Vefa Şiiri - Sezayi Tuğla

Sezayi Tuğla
1645

ŞİİR


12

TAKİPÇİ

Vefa

Bir zamanlar, aradan su sızmazdı,
Ufak hatalara kimse kızmazdı,
Çıkarcılık, kitaplarda yazmazdı,

Çekilse de, dost elinden bin cefa,
Devam eder, dostluklardaki vefa.

Sac sobada yanar, eski çıralar,
Buğulanır, gözlerde hatıralar,
Hüzün kaplar bizleri, bu sıralar

Nerde dostlar, nerde o eski sefa?
Sözlüklerden silinivermiş, vefa.

“Siyah-beyaz” denilen zeytin, peynir,
Çeyrek ekmek ile ne güzel yenir,
Yemek biter, “Elhamdülillah” denir,

Rabb’ımıza şükrederdik bin defa,
O sofrada, boy gösterirdi vefa.

Hatırlanmaz oldu artık o anlar,
Dostluk öldü, kına yaksın sultanlar,
Bir gün gelir, yine çalınır çanlar,

Pişman olur, taşa vurulur kafa,
Belki hatırlanır o zaman vefa.

Beşer şaşar, atamız tek Adem’dir,
Hatalardan dönmekte bir erdemdir.
Geldi zaman, dem de artık bu demdir,

Kaldırılsın, nefsî istekler rafa,
Üflensin kül, ortaya çıksın vefa.

(ŞUBAT 2009)

Sezayi Tuğla
Kayıt Tarihi : 30.10.2012 17:04:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


ESKİMİŞLERİ ATIN Çevremdeki gelişme ve çelişmeleri gördükçe hayal gücüm beni bir anda taa 1970 li yıllara sürükledi adeta. Hatırlayanlar olacaktır mutlaka. Televizyonun ülkemizde daha yeni yeni boy gösterdiği zamanlardı. Nerede bir (siyah-beyaz da olsa) TV var, başına üşüşür reklamlarına varana kadar, ilgiyle seyrederdik iki kişinin zor kaldırabileceği, uzaktan kumandasız hantal kutuyu. Bir reklam vardı, Beyoğlu cadde ve sokaklarında çekilmiş. Yolda seyyar satıcıların patates, soğan sattıkları megafonlu kamyonetlerini çağrıştıran bu görüntü hafızamda canlandı, ne diyeyim. Kamyonet yavaş yavaş parke taşlı yollarda ilerlerken, yırtık bir ses, sağlı-sollu apartmanlara megafonla komut veriyordu sanki. “Eskimiş çoraplarınızı atın, JİLL geliyor JİLL.” Biteviye bu anonsu tekrarlayarak ilerleyen kamyonetin üstüne, sağlı, sollu binaların pencerelerinden yağmur gibi envai çeşit eski bayan çorapları atılmaya başlıyordu. JİLL marka çorap geldi ya, bir anda yıllarca o ayak ve bacaklarda hizmet vermiş, çile çekmiş diğer markaların hükmü kalmamıştı artık. Kullananlar için değişen bir şey yoktu aslında. Zamanla, JİLL de devrini tamamlayacak, yerini başkaları alacaktı herhalde. Çöpe gitmeyen kullanılmış çoraplara gelince, ya lavabo temizliğinde, ya da bir yer minderinde dolgu maddesi olarak kullanılır, ender de olsa. Ziyaretine gittiğim birkaç eski ortak dostların serzenişlerine hak vermeden geçemeyeceğim. Vefanın, İstanbul’da bir semt isminden başka bir anlama gelmediğini söylediler bana. Duygulandım. Dostluğun, kardeşliğin çelik bir zincirin baklaları gibi birbirine sıkıca kenetlendiği, yabancı hiçbir gücün tesir edemediği vefayı ancak “gerçek” eski dostlar anlar. Şimdiki sözde dostlara sorsan; “VEFA nedir” diye. Alacağımız cevap; “UEFA, uluslar arası bir futbol terimidir” olursa, şaşmamak gerek bu devirde. Peki, “çevre genişliyor, dostlar çoğalıyor, bir kısmı da deforme olarak yararlanılamaz hale geliyor. Atmaktan başka çare mi var sanki? ” diyenler olabilir içimizde. Evet, çare var. O saf dışı bırakılan dostlar, “öldü” niteliğindeyse, güzel bir törenle (ziyaret edilerek, gönülleri alınarak) temiz bir toprağa buruk duygularla defnedilir. Toprakla halvet olan o karışımdan “yeni dost çiçekleri” filizlenirken, etrafa hiç unutulmayacak “ESKİ DOST” rayihaları saçar. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sezayi Tuğla