“Sen dünyada benim adımı hiç mi duymadın? Ben bir hiçim, hiçim, hiçim! ..”
açık penceremde içeriye
esen sert rüzgarla birlikte
bahçedeki kavak ağaçlarından
yaprakların hışırtısı geliyor
önümde sonsuz karanlık
çok uzaktan bir yıldız
nasıl anlatsam...
hüzün kokan gecenin sessizliğini
ruhumda sahralar var
kurak ve serapsız sahralar
zamana da sırtımı döndüm
Kays'la birlikte sürgündeyim
gidişin çok ani oldu anne
bakma yaşıma anne
ben daha büyümedim
henüz sıcaklığına muhtaç bir çocuktum
bir anne kuş bile
yavrusuna uçmayı öğretmeden
Sımsıcak bir yağmur gibi
Çiseliyorsun yüreğime Eylül'de
Serin ve hırçın bir rüzgar gibi
Fethediyorsun ruhumun iklimini
Ayak basılmamış ruhumun toprağına
İlk kez sen basıyorsun kocaman bir sevdayla
karışmış yosun kokularına
saçlarının kokusu
ve cehennemi sıcaklığının alevinde
kapandı umudumun çığlıklarına kapılar
kimdin sen
eli hançerli bir katil mi
Ölüm her an başucumuzda
her an sarıp sarmalar bizi
sarmalar bir girdap gibi
ölüm bir yokluk değildir
uzunca bir rüyadır
bizi sevdiklerimize kavuşturur.
asırlar geçti sensiz
kaç güneş eskittim ardından
kanlı gözyaşlarım kurudu da
yokluğunu kendime anlatamadım Rabia
aklımdan gitmiyor sevişmelerimiz
Önce gözlerin sarstı yüreğimi yerinden
Sonra gülüşlerin götürdü bambaşka iklimlere
içime damla damla doluyorsun Rabia
Bir okyanus gibi çekici ve tılsımlı
Bir bilmece gibi duruyorsun karşımda
Uzun zaman oldu yokluğun Rabia
Sen yoktun ama her anım sen oldun
Çok aradım, çok çırpındım öylesine yoruldum
Rabia sen nerelere kayboldun
Günü yaşıyorum, geleceğim yok Rabia
uykudan uyanınca
aklıma gelen ilk şey
sen oluyorsun
yatağa girerken
sensizliğin derin yalnızlığını
ta ruhumda hissediyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!