.
İkisi de ölmez adlarıyla yaşarlar.
Gizlide değil açıkça.
Çünkü diğer ağalığın çoğu mafyalığa bulaşmıştır.
Kimse kimsenin işine karışmazsa sorun çıkmaz.
Abuzer ağanın bir kardeşi yoktur dur.
Kız kardeşinin de çocuğu olmaz.
Gülbaharın kardeşi Abuzer ağanın oğlu da ağalık yürütmez.
Ağasının ablası bilmiştir.
O ne derse o olur.
Diğer ağalarla ticari ilişki de kurmaz.
Ağalık söner paşalık sürmez.
İyi mi ettiler sizce.

Mumya firavunlar gibi bir yerden çıkmazsın.
Mumya firavunlar mafyalar.
Katı aile bağlarıyla topluma kök salma.
Zamana çatı oluşturma.
Kenarından kıyısından muhakkak mafyaya bulaşılır.
Dost kazığı yeni eş ihaneti görülür.
En önemlisi yetişen çevresine lider gözükür.
Mevcut liderleri kızıştırır.

İş böyleyken bizimkiler geçim derdine mi düşer.
Gülbahar siyasete soyunur.
Kenan yakın korumalığının üstlenir.
Bir ilçenin belediye başkanı seçilir.
Kenan vur emrini bekler.
Aklı tetiktedir.

Gülbahar öğle bir siyaset icra eder ki çevresindeki
Mafyaları birbirinin iş sonucuna bağlar.
Olumsuz olayları sağaltır.
Uyuşturucu satanın arkasından
Uyuşturucu kullanmayı etkisizleştiren ilaç satanı savlar.
Okul çevresi çetelerine karşı işportacıları örgütler.
İstihbarat sağlar.
Sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini hedef almaz.
Vur emri her zaman aralarındaki etkileşimden çıkar.
Etkileşimin kendisi olur.
İdeolojik ket vurmaz.
Ne yönetir ne yönetilir olması gereken yerde
Önce o olur.
Vur emri onda olur.
An itibarıyla zamanı vurur.
Vatandaşı etkiler bütünsel hizmetini sunar.

Naki Aydoğan
Kayıt Tarihi : 6.11.2024 10:45:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!