Güneş gökyüzünde yükselmiş ona inat
Dağların tepeleri kar bürümüş hava ise soğuk
Ağaçlar fısıldayarak kollarını sallıyor
Ve yalnız
Ve çaresiz kalan ışınlar
Toprak ana yeşil elbisesini giymiş
Güneşin dağlar arkasından ağır ağrı yükselişini
Kuşların cıvıl cıvıl öterek uçuşlarını
Çiçeklerin o güzel kokularını
Güneşin batıp ta ayın yükselişini
Yıldızların göz kırpıp bu akşamda sizinleyiz deyişlerini
Sonra aralarından birinin hızla kayıp uzaklaşmasını
Gözlerim kör olsa sana bakmasam
Ellerim kırılsa da sana uzanmasam
Bir silah bulup dayasam alnıma
Bu canı ayırsam bedenimden
Gerekirse vururum kendimi dağlara
Sen mutlu olacaksan takılırım kuşların ardına
Artık gündüzlerimde karanlık sen gittiğinden beri
Dudaklar suskun kalp eskisi gibi çarpmıyor
Yaşamaktan bıkmış ve yorgun
Gözler artık öyle anlamlı bakmıyor
Soluk ve sessiz
Saçlarım ağarmış
Ömür dediğin bir tel kadar ince
Ve
Kader işlemiş seni
Bir örümcek ağı gibi ince ince
Ne yaşamak kolay bu handa
Ne de gidebilmek
04/01/2003
Zaman hiç durmadan geçmekde
Dün olduğu, bu gün devam ettiği
Takvim yaprakları Ekimin geldiğini söylüyordu
Pencerenin önüne oturmuş dışarı bakıyordum
Saat akşam vakti, güneş batmakta
Alaca karanlık içinde günün
Son ışık hüzmesi pencereden odama doluyordu
Bir burukluk çöktü o anda içime
KORKARIM
Güneş artık ısıtmaya başladı toprağı
Dağların karı erimeye
Nehirlerin suyu bir çağlayan gibi
Delice akıyor artık
DERTLER
Neden dünya döndükçe dertlerim artıyor
Güneş üzerime doğdukça dünyam aydınlanmıyor
Yıldızlar göz kırpmıyor artık bana
Çiçekler kuruyor elimi uzattığımda
Ağaçlar artık selamlamıyor beni dallarıyla
Dün gece rüyamda yine
Beyaz gelinliğin ile bir ceylan gibiydin
Yine aynı tepede dalmıştın ufka
Bekler gibiydin her gece olduğu gibi
Ve her gece olduğu gibi yine güzeldin
Ufuktaydı hayaller, dalan gözlerin altında




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!