siz öylece yatıyorsunuzdur..
elleriniz ayaklarınız bir türlü hareket edemiyordur,dışarıda sesler feryatlar gözyaşlarının ıslak sesi...
durun...! ! !
ben buradayım diye haykırsanız da duyuramamaktasınızdır sesinizi...
Allahım neler oluyor denildiğinde ortalık birden sessizleşir bir ses Allahü Ekberr der anlarsınız ki...
siz ölmüş tabuta konmuşsunuzdur...
kılınan sizin namazınızdır...
oysa...
hiçte beklemediğiniz bir anda gelmiştir size bu geri çevirilemez davet ve
farkına bile varmadan icâb etmişsinizdir davete...
şimdi dışarıda sizi seven/sevmeyen onca insan uğurlamak için
beklemektedir....
namaz biter helâllık istenir...! ! !
kimi gönüllü helal olsun derken...
kim bilir kimide zehir zıkkım olsun der içinden...
biri yaklaşır tabutunuza ellerini koyduğunu hissedersiniz...
hatta kokusunu hissedersiniz içiniz titrer de...! o titremeyi hissedemezsiniz...
öyle ya... siz ölüsünüz...! ! ! nasıl hissedeceksiniz ki...?
size hayatta iken şuan vermiş olduğunuz can'ı gönüllü vermeye razı
olduğunuz...
sevdiğiniz adam/kadın gözyaşlarıyla ıslatmaktadır tabutunuzu ve işte
yaşarken duymak istediğiniz o her içten sözü şimdi sizin duyma ihtimalinize
karşılık bir ümitle söylemektedir...
seni çok sevdim ben....
oysa...! ! !
siz onu zaten çok sevmişsinizdir ''o'' sizin ilk ve tek aşkınızdır....
tüm yaptıklarım senin içindi senin mutluluğun içindi...
ben seni hiç üzmek istememiştim...
kendimi yanlışlar içinden kurtaramadım...
itiraf ediyorum ben seni çok sevdim kadınım/erkeğim...
senin sevginin kıymetini bilemedim...
beni hiç kimse senin gibi sevmedi oysa ben bunu çok geç anladım...
peki...
öyle olsun dersiniz her zaman ki gibi... peki öyle olsun...! ! !
sonra hıçkırıklara boğulan bir bedenin fenalaşmasıyla uzaklaştırılması....
sizde keşkeler yaşamadığınız için memnun bir hal alır...
hiçbir şeyi hissetmeyen siz... göz yaşlarınızın ılıklığını hissederken
yanaklarınızdan belkide ilk defa....
öldüğünüze sevinirsiniz...! ! !
sonra ayak seslerinden tanırsınız geleni işte o köprü olsa geçmem dediğiniz
değerini dünyevi hiç bir şeyle ölçemediğiniz
can dediğiniz,dost dediğiniz...! ! !
oysa o bilmişmidir ona verdiğiniz değeri sağlığınızda ya da bilmişte öyle
gerektirdiği için mi bilmezden gelmiştir...
eli titrer tabutunuza dokunurken...
yüreği titrediği gibi burası pişmanlıkların haykırma yerimi diye düşünürsünüz...
siz gitmişsiniz dönmenin çaresi yoktur,
şimdi de kalanlar için üzülür olmuşsunuzdur...
gülümsersiniz...
siz her zaman affeden...
karşınızdakiler de affedilen olmuştur...
şimdi...! ! ! sıra sizdedir...
Yaradanın huzuruna çıkmak için tabut omuzlarda ilerlemektedir mezara doğru...
sizin affedilme zamanınızdır şimdi...
hatasız kul olmaz ki...
Sevgi AkkayaKayıt Tarihi : 31.5.2011 01:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ya ''o'' tabutun içindesinizdir yada dışında... ne farkeder ki hayatın dışında yaşamışsanız hayatı..... bir hayal,bir yalansa hayatınız... ölseniz ne değişir yaşasanız ne değişir ki... bel ki de 3.ihtimal sizsinizdir? ? ? ''o'' kişiyi tabuta girmesine sebeb olan... kimbilir vicdanlarını şeytana satmışların yeridir belkide o tabutun içi... ama hak edenler hemen de girmez ki.... boşuna dememişler kötülere birşey olmaz... ''can'' çıksada huy çıkmaz....
sebeb,neden ne olursa olsun yazı içten etkili,sürükleyici okunası kıvamda,kutlluyorum saygın ve güçlü kaleminizi,sevgi ve saygım bakidir,kubulü ümidiyle.
çok içten yazılmış söyleyecek söz bulamadım gözyaşlarımla okudum eşimi bir kez daha uğurladım sizin satırlarınızın eşliğinde,,,
bir trafik kazasında kaybettim eşimi ve küçük kızımı iki melek kaydı gitti ellerimden...
beni ağlattınız ya Sevgi hanım ne diyeyim ki size?
Anlamlıydı.. Ve sevgiler paylaşan yüreğe + 10 la Kutlarım..
TÜM YORUMLAR (5)