Uçuk sanrıların dil destanında seni yaşattım. Hüznün kilerde yeni bir kışı ekler hayata. Yapayalnızlığın tüm köprülerinde sensizlik paralı, gelmenin kuyruğu o yüzden uzadı yollara.
Göç ırmaklarımın dalgaları sevişmelerin köpüklerine susmanı yazdı. Mavi buselerinde sustun, su üstüne sustum. Bütün yasak hudutların su tenlerine dokudum çırpınışı. Zamanın merhemlerine yaralarımı gösterdim.Yetmedi anlar,sensiz anılmalar.Sarılışımız sır olacak.Hayatın pınarları akarken ulaşılmazlığa, yağmurlarla ve gözyaşlarınla ıslanmayı özleyen ehli sevdayım...
İçimizdeki özlem kristalleri temizlenmedikçe, kalışlarda gevşeme yenilenmedikçe, yan yanarlımız alev olmadıkça anlamsızdır her şey su bakışlım. Bütün sancıların sebebi,hep istemeyi emzirmektir hayata.
Sensiz bir karanlığın tam ortasına düşüyor çoban yıldızı,beni sensizliğin sürünmelerine çoban ediyor.Ben ve haşvi duyguların çoban köpeği,istemlerin yağmuruna ıslanıyor. Ve o an onlarca deniz büyüyor içimde
En güzel karışımların kareleriyle dalgalı bir dünyanın tam ortasında
Beni sensizliğin masallarına bırakıyor.Su Perisi oluyorsun masalın ortasından sonra.Bir cadı tatlı sunuyor umudun eşeğine binip ruhumdaki heybemi senle doldurmuşken.Gitme onun sıcağındaki yüzükte aşk zehri var.Seni senden içirecek diyor.Sen onun aşkına ölümsüz kalacaksın,her sözünde,her yazında, her anından, her güzelin akışından onu göreceksin,için iç içe dalgalar gibi seni senden eritecek,hüzün kulen yükselecek bohemlerden alıntılı bir özlemenin özerk surlarında Çin olacak tatlı cadın.Çin Seddi,aşk şeddi, unutulmayışın destanı ve onu görmemenin efsanesi: O,senden sonra evlenecek,sen hep bekar kalacaksın,bir gün uçak yolculuğunda karşılaşacaksınız,uçak yolun yarısında düşecek,herkes ölecek sana hiçbir şey olmayacak,sen bütün cesetler arasında onu arayıp bulacaksın.Ama bir kolu,bir bacağı kopmuş olarak,onu hastaneye kaldıracaksın. Kocası kazada ölmüş, çocuğunu düşürmüş, ağır bir yaralı olarak kalacak. Kendine geldiğinde ilk buluştuğunuz günde ona aldığın pırlantanın ışıltısında seni görecek.O büyük aşk tutuluşunuz yeniden başlayacak.Bir kolu,bir bacağı olmadığından ilk görüştüğünüz gün gibi koşarak,sana sarılamayacak.
Ama eskisinden daha tutkulu bağlı kalacak,saklı bahçenin tüm gülleri kadar kızıl günceler sunacak sana.”
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bakışın yetti. Gidişin çok fazlacaydı.Her hissim sakat, bütün özleyişlerimin gözü görmüyor,sözlerim koşamıyor, güzel şeyleri kime yazsam senli bir engel.Vekalet aşklar yaşıyorum.Seninle değerlerim değişti, seninle bütün iklimlerden yeni hazları meyvesi oldum,seninle sulara su, dağlara ağıt, türkülere bam teli ve de aşklara adressiz destan oldum.
Ben sevdanın özgür ülkesinde seni severek ruhundaki volkanları eğiten, hasretlerdeki mayınları etkisiz hale getiren,tüm felaketleri sabırla ehlileştiren gönül engellisiyim.Gelişlerin engelli,kaderin de değil gülüm.
Hangi aşk engel tanır,yürek sevmeye görsün,Aşılmadık dağ,geçilmedik Denizmi kalır..ne yağan yağmur ne kopan fırtına engel olur.Baş koyulur ölüme meydan okurcasına,.Bir kez ölünür kader bir kez yazar bu yazgıyı,gerisi masal olur.,şiir olur .yüreği sızlatan yara olur.
Tebrikler
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta