Ölüme koşuyor yarınlar
Ölüme beş kala
Ölüme merhaba.
Yürüsem yetişir miyim bu çağa
Peki ya acımı anlatsam?
Zamana sırtını çeviren ben değilim
Yeşilimtrak bir doğa
Ve gözünü karartıp gelen bulutlar.
Tadı yok
bu sırılsıklam yağmurların,
Bu akan suların, boy vermiş taflanların.
Ocak aralarına dikilmiş insanlar ırgalamakta,
Kurulmuş mevziler, kurulmuş tuzaklar
İyi bilirler, bir zamanlar vatandı o uzaklar
Ey şanlı ordu, ey sancağı taşıyan asker!
Cennetten selam yolladı sana peygamber
İşte tükendik en sonunda
Tükettik kendimizi bir haziran akşamında
Bahar aşağıdan, sonbahar yukarıdan gelirmiş
Bilemedik, aldandık bir çiçek kukusuna
Bilemezdik sonbaharın erken geleceğini
Baharınsa bu kadar yağışlı geçeceğini
Yıldızlar, insan kaydırıyor hayattan
Bu ne denli bir dünya
İnsan kalmıyor sabahtan
Pörsümüş gözlerle bakıyorum dünyaya
İçimde çokça hüzün
Sonrasında Biraz şarap
Eskisi gibi değil,
Buz tuttu düşlerim.
Eskisi gibi değil,
Eskidi gülüşlerim.
Şehirler kalabalıktır,
Dağlar ise yalnız
Gün batıyor
Ay doğmuyor
Haberleri yok, akılları yok,
Keyifsizce ölüyoruz.
Bir ağlıyor bir gülüyoruz
Bir baharın içindeyiz
İçimizde sonbahar telaşı
Bu bir yolculuk telaşıdır
Dostların gözlerinde bir iki göz yaşı
Şimdi yüreklerde ayrılıkların kanlı izi
Bir kaç sene sonra unuturmuyuz birbirimizi




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!