Velid ile Sevcan
Eğirdir Gölü ne güzeldi o gün.Göl gibi engin duygularla dolu bir grup üniversiteli geziniyordu kıyıda.Japon turistler de her zaman olduğu gibi gülümseyen tavırlarıyla oradaydılar.Ufak tefek zarif bir kızı galiba kendilerine benzediği için yanlarına alarak fotoğraf da çektiler.Adresini aldılar resmi gönderebilmek için kızın.
Velid yıllar sonra hatırlamaya çalışıyor o gün ve sonrasında yaşadıklarını…Kopuk ve ayrıntıları silinmiş durumdaydı bu film. “İlk ne zaman fark etmişti Sevcan’ı? ” Çıkaramadı.Ama bu gezi ve resim olayını ayan beyan hatırlıyordu işte.Varsın teferruatlar bilinmesin.Bu güzel,zarif,gözleri sevgiyle bakan Sevcan Japon turistlerle birlikte kazınmıştı Velid’in zihnine.Eğirdir Gölünün yeşile çalan mavisi,şehrin sırtını dayadığı sarp yamaçlar ve kayalıklar nasıl gözlerini yumunca karşısındaysa; Sevcan kız da karşısındaydı.
Sevcan Kız,sosyal açıdan da grubun önde gelenlerinden olduğunu göstermekte gecikmedi.Aslında çekingenliği,ürkekliği,belki biraz taşralılığı ki Velid bunları daha sonraları fark etmişti; ona apayrı bir cazibe,sempati ve üstünlük kazandırıyordu.Geri dönüş yolculuğunda otobüsün ön kısmında,elinde mikrofon söylediği; “Hani o bırakıp giderken seni –Yüzüme bu türlü bakmayacaktın.” Şarkısı ruhlara işlerken,Velid şarkıya ve Sevcan’ın içinde uyandırdığı tuhaf kıpırtılara ne tür tepki vereceğini şaşırmıştı.Hatırlamıyordu ama belki de en fazla kendisi alkışlamıştı Sevcan’ı.
Bu dışavurumsuz güzellik ve şarkı arasındaki mükemmel uyum nasıl gerçekleşmişti acaba.Bir taşra kasabasında bir genç kız hangi duygular içinde bu şarkıyı kendisiyle özdeşleştirmişti.İşte bu cümleyi Velid uzun zaman sonra düşünmüş ve yazdırmıştı.
“Başka neleri hatırlayabiliyorum” diye Velid zihnini zorladı. İşte bir gün…Öğle arasında,kantinden dönüşte sınıfta kısa bir sohbet yapmışlardı.Söz neleri nereleri dolaştı,unutmuştu,fakat makyajla ilgili,”makyajsız dudaklarının daha güzel olduğunu” Sevcan’a söyleyiverdiğini hatırladı. Evet evet ayrıntılarda bir şeyler geldi aklına. O günlerin moda dudak boyası gri parlak bir renkti.Sevcan’da o rengi belirgin bir şekilde sürmüştü. Velid latife yollu “Niçin soba boyası sürdün dudaklarına? ” demişti ve Sevcan’nın hayretle büyüyen gözlerini görünce; şaka yaptığını belirtmiş ve az önce söylediğimiz gibi “Makyajsız çok daha güzel olduğunu” söyleyivermişti. Sevcan gülümsemiş ve sınıfa girenler olduğu için sohbet noktalanmıştı.
Sonra… Sonra neler mi olmuştu.Resimler çekmişti arkadaşlarından birisi sınfta.Tesadüf değildi galiba,resimlerde yan yana olmak için sanki birbirlerini kollamışlardı.Velid mutlulukla gülümsedi,hatıraları canlanınca.İmtihan vardı.Okul bahçesinde yani üniversite bahçesinde elde kitap birlikte dolaşarak tarih çalışıyorlardı.Batasıca tarih…Gerçi bu güne kadar onun sayesinde karnını doyurmuş ve halen de doyurmaktaya! Tarih sanki insan mı ki insana gönül koysun,kul hakkı da olmaz nasılsa.Ona söyleneyim de kendimi …Her neyse canım.Ali geldi yanlarına.Özel konuştuklarını söyledi Velid,Ali uzaklaştı.Özel konuşmayı dahi tam hatırlayamıyorum.Ne biçim zeka bu? Ama Sevcan cesur davranıp; geleceğe ve sevmeye dair bir şeyler söylemeye çalıştı.Velid, “Zamanımız az.”dedi.”Daha sonra bunları genişçe konuşalım.Şimdi tarih çalışalım.”
Ders çalışmaya devam ettiler,iyi notlar da aldılar.Ama sınavlar bitince konuşma imkanı bulamadılar.Velid,Sevcana otogarda hüzünle el salladığını hatırladı bir de. Otogar lokantasında patlıcan musakkası yerken camdan kendisini görüp; ”Boğazında kalsın” esprisiyle geçip giden Seherleri hatırlayışına ise bir türlü anlam yükleyemiyor.
O günden sonra Sevcan’ı ve diğer arkadaşlarını göremedi Velid.Yalnız bir büyük şehirde,bir öğretmenler günü kutlaması olmalıydı; o kutlamada Ali ile karşılaştılar.Daha doğrusu Ali’nin hanımıyla.Aman Allah’ım Ali’nin hanımı şaşırtacak biçimde Sevcan’a benziyordu.Kızları da analarına çakmişlerdi.Ali’ye sorunca; eşinin hemşire olduğunu,yirmi yıl çalıştıktan sonra emekliye ayrıdığını söylemişti.Daha fazlasını sormak hem anlamsız,hem de saygısızlık olurdu.Kendisiyle konuşma imkanı bulamamıştı.Ayrı masalardaydılar.
Acaba Sevcan’mıydı? Yok canım dedi Velid; “İnsan insana benzemez mi? ”…”Hem Sevcan öğretmendi.”
Tekrar gençlik yıllarına döndü velid,
Devamı yarın.Tabiiki devam diyen okuyucum olursa…
Kayıt Tarihi : 26.11.2007 21:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
devam elbette selam ve dua ile..
TÜM YORUMLAR (1)