Vol.5 Kimseye söyleme Şiiri - Ahmet Başkurt

Ahmet Başkurt
8

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Vol.5 Kimseye söyleme

Aristo, insanların bilmeye meyli var, diyordu...
bilmeye olan alakam, sizlerden farklıydı.
sıradan bir hayatın kahramanı değildim.
rüzgarın yüzümü yalamasını hissetmek,
ucu bucağı görünmeyen sularda yüzmek,
bir kadınla saatlerce sevişmeyi bilmeliydim...

İskender’in hüküm sürdüğü topraklara ya da
Pisagor’un teoremlerini bilmeye değildi isteğim.
kitabi olanlara değildi alakam,
sizin sıradanlarınızı bilmek istiyordum.

günün büyük bölümünü evin balkonunda yalnız geçiren
felçli biriyim

yıllardır seyrederim evimin balkonundan, dış cephesi
siyahı kahveye çalan tonda, mini bahçeli o betonarmeyi

kocasının onu aldatmasına karşı
oğluna babasını öldürten kadının sesiydi, ilk saatlerde
dikkatimi çeken
minik köpeklerdi, çemkirişlerin sebebi...
anlam verememiştim, unutmuştum esasında,
aç bırakılan köpeklerin yemek ararken daha derin kazdıklarını
ortaya çıkmamalıydı bahçede gömülü beden...

tahta çerçeveli pencere
manavın yatak odasına bakıyordu.
yaşının ileri olması nedeniyle manavın iktidarsız olduğunu
dahası
karısının bana bakmalarını
benimle beraber olmak isteğine bağlıyordum...
ilişki teklifini geçiştirecek cevaplar biriktirmiştim.
başım ağrıyordu, bedenimin manavınkinden iyi olduğunu
tartışmaya bile açmıyordum, kafamdaki mahkemede...

Hacı amcanın despotik yaşantısı nedeniyle kızı
bunalmış, telefonun ön kamerasıyla bedenini teşhir ediyordu,
tanımadığı, bilmediği insanlara...
evden çıkmayan, saatlerini odasında tek geçiren biri
o kadar fotoğrafı, hangi akrabasına ya da tanıdığına atabilirdi?
ancak hesabının sorulamayacağı bir işi düşünmeden yapmaz mıydık?

binanın kıyak köşesi avukat Muhittin Bey’lerindi...
Muhittin Bey, üvey kızını taciz ederdi,
en acı şey de genç kocasını kaçırmamak için
bunu bilen annesinin sessizliğiydi...

binanın altıncı katında oturan
yahudi Ester Hanım’ın hizmetçisi
ticaret ortağımdı...
göze gelmez, dikkat çekmez paralar çalardı.
sigara parası, belki lüks bir restoranda yemek parasıydı
Ester Hanım’dan çaldıkları...
her para çalışında gülümseyerek göz kırpardı bana,
sus payı vermezdi.
ticaretin ahlakına sığmıyordu yaptıkları...

notere dilekçe vereceğim, sus payı verilmeyen
ortaklıklardan silsinler beni...

Laz müteahhitin evinin, bana bakan cephesi tuvaletlerinin
minik penceresiydi...
şırınga sayısı artıyordu pencere mermerinde...
eroin kullanıyordu oğlan ama
dikkatimi çekmişti bir süredir görmüyordum
şırıngaları... düzeldi mi acaba?
diye düşünüyordum...

pencere mermerinden ayağıma
çevirdim, kafamı...

serçe parmağımda yürüyen bir tırtılı gördüm,
işin ilginci hissetmemdi...
birçok doktorun bir daha hareket edemez dediği ben,
tırtılı hissedebiliyordum.
bir an,
bedenimi uzun süredir kullanmamış olmam
çaresiz bırakır mı beni, diye düşündüm

ayağa kalkmaya çalıştım, balkon mermerine
kadar yürüdüm...
bir mermi isabet etmişti göğsüme
onu da hissediyordum...
düşüyordum, balkon mermerinden...

bilmek istediğim, sizin sıradanlarınızı...
rüzgarın yüzümü yalayışını...
güneşin tenime işleyişini, öğrenmiştim...
kimseye söylemediğimden
gizlemediğiniz yaşantılarınız, vardı...
Eee, bu kadar özel şeyi bileni
Yaşatmazlar tabi..
Sakın!! Sana söylediklerimi

Kimseye söyleme..!

Ahmet Başkurt
Kayıt Tarihi : 21.6.2020 02:21:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Başkurt