Loş bir yalnızlık davası aslında bizimkisi
O yorgun ışığa uçuşan gece çiçekleri gibi
Rutubetli defter sayfalarında saklanan
Rengine âşık olduğumuz menekşelerce
Kokusuna müptela olduğumuz çiçekler gibi
Kıyılarına sevdalı nehirlerce başıboş akan
Delinmiş şişelerce derinliklerini arayan
Zikzaklı uzun ve tozlu bir yolda yürümek bizimkisi
İç sızılarımızı bağladığımız eskimiş çaputlar gibi
Yasak bir sevdaca gönüllerde asırlarca saklanan
Açılmaya kıyılamayan sırlarca yürekte tatlanan
Özlemin kasırga koylarında korkuyu saklayan
Gözkapaklarımızdaki o tatlı yorgunlukça aralanan
Yenilgiler mezarlığında çürük bedenimizi kucaklayan
Ah o geri gelmeyecek keskin bıçak günlerimiz!
Masallarla değiş tokuş ettiğimiz devasa gençliğimiz
Virane düşünüşlerimizin mezatlarında yitirdiklerimiz
Kıpırdadıkça canımızı acıtan vakur ve mağrur sevilerimiz
Yorgun dizlerimize çöreklenen elim yalnızlık serüveni
Titrek ellerimize ansızın çöreklenen ömür çizgilerimiz
Virane sarılışlarla kendi serüvenlerimizden ittiğimiz
Ah o unutuluş karalamalarından bir çırpıda sildiğimiz!
Örselenmiş yüreğimizi pişmanlıklara emzirdiğimiz
‘Yıllar geri verin dünlerimizi’ diyerek iç geçirdiğimiz
O doyumsuz gençliğimiz ve asla gelmeyecek günlerimiz
Kayıt Tarihi : 20.8.2015 10:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!