Yozlaşmış evlilik;
Affedilmiyor bir terliğin hızlı düşüşü,
Affedilmiyor kültabağında izmarit,
Affedilmiyor radyonun açık sesi.
Taşıyamıyor yorgun bedenler
Fındık serdim çimene
Güneş kurutsun diye
Gönlüm kolunu açmış
Sen sarılasın diye
Kapıları hep açtım
Üşüdünmü mü yavrum?
Gir gir koynuma.
Korktun mu yavrum?
Sarıl sarıl boynuma
Acıktın mı yavrum?
Böl ekmeğimi.
Yıllarımı çaldı kadehin
Umurunda mı dünya senin
Çırpındım
Yıkık duvar altında
Ölmekle yaşamak arasında.
Vesile Şadıllıoğlu
Zaman yetmedi sizi sevmeye
Gümünleri ipe serdim boncuk boncuk
Sevgi öyle bir duygu ki
A kar gönlümden oluk oluk
Doğa güzel olunca
Dolandı yüreğim dolandı dilim
İki gün varsa bir gün kaldı ömrüm
Arıyor seni hep yaşlı gözlerim
Bilmem nasıl geçer
Acılı ömrüm.
Seni kumsala çizdim
Sevgimi içine kattım
Dağıttı saçlarını yakamozlar
Sevgini bana bıraktı
Gitarının sesini dalgalarla savurdum
Yaprakları yalıyor rüzgar
Sarı çiçekler beklemede
Açmış doğa kollarını
Deniz kıpır kıpır
Güneş suyla oynaşır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!