herkesin yüzünün bir aynaya karıştığı gece,
şimal yıldızı ansızın kendi uzaklığına kayıyor.
bir çocuk ağlıyor yanıbaşımda,
aynanın önünde, yaşıtları gibi
durmadan kendine bakıyor.
meğer bütün kıyılarda çocuklar olacakmış bu akşam
şimal yıldızının müjdesiymiş bu.
çocuğun eli elimde, hızla, uzanıyoruz biz de kıyıya
belli ki çocuk hemen büyümek istiyor!
yakamozlar birbirlerini doğururken aynaların içinde
oturuluyor, bir takım şarkılar söyleniyor
bir adam mesela bir kadını öpüyor
bir oğlan çocuğu kız çocuğunun memesini sıkıyor.
bense hüznümü hangi çakıl taşına bıraksam
kasıklarımın gücüyle
her şey bir unutkanlığa,
sebepsiz bir sızıya dönüşüyor.
rüzgar vuruyor yüzüme,
bir süre sonra hava iyice soğuyor.
bir çakıl taşı iz yapıyor o an avuç içimde
galiba çocuk büyüyor!
kim karışıyorsa birbirinin gerçekliğine
oturuluyor, bir takım şeyler söyleniyor,
vücut dilinin kullanıldığı oyunlar oynanırken
mutluluk üstüne kısacık bir akşam, öylece,
düşünmeden geçiriliyor.
bense kimin gerçekliğine karışsam
fotoğrafımız çekiliyor hemen, yüzlerce, binlerce
ama yüzüm çıkmıyor hiçbir resimde
aynada, yakamozun yansısında kalmış,
kimden dönceğim kendime, bilmiyorum.
o an fark ediyorum, çocuğun boyu beni geçmiş,
sesleniyor,
dön bana, unutmadım seni, tut elimi diye!
o kadar kısa bir akşam ki bu akşam
kimse benimle gelmiyor eve, dönmek istemiyor.
dur diyor çocuk,
ruhum 50’yi aşıyor
aynadan bakıyorum
25’e dönmek üzere,
kime?
çocuk yapışıyor o an ellerime, telaşlı konuşuyor,
tutunup yukarı çıkılacak dal kalmadı
veni, vidi, vici derken galiba hepsini kırdım,
neyse, şimal yıldızı yeniden kaymadan
geri dönelim, çabuk,
aynaya bakmalıyım, sıra bana geliyor!
Ekim-2007
Çağdaş ÇetinkayaKayıt Tarihi : 29.11.2007 13:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!