VAKİT DOLDU
Gel beni yolculama, dayanamam vedaya,
Hiç kimse uğramasın, benim gibi cüdaya,
Gözyaşımı tutamam, boynu bükülü görsem,
Uğruna hiç çekinmem, bu canımı fedaya.
..
Göklere imza attım, not düştüm 'Geleceğim'.
Veda mektubu yazdım dostlara, 'Gideceğim'.
..
Bir keder bulutuyla sislenmesin güzel yüzün,
Her sevdânın bir sonu var, her sonda bir vedâ, ve her vedâda hüzün...
Bir yılgın hâtıra kalacak bu sevdâda, bizden,
Mahzun ve çaresiz bir çift bakış, nemli gözlerimizden...
..
25 Kasım 2008/ 16:00
Merhaba Can Özüm…
Bu sana yazdığım son Mektubum olacak belki, Beklide bir veda olacak.
Başlamadan biten aşkımıza bir ağıt, bir son kanıt olsun istedim. Kim bilir ömrümüzün geri kalan kısmında daha ne hengâmeler göreceğiz..
..
Olduğum şehir yalnız,
Alıp gittin o veda ile
Her şeyi.
Yıldızlarımı doldurdun ceplerine,
Sokak kedilerimi taktın peşine.
Olduğum şehir yalnız,
..
Hani bazen insan yerinde duramaz illa birseyler yapacakya buda böyle bir pazar akşam oldu olacak evdeydim dişari çikmadim daha sana yazmiş oldugum bir şiir geldi aklima neden bilmem
Yaza merhaba demedikmi seninle,
yaz geldi şimdi gidiyor
veda edermiyiz yoksa gitsinmi kendi....
ne sen geldin veda etmeye nede yaz gitti aklimda heryer sicak heryer heryer
neden üstünde duruyorum bu kadar halen anlayamadim neden oysa bu kadar tutuklu kalmamaliydim sende biliyormusun sen hariç herkez kiskandi beni.......sevgimden mutlulugumdan herseyi sana saklamiştim sirada bekleyenler vardi... şimdi bunlari kim için yazdigimi bilmiyorum hayatima o kadar çok isimsiz sevda girdiki ben birene isim koysam digeri alinacakti bosver hepsi isimsiz kalsin zaten kimsede bilemez içimde gezen o yaramaz çoçugu birgün günes sadece benim için dogacak efet ben pencerimi açtigimda sevda sarkilari içeri dolacak ama sen halen uyuyor olacaksin dün aksamdan sonra yorgun bedenin halen yatakta.
seni yordum biliyorum...ama sana doyamiyorum dudaklarin saçlarin gözlerin bedenin
..
Sana el sallıyorum yine bir sahil şehrinden-
Gönlüm sahile vuran dalgalar gibi durgun...
Umutlarımı bu günde erteledim yarına
Maviye veda ediyorken kızıl güneş,
Geceye giderken yorgun saatler.
Yastığımda bu günden bana kalan
Hüznüm ve gözyaşlarım arkadaş bana
..
Senin yokluğuna alışamadım
Bu dünyayı sensiz sevemedim
Sevşnç mutlulukla ben barışamadım
Veda ettin bana koptu kıyamet
Kıyamet kıyamet koptu kıyamet
Allahım şu kuluna sen yardım et
..
Bir buruk ayrılığın, acısı çöktü yüreğime,
Acı doldu yüreğim, kanlar oturdu gözlerime,
Bu normal veda değil, bir elveda olsa gerektir,
Yoksa niye ağlansın, güle,güle git sözlerime.
Nasıl ayrılıksa bu, hüzün göz yaşı doldu kaldı,
Nasıl bir vedaysa bu,gönülleri hep hüzün sardı,
..
Kaçacağım bir gün buralardan tüm yarınları geçmişte bırakarak. Ceplerimde güvercinlerin kanatlarına bir sorumluluk gibi yüklenen o özgürlük ve biraz buruk, biraz çikolata kokan çocuk kahkahaları. Biraz kendini bozmuş para. Bir ayrılık konulu film bileti. Tek gösterimlik.
Bir filmin cinayet sahnesinde gerçekçi olsun diye öldürülmüş olabilirim mesela. O da bir şey. Yada bir şiirin bir mısrasında geçen o beceriksiz şair. Oda karanlık. Tüm ışıklar küs. Tüm mumlar, oyun oynayan çocuklarının avuçlarının içinde. Bir annenin doğum sancısı gibi kalbime çöken bu ağrının sebebi, seni bir türlü doğuramamış olmam olabilir yüreğimde. Düşlerim düşük bir cümle gibi ve cenin cennete gider seni unuturken.
Kedine has bir tadı vardır göz yaşımın. Böyle bir dağ yamacının o en güneş gören yerinde taze kekik gibi. Kokulu. Kendine has bir yanı vardır göz yaşımın lakin bunda en az benim kadar senin de hissen var. Hissin olmasa da. Canımı yakman sorun değildi de aç kaldık yanınca yiyeceğimiz haltların altı. Öyleyse arayalım kaldırsınlar bu cenazeyi. Belki biri dua eder ardımdan. Sen nasıl olsa ateşe tapıyorsun bu aralar.
Bir veda anı gibi ayrılık kokuyor üstüm. Başka giyeceğim yok. Hepsi ıslak, hepsi sırılsıklam aşk. Başka diyeceğim yok. Bir veda busesi gibi renksiz üstüm. Altımda yalnızca ezilen benliğim var. Dikkat et. Kırılacak eş ya da eşit değildir mutluluk. Sen yine de dikkat et bu son sorunu yanıtlarken. Doğru şıkkı geride bıraktık.
..
(Veda
Aydınlatır yürekteki ışığı)
Her kuytuda bir insan vardır
Ölmeden yatar mezar taşı
Ufka dalar gözleri
..
Herhangi bir neden belirtmeden sen uzunca uyurken,çekip gideceğim.bilirsin hiç veda etmem edemem.edebilseydim gece yapmazdım bunu.ben bir gece ansızın çekip gideceğim.ve muhtemelen veda etmeyeceğim(ve sana birkaç kelime:sana veda edebilen insanları çok sevme,onlar geceleri değil gündüzleri giderler,vedalarıyla..) kendini bok gibi hissedeceksin,herneyse.üzüleceksin normal olarak.ben senin üzüleceğini bildiğim için daha çok üzüleceğim ama belli etmeyeceğim.bilirsin çok iyi beceririm.
Öyle olmuş gibi yapmayı….
Sen küfürler edeceksin arkamdan.
Ve taşkalpli diyeceksin bana.telefon edeceksin,elinde sigaran olacak tahminen.
Terbiyeni aşmadan hesap soracaksın bana.hiçbir cevabım olmayacak,savunulacak bir yanım yok.ne çok paramparça olmuşum.ben kendime gelmeden sana koştum.yolda kendimi düşürdüm.
Bu kara düşen saç teline benzemiyor.. Bulamıyorum
Biliyorum … gülmeyeceksinde
..
Sessiz sedasız yaban ellere
Gecenin kör bir saatinde
Yağmur da ıslana ıslana
Sana veda etmeden
Gidiyorum...
Acıdır başka bir şehre gitmek
Senden ayrılmak sana veda edememek
..
Ağladım ağladım;
Uslu bir çocuk gibi ağladım,
Bu veda bahçesinden giderken.
Sakladım kendimi senden;
Gizledim onları kar kristallerinin içine,
Orada güzelleşip,sonra ölecekler
Ne yazık ki,güzellikler ölümlerle sonlanır.
..
Veda Edersen
Hoşcakal diyip de veda edersen
Unuttum diye darılma sakın
Arkana bakmadan çekip gidersen
İlk gördüğün yerde sarılma sakın
..
Bu gece son son olacak,
Seni son içtigim rakı bardagına bıraktım.
Meyhaneci hesap almadı,
Sanki anlamıstı veda edişimi
.
Çatık kaşlarını dikmedi gözlerime,
[yeter sonun olacak içme]demedi.
..
Veda zamanı geldi arkanı dön git
Bir defa daha yüzüme bakma örtüyü kapatda git
Herşey bitti kötü kader,acılar kaldı uzakta, anılarda hatıralarda
Sevdim acı verdi derinden
Gözümden yaş aktı ayrılırken
Veda saati geldi,çatdı
O karanlık gün hafızamda derin bir yara açtı
..
Her geliş bir gidişe çıkıyor. Dün veda ettiğim şehir bugün karşılıyor. İçilen bir fincan kahvenin sonundaki telve gibi buruk anılar. Her tane telve canımı acıtıyor.
Bu şehir kan kokuyor...
Bu şehir gül kokuyor...
Bu şehir başka...
Bu şehir yaşattığınca öldürüyor.
Gözüm kesmiyor bu ayrılığı... Görünen yollar, iki yüzü keskin bıçak. İçim acıyor vedaya. Biliyorum; İstanbul beni anlamayacak...
Affet beni Şehri İstanbul'um!
..
Bu son veda son ayrılık,
Bu son gözyaşı,
Bu son hıçkırıklar,
Yağlı imlegi taktım boynuma gönül.
Gecenin sessizliği sessiz ölümündür
Kimseler görmeden kimseler duymadan,
Ayağım altında bir bacağı kırık sandalye,
..
Elveda demenin hiç önemi kalmadı,
El - veda etmiş, bir anlamı olmamalıydı.
..