Bu sabah yağmur var bu kentin kucağında,
Tanrı döllemedi geceyi,
Gece doğurmadı sabahı,
Sabah yüksündü belki de güneşi,
Kim bilir.
Öyle ya
Ben hep yağmurlu akşamları sevdim,
Pencere önünde sensizliği beklemeyi,
Bir yudum şarap ve sigara, bir nefes hüzün
El ayak çekilince karanlık sokaklarda,
İçime sokulan ürpermeni sevdim
Gel dedim,
Aslında hep korktum gelmenden biliyor musun
Ya gene gidersen
Bir şey kalmazdı bana bu sefer
Hep söylerdin ya hani
Zaman alışmayı öğretir insana
Ama unutmayı asla
karanlığa alıştım
Ve acılara
Ve sensiz kalmalara.
Sende alışmış olmalısın
Öyle ya gelmiyorsun
Yoksa unutmak daha mı kolay geldi
..ve yine yalnızlık
Yine alabildiğine
Gözlerim
Gecenin gözlerinden kopan
Yağmur yaşlarına takılmakta
Karanlığa karışmakta düşleyişlerim
Bekar odamın üşüyen penceresinden
Sensizliğe süzülmekte benliğim
Sensizliği süzmekte gözlerim
Diyorum ki yine gelsen artık
Zaman dursun, saatler sussun
Gidişin ne kadar koyarsa koysun
Gözlerinde telaş
Yüreğinde ateş
Saçlarından yağmurlar süzülsün
Aldırma
Her gece bu saatler beni bin kez vurursun
Oysa can
Bilmezsin nasıl isterdim
Yağan bu göz yaşlarının sana silinmesini
Nasıl isterdim bilmezsin
Gözlerimden dökülüp günahımı yıkamasını
Bilsen ki, bir bilebilsen ki,
Oysa;
Her damla dağlar kadar
Gözbebeğimden seni kopardılar,
Özlemini törpüleyip suskun yüreğime koydular
Gecelerimi vurdular, tebessümlerimi çaldılar
Ey yar unuttun mu yoksa
Çalmayacak mısın kapımı
Şimdi aylardan Kasım,
Günlerden yağmur,
...ve senin gözlerin hala yeşil mi bilmiyorum ama
Seveceksen sev, yada adam gibi vur.
Kayıt Tarihi : 26.7.2005 17:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!