Bir sessiz veda hayata kan hücresinde,
Kılıf arasan da biçare,
Zevkten öte; pişmanlıklar kalmış zihninde,
Yer var mı acaba cennette…?
Bir sessiz veda hayata akbaba gölgesinde,
Açlığın kokusu nefesinde,
..
Görüntüm göz doldurur, içim çürümüş benim,
Dertlerim saç yoldurur, büzgülü artık tenim,
Çaresi yok derdimin,döndü hazana gönlüm,
Zaman yeli soldurur, şifresiz kaldı genim
Hepinizin alnından, izin verin öpeyim,
Sizi veda anından. mutluluktur dileğim.
..
Gideceğim.
Gideceğim bir gün
Ayırma gözlerini bedenimden
Kara trenin çığlı gibi
Acı bir feryat ile veda ederek.
..
akşamın alaca karanlığında veda,
deniz dalga dalga ağlıyordu kıyıya
uzak limanlara demirlenmiş şarkılarla,
büyük bir aldanış, büyük bir çaba,
çırpınıyor yürekler kalyon ağlarında.
hep aynı serzeniş kulaktan, kulağa
denizkızının ihaneti siren kayalıklarında
..
ELVEDA
Bir oyun oynanıyor, baş rollerde ben varım,
Senaryodan habersiz, oyunu oynuyorum,
Filim gibi desem de sonucu meçhul bana,
Bazen isyan etsem de, çoğu kez uyuyorum.
..
Bekleme diyorsan bir şey diyemem
Gönlümü yolundan çekerim hemen
Vefasız bir kalbe ısrar edemem
Bir veda şarkısı söylerim hemen...
Kurduğum hayale yazık olsa da
İçimde ümitler yitip,solsa da
..
AYLA
Kaybettim güneşimi, Ayla meşalemi.
Zevke neşeye veda ettim veda
Feda ettim canı cananı her şeyimi feda
Kaybettim arzularımı, hayallerimi, sevgilimi
AYLA
..
Nerede aşık görsem,benim içim sızlıyor
Bu gönül sarayımda bana düştü elemler
Sus kalbim sus desemde inan seni özlüyor
İçimi acıtıyor giderken veda busen
Aşkı sende yaşadım ilk defa sende gördüm
Ne güldürdü o talih nede murada erdim
..
Sana veda ederken ben…
Sana veda ederken ben,
Anılar canlanıyor gözlerimde,
Yaşlar süzülüyor yanaklarımdan
Özlemlerle doluyor, taşkın sel gibi.
Seni yaşıyorum içimde seni!
..
Düğümlendi sözler,yutkunduk önce;
Göz göze gelince yedik vurgunu.
Titredi dudakta yandı her hece,
Sardı ruhumuzu veda yangını.
İkimizin birden gözleri doldu,
Ne ben uzak durdum,ne o sokuldu;
..
Şu güllerin yaprakları yeşildi
Yaz gelince ne güzel açardı
Oysa şimdi kurumuş dalları
Onlar da bekliyor ilkbaharı
Bahar gelince dererdim gonca gonca güllerini
Acıtmasın kanatmasın diye ellerini
..
Ayrılık kapıyı çalıyor, acılar geçmiş sıraya
Nasılda sabırsızlanıyor hepsi, görüyor musun
Onlarda bir an evvel girmek istiyor araya
Veda sözleri hep söylenen duyuyor musun
Zaman sular misali akıp gidiyor işte
Umudum yarında, anılarsa geçmişte
..
Bu gece buralara karlar yağacak
Bu gönül sensiz yar nasıl kalacak,
Bu sevgim senden hesap soracak
Veda ediyorum sevdiğim aşka.
Bir gün sana bu hasretim bitecek
Sen bilmezsin geceler söyleyecek,
..
(ayak parmaklarından saç tellerine kadar aşkı yaşadığın güne dair / çay saatleri zamanı)
…………… Salkım söğütlü ağacı, mevsimsel dönüşüm tamamlanmadan izlerken, kahverengi akan o Kızılırmakta asma köprü üzerinde, ıslatmayan damlalar düşüyordu yüreğime… Kalkış saati an be an yaklaşan otobüs, damlaları çağlayana çevirip, ufaltırken yürek yarımı, diğer yarım öfkesinin en hazan anlarını isyana çevirip, ele vermeyen dağlarda, eşkıya yavuklusu olmayı önermeye hazırlanıyordu seni sessizliğinde ve yaşarken saçlarına değin aşkının doyumsuzluğunda… Her saniyenin bitişi, beni tükenmişliğin bilinmeyen labirentlerine gizliyor, ben yok oluyordum yanında, sen görmüyordun…
…………… Ezgiler vardı dilimde lal olmuş, söylenmemiş türküler vardı yüreğimde giz olmuş, bestelerin tınısı vardı genzimde güfte kardan çalınmış… Unutmuştum hepsini ne varsa geçmişime dair deli dolu yaşanmamışlıklar ve yaşadıklarımı kuru bir dere yatağına serperek yaşanılası bir gelecekle takasladım bilmediğim kentin caddelerine girerken sen farkında değildin… Farkın; gözlerinde gizemlediğin sırlarını güneş vurunca gözlerime kelimesiz aktarımındaydı ve ben algılıyordum ela ve veda dolu bakarken…
…………… Veda değildi gidişin, ayrı istikametlere saparken aynı kentin ayrılık hüzünleri yaşatan kuytu tenha kalabalığında farklı taşıtlara binişimiz… Her vedanın vuslatına konuşlandı göçebe yüreklerimiz elde, dilde, yürekte, ajanda da kurgulamadığımız o dünyadan kopartan aykırı randevularımızın şimdi nereye sürükleyeceğinin gündönümündeyiz… Gelirken ben sana, sen gelirken orta noktamızın benim seni beklediğim ağaç altındaki balon yüklü, çakıl taşlı arabanın serinleten esintisine... Kayboluyordu prensin beyaz yeleli atı… Masal bitiyor, düşler alemine gezinti başlıyordu prensesin konuk olduğu prensinin kolları, yüreği, konuk severliğinde, bitimsiz, sınırsız, sonsuz… Ve bitmeyecek yeni sayfalar ekleniyordu destansı masalların gerçek kahramanlarının geleceğine dair… Her vedanın ardından eksilmeyen, sevda çoğaltan yeni sayfa, sayfalar eklenir, çoğalırken kendi yalnızlıklarımızda bize dair...
..
Seninle bu kentte olamadık ikimiz
Turnalar Ankara'ya veda ederken
Senden sonraki cenaze yalnızlığımdın
Başkent yokuşlarında üşüyüşüm
Benim yalnızlığımın sebebi senin vefasızlığındır
Turnalar Ankara'ya veda ederken
Senin duygusuzluğundur şimdi ki ölmüşlüğüm
..
Ben sana veda etmişim.
Artık, tüm vedalar manasız.
Seni sevdikten sonra ben,
Bana veda etmişim.
Şimdi, tüm vedalar isimsiz...
..
Sana bir şiir yazdım okudukça beni hatırla,
Sana duygularımı döktüm bu satırlara,
Dualar ettim sana gördüğüm her yatıra,
Sana veda ediyorum bu kara bahtımla.
Gözlerimden akan yaşlar sele döndü,
..
Yıldızlar kayıp giderken gökyüzünden,
Ben yine sana veda ediyorum.
Gözlerin bir yerlerde ararsa beni,
Gör o zaman işte beni.
Ömür tükenirken yavaş yavaş,
Ben yine sana veda ediyorum.
..
Bu seninle son buluşmamız
takıntılı aşklara yer yok dünyamda
sökerek attım sevgini
veda ediyorum sana ve senli günlere
zaten anlamadım nasıl oldu
iki tatlı sözle sevgi olur mu
..
İçimde, hasretin, ateşi yanar
Şu kalbim, her an, hep seni anar
Gururu, kibiri, bırak sevgilim
Hayat, kısacık bir, son veda kadar
Hüzünle geçirdim, şu genç yaşımı
Sevda ile yaktın, garip başımı
..