yere düşen bir makasın rastgele açılması
değil miydi yazgının yollarımızı ayırması
gölgeler gölgesi Zaman, ey sonsuz boyut!
ışıklar kapandıkça genişleyen karanlık
ömrün neresinden başlasam yaşamaya
hep gerilerde kalan yitik bir Zaman var
her şey sanki arkasında saydam duvarların
ve hiçbir kapıyı açmıyor elimdeki anahtar
ömrün neresinden başlasam sevmeye
o tepenin yamacına gömdüler onu
çok soğuk bir günün akşamında
yeğni göğün görkemiyle ağır ağaçlar
sonsuzluğun denizi devindi dalga dalga
saydam soluğu yok oldu aynasında zamanın
tavanlar sarkmış tahtalarla sıcak
pencereler çok uzaklarındaydı yemekhanenin
nereye baksak çatı ve baca
ve siyah bir sis ki evren kadar derin
işçilerden önce elbiseleri gözükür
sessizliğin görkemli yapılarını kuruyor sonsuzluğa
devinimsiz dudaklarım, durağan bakışlarım
gidici gövdenin giderilmeyen gereksinimleri
yalnızlığın taş ocaklarında kırılan kalp
el eriminde değil artık elleri
çok eski çağlarda ırmaklar kadar serin
rüzgârlar esermiş bir kızın saçlarında
saraylar üstünde mıknatıslı bulutlar
yağmur düşürürmüş güneş kokan yüzüne
gece ışıklarını kırarmış nal sesleri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!