Vermeden Alınmaz Yassaktır...!

Hülya Topçuoğlu
53

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Vermeden Alınmaz Yassaktır...!

O yıl liseyi iyi bir derece ile bitirmiş, muhafazakarlığı ile tanınan sevgili babamdan bir mucize eseri tatile yalnızca arkadaşlarımla gidebilme iznini koparmıştım..Bir yandan çok seviniyor bir yandan da her an vazgeçebilir endişesini taşıyordum..Neyse ki korktuğum olmadı, ancak bir şartla izin vereceğini söylediğinde ben gözlerimi fal taşı gibi açmış ona bakıyordum…Bir şartım var dedi önüne bakarak..'Gideceksiniz ama arkadaşım Hayri’nin otelinde kalacaksınız..Aksi halde imkansız'…Yine ne yapmış ne etmiş kendi yanımda olmasa bile, arkadaşını yanıma postalamıştı. Hayır demem imkansızdı..Boynumu bükerek “peki baba” dedim.. Dört kız arkadaş yolarda güle oynaya otele vasıl olduk..Henüz on yedi yaşında olmanın coşkusuyla deliler gibi eğleniyor, her an sanki komik bir şey oluyormuş gibi abuk sabuk gülüyor, neye güldüğümüzü biz de bilmiyorduk…Günler böylece akıp giderken bir akşam, her zaman yemeğimizi yediğimiz restorandaki baş garson çekinerek yanımıza yaklaştı…'Hülya hanım' dedi önüne bakarak..Bir beni yakın bulmuştu nedense kendine..'Şu ilerde ki masada oturan çift İngilizce bir şeyler söylüyorlar ve bizim de tek lisan bilen arkadaşımız izinli…Sizden ne istedikleri konusunda bana yardım etmenizi istesem acaba ayıp mı etmiş olurum'…Oldum olası birinin benden yardım istemesi hep hoşuma gitmiştir. Bir de dört kızın içinden bu göreve benim layık görülmem beni ziyadesiyle memnun etmiş olacak ki, Piyangodan en büyük ikramiyeyi kazanan biri gibi sevinçle; 'tabii neden olmasın..Memnuniyetle' diyerek bir kahraman edası ile yerimden kalkmıştım…Az sonra aslen Alman olan çiftin yanındaydım..Yemeklerini söylemelerine yardım edip, bölgede gezilecek yerler hakkında kısa bilgiler verdikten sonra yanlarından ayrılmak istedim..Beni çok sevmişlerdi ya da ben öyle zannetmiştim..O gece ve diğer tüm geceler yemeklerini yerken hep yanlarındaydım…Nedense arkadaşlarımı değil de sadece beni istiyorlardı..Bu beni hem çok gururlandırıyor hem de akşam yemeklerinde arkadaşlarımın bensiz yemek yemelerine üzülmeme neden oluyordu…

Birkaç gün böyle akıp gitti…O Cumartesi gecesi ertesi gün otelden ayrılıp, Almanya’ya döneceklerini söylediklerinde hem üzülmüş, hem de akşam yemeklerini arkadaşlarımla yiyebileceğim için sevinmiştim..Her şeye rağmen birkaç gün de olsa bu insanlarla bir çok şeyi paylaşmış olmanın hem sevinci, hem de gidecekleri için burukluğu vardı içimde..Gidecekler ve ben onları belki de hiç göremeyecektim..O zaman öyle bir şey yapmalıydım ki, birlikte paylaştığımız eğlenceli dakikaları onlara anımsatmalıydı..Evet onlara bir hediye almalıydım…Ertesi sabah erkenden Marmaris’in çarşısına gittim…Girmediğim çıkmadığım dükkan kalmadı..Sonunda onların beğeneceğini tahmin ettiğim bir hediye alarak, çok şık bir paket yaptırmış otele dönmüştüm..Pazar gecesi çok geç saatte yola çıkacaklarını bildiğimden, hediyeyi akşam yemeğinde vermeyi planlıyordum..O birlikte yiyeceğimiz son yemekti.. Heyecanlıydım..Hediyeyi verirken neler söyleyeceğimi saatlerce prova etmiş, sözleri birbirine karıştırmamak için kağıda yazıp ezberlemiştim..Nihayet beklenen an gelmişti…Yemekler yenmiş kahveler henüz söylenmişti ki, ben çantamda sakladığım paketi çıkararak, heyecandan titreyen sesim ve ellerimle paketi onlara doğru uzatmıştım…Teşekkür edip, almalarını beklerken, paket elimde öylece kalakalmıştı.. Onlara beni ve Türkiye’yi unutmamaları adına aldığım hediye, sanki benden kötü bir söz duymuş gibi onların kaşlarının çatılmasına neden olmuştu…Paketi daha fazla elimde tutamayarak masanın üzerine bıraktım..Kafa kafaya vermişler Almanca yüksek sesle bir şeyler konuşuyorlardı. O an oradan kaçmak kurtulmak istiyor ama bunu yapacak gücü kendimde bulamıyordum..Bir hediye vermek uğruna düştüğüm bu berbat durumdan biran önce kurtulmak için o an neler vermezdim…Derken Bay Urs konuşmaya başladı…'Bakın…davranışınız çok nazik ve bizim beklemediğimiz bir şeydi..Fakat bu hediyeyi kabul etmemiz mümkün değil…' Benim ağlamak üzere olduğumu görünce, yine kafa kafaya verip bir şeyler konuşup bu sefer bayan Anna, 'görüyorum ki sizi üzdük…bu hediyeyi bir şartla kabul edebiliriz..Bizim de size bir şey vermemiz lazım…mesela bir fotoğraf diyerek ayağa fırladı benim cevap vermemi bile beklemeden o içinde bulunduğum berbat anı ebedileştirdi…Duyduklarımdan dehşete düşmüş bir halde orada öylece kalakalmıştım.. Demek ki bu insanların bir şey kabul edebilmeleri için onların da bir şey vermeleri gerekiyordu…Veda edip masalarından ayrılırken, içimden “Vermeden alınmaz, yasaktır” diyerek arkadaşlarımın masasına gülerek ilerlerken, Türk olduğum ve sahip olduğum yüce duygular adına bir kez daha Allahıma şükretmiştim....

Hülya Topçuoğlu
Kayıt Tarihi : 10.2.2005 09:34:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Canan Güleşin
    Canan Güleşin

    Bizlerin aldığı kültür,görgü farklılığı..bizler canı gönülden almadan da hesapsızca ,kalben fedakar davranan insanlarız..Samimi,akıcı anınızı paylaştığınız için teşekkürler..

    Cevap Yaz
  • Naime Erlaçin
    Naime Erlaçin

    Kültür farkı işte!...Bizler icabında vermeden alır ve almadan da dolu dolu veririz. Çünkü gönül almış, gönül vermişizdir karşılığında...
    Üzülmüş olmana üzüldüm Hülya...Gülümse:)))
    Bu anını paylaştığın için de teşekkürler....

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Hülya Topçuoğlu