Vietnam, 1975 - Bir Yetim

Ulaş Başar Gezgin
124

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Vietnam, 1975 - Bir Yetim

Yüzün kir pas içindedir çocuk.
Mezarın cangıl içinde
Kökler örtmüştür üstünü çoktan,
Nice yağmurlarla ıslanmış toprak,
Bir tek o sevecenlik göstermiş sana…

Çabuk gel, sel alır buraları,
Kalır ağaçlar kalırlar onlar,
Sularla çevrili cıscıbıldak.
Senin şansın yalnızca biraz daha iyi, çocuk,
Çöpe bırakılmış çocuktan, çöp çocuktan.
Senin şansın biraz daha iyidir evlat,
Sokak köpeklerinden, çöp kedilerinden.

Kapatır yüzünü düşlerinde anan,
Kocaman muz yapraklarıyla.
Baban, düşlerinde maskeler takar.
Görmediğin yüz, duymadığın ses,
İşte budur, işte budur,
İşte budur anan, baban…

Tırman şimdi hindistan cevizi ağaçlarına,
Kentler seni kollarına almadıysa da,
Bu cangıl, bu uçsuz bucaksız saklambaç alanı,
Besler, doyurur seni, sıvazlar elbet omzunu,
Uyuyakaldığında uzayan gölgeler boyu.
Yardım et sen de avlanılmak istenen,
Katledilmek istenen hayvanlara…
İnsanlar için de hayvanlar için de,
Zordur anayı çocuktan ayırması…

Durulmuş sular aynan olsun,
Ve sakın bakma arkana bir daha…
Bırak yaşasınlar, kentlerde yaşasınlar,
Ateşi bulanlar… Ormanı yakacaklar onlar…

Ve çekilsin milyonlarca aile fotoğrafı,
Çekilsin, sensiz çekilsinler onlar.
Siyah-beyazdan renkliye geçsin baskı,
Yeni yetmelere gebe kalsın kadınlar.

Bırak dolup boşalsın bigbörgırlar, mekdanıldslar.
Ve bırak biriksin nüfus sayımları, istatistikler, kestirimler.
Dolsun boşalsın, dolsun boşalsınlar evrak dolapları.
Yeni çöplerle dolsun, eskileriyle kirli, çöp kutuları…

Dizginlenir kimisi atların,
Kimisi dizgin tanımaz…
Kimisi dizgindir bu kentlilerin,
Kimisi bildiğin attır. At!

Yolun düşerse savaşçı barınaklarına,
Susamış abine, ablana su dolu avcunu uzat.
Yapraklar tanık olurlar nasılsa,
Tanık olurlar tanıksız varlığına…
Ve görünme savaşa karşın yine de gelen safari tutkunlarına…
Ve teselli etmeyi unutma dişi sökülmüş filleri.
Ve sonra savaşçılar, silahlarını doğrultacak olsalar da sana,
Dün uzattığın su dolu avcu anımsayacaktır elbet onlar da.

Ben de seni anımsayacağım, gizledin beni düşmandan,
Yapraklar açığa vurmuşken tekinsiz durumumu,
Yapraklara söz geçirensin sen evlat,
Ellerinle ördün kurtuluşumuzu…

Fotoğrafçılar elbet seni bulamazlar,
Uzanmaz, eli, gazetecilerin, buralara.
Sen şimdi bilinmeyen mezarından bak,
Ne fotoğrafçı ne gazeteciyim ben,
Seslerle acıkır, sözlerle doyarım ben.
Bir ağaçsam, tepeden tırnağa söz ağacıyım, ses ağacı…

Bırak artsın sayısı boş kola kutularının,
Bırak birkaç bin ton daha artsın kişi başına düşen bomba varlığı,
Demokrasi adına hepsi demokrasi adına,
Yapraklarımıza sıkılan kimyasallar da demokrasi adına,
Demokrasi sıkıldı tüm yapraklarımıza, suyu çıkıp pörsüdü o da,
Ve kuşandı kılıncını demokrasi adına rambo paşa.

Suyun altında son nefesini vermekten iyidir elbet,
Bu engin cangılda can vermesi…
Ve can, canın, bir parçası ise doğa ananın,
-Ve evet öyle.- Canın cana kavuşmasıdır doğum da ölüm de…

Gölgelere bırak tüm sözü gölgelere,
Gerçek(’)ten çok uzağız, çok uzak, herkes uzak…
Kendi gölgen bile yanıltırken işte seni,
Hangi gölge doğruyu söyleyecek ki…
Gölgelerin de gölgesi olmalı, olmalı…

Sonra süpürsün o rahip, çalıları,
Terleyecek, ağır ağır terleyecek ama süpürsün,
Ve silerken alnının ıslağını,
Bakışını ölü bedenine düşürsün…

Yüzün kir pas içindedir çocuk.
Mezarın cangıl içinde
Kökler örtmüştür üstünü çoktan,
Nice yağmurlarla ıslanmış toprak,
Bir tek o sevecenlik göstermiş sana…

Ho Çi Min Kenti, Vietnam, 10 Kasım 2007

Kaynak: Gezgin, U. B. (2008). Vietnam Şiirleri (2007-2008) [Poems of Vietnam]. Ho Çi Min Kenti, Vietnam, Mart 2008.

Ulaş Başar Gezgin
Kayıt Tarihi : 9.8.2022 01:33:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!