Viyaklatmadan Şiiri - Mehmet Şahan

Mehmet Şahan
2966

ŞİİR


41

TAKİPÇİ

Viyaklatmadan

Zamanın padişahı tebdili kıyafet yapmış,
Baş veziri alarak, halkı teftişe çıkmış…

Derenin kenarında bir yaşlıyı görmüşler,
Elinde derilerle ne yapıyor demişler…

Böyle soğuk bir günde tabaklarken deriyi,
İşe öyle dalmış ki, görmüyordu geriyi…

Padişah selamlarken mütevazı seslenmiş:
“Esselamünaleyküm ey Pir’i Fani,” demiş.

İhtiyar, “Hoş geldiniz, Misafir-i nihanım
Ve Aleykümeselâm, ey Serdar’ı Cihan’ım…”

Padişah duramamış, merak etmiş doğrusu,
“Altılarda ne yaptın? ” diye olmuş sorusu!

“Ambarların boş ise, elde yoksa bakiye
Altıya altı kattım, yetmez otuz ikiye…”

Padişah gene sormuş: “Gece hiç kalkmadın mı?
Gecenin sırrı ile yarına bakmadın mı? ”

“Kalktık. Lâkin ellere yaradı, bize değil!
Şükrettik Yaratan’a, sitemim size değil! ”

Padişah gülmüş: “Ey Pir, sözlerle dolar mısın?
Bir “kaz” göndersem sana, tüylerin yolar mısın? ”

“Ferman senin Sultan’ım gönder ayıklatmadan,
Öyle bir yolarım ki, hem de viyaklatmadan…”

Padişahla baş vezir, adamdan ayrılmışlar
Saraya dönmek için tekrar yola çıkmışlar.

Padişah baş vezire dönüp sormuş soruyu:
“Ne konuştuk adamla? Anladın mı doğruyu? ”

“Hayır, padişahım, der. Anlamadım ne yazık,
Ya iyi duyamadım, ya da anlatım bozuk…”

Padişah sinirlenmiş, öfkelenmiş vezire
“Akşama kadar öğren yeter sana bu süre!

Boşuna oyalanıp sakın beni avutma,
Ne konuştuk bilmezsen kellen gider unutma! ”

Vezir kelle koltukta hemen koşar dereye,
Şaşar kendi kendine sorar nerden nereye?

Bakmış ki adam hâlâ orada çalışıyor…
Can korkusu olunca buna da alışıyor…

Hemen söze başlıyor ve soruyor iştahla:
“Neler konuştunuz siz, az önce padişahla? ”

Adam, süzer veziri; şöyle biraz dikkatle.
Hem verir cevabını hem de güler şefkatle!

“Kusura bakma beyim, bedava söyleyemem.
Ver bir kese altını, hiç gönül eyleyemem! ”

Baş vezir seve, seve; bir kese altın vermiş,
Her keseyi verdikçe haydi cevap ver dermiş!

“Sen ki, serdar’ı cihan diyerek selâmladın,
Padişah olduğunu; nerden, nasıl anladın? ”

“Deriden anlayana haydi bil diyemezdi,
Sırtındaki kürkünü başkası giyemezdi...”

“Peki, altıya altı katmayınca ne demek?
Bir de otuz ikiye, ne demektir yetmemek? ”

Pir’i fani yeniden bir kese altın almış,
Verilen her cevapta vezirin aklı kalmış!

“Altı ay yazımıza, altı ay kış katmazsak,
Otuz iki diş doymaz, sürekli çalışmazsak! ”

“Anladım yetişmiyor bunca yapılan emek,
Peki ya geceleri kalkmadın mı ne demek? ”

Adam alır son defa bir kese altın daha,
Verilen her cevabın değeri başka bahâ…

“Çocukların yok mu? Diye sordu. Dedim, var.
Hepsi kız. Evlendiler, ellere yaradılar...”

“Bir de ‘kaz’ gönderirsem, dedi. Ya o ne demek? ”
“Onu da sen bul artık! Bana düşmez söylemek”

Şahan der ki her yerde çalınacak “saz” olma,
Dikkat eyle kendine yolunacak “kaz” olma…

Mehmet Şahan
Kayıt Tarihi : 21.6.2013 01:01:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Şahan