Her insan içinde bir şehir taşır.
Benim Şehrim sensiz.
Göçe zorlanmış, terkedilmiş köylerim.
Issız sokak lambaları gibi
Üşüyor, titriyor bacası yıkılmış evlerim.
Ayak seslerine hasret kalmış
Kaldırım taşları.
Aç kedilerin devirdiği çöp bidonlarının
Çığlıkları boğuyor sessizliği
Sonra..
Bir yosma isyana yelteniyor.
Düşürüyor elinde ki aynasını.
Kırılmış ve dağılmış parçalarında arıyor
Kaybettiği iffetten ve onurdan urbasını.
Çıt çımıyor bu şehir de..
Kuşlar bile yıkmış yuvasını.
Yitirmiş göğünü, yıldızlarını
Yönünü şaşırmış, börtü böcek
Kaybetmiş yolunu, yolcusunu..
Gecenin ayazı, yalarken çatlak duvarları
Çaresizlik ve acı taşıyan bir annenin.
Korkuları devleşiyor, büyüyen gözlerinde.
Oyuncağı hiç olmamış bir çocuğun
Hayalleri uyuyorr kartonların arasında.
İçimde ki bu yokluk hissi, donduruyor şehri.
Ey özlemler büyüttüğüm yar.
Gel!
Gel ısıt yokluğunda buz tutmuş şehrimi.
Gecesi naçar, gündüzü naçar,
Her köşe başında bir özlem yatar
Artık ne geceler sabaha çıkar
Ne de bu gam, keder biter.
Sakla beni ey gece!
Belki göz yaşım günahlarımı yıkar.
Dil-ruba 12 Ocak 2015 Pazartesi / 15:00
Emine GençKayıt Tarihi : 12.1.2015 15:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Düşürüyor elinde ki aynasını.
Kırılmış ve dağılmış parçalarında arıyor
Kaybettiği iffetten ve onurdan urbasını.
Zaman, herkese bir şeyler kaybettiriyor bu gönül yurdunda. Yavaş yavaş viran kalıyor işte böyle. Kutluyorum güzel kaleminizi Emine hanım. Nicelerine. Sevgimle...
TÜM YORUMLAR (4)