Veda Edebilmeli İnsan

Veda Edebilmeli İnsan

Kaldıramayınca artık omuzundaki yükü
Veda edebilmeli insan gitmeden önce
Mazereti her neyse
Puslu bakışlarını yere indirip
Zor da olsa bir veda edebilmeli…

Kaçmak olmaz son bir vedadan
Son bir hoşçakaldan kaçmak olur mu?
Bir zamanlar deli kırlangıçlar gibi çırpınan
Yürek hatırına
Veda etmeden gitmemeli insan…

Veda etmeli ki
O veda bir bitişin kara müjdesi olmalı
Geride kalana…
Taş kesmiş, kan bağlamış yürek
Yolun nerede bittiğini görebilmeli
Belki ancak o zaman pusulasını düz tutar insan
Tekrar bakabilir güneşe buza kesmiş gözlerle
Ve yorgun dizleri üzerine doğrulabilir belki…

Veda etmeden gitmek mi?
Sorma…
Ölüm ne ki?
Ölüm bir defa olur,
O bir sır değil zaten,
Ve sonrası sonsuz huzur…

Ama ya vedasız gidiş?
İşte onu hiç sorma…
Ne hayat, ne de ölüm var onda
O ne ışık ne karanlık
Her gün doğup her gün yeniden ölmek o işte…

Nasıl çizersin vedasız gidişin resmini ufka
Nasıl dokunursun tekrar akıp giden hayata
Ne yeşil çimenler üstünde bir çiysindir şimdi hayat dolu
Ne de sararmış, kuru bozkırın bağrında
Kavrulmuş bir ayrık otu…

Veda edebilmeli insan
Zor olsa da verebilmeli bir helallik
Bir oyalı bohçaya sarar gibi her şeyi…

Veda edebilmeli insan,
Kuru da olsa
Diyebilmeli, üç beş güzel söz,
Sararmış solmuş belki ama
Bir içli elveda çıkabilmeli yüreğinden
Son bir umutla…

Vedasız gitmenin adı var mı?
Ne bir ses
Ne bir nefes bırakmadan gidene ne derler…
Bir veda cümlesi gelsin diye
Nasıl ölür, ölür de dirilir insan bir bilsen
Bir veda etse geç de olsa diye
Öyle yanar ki için
Sorma gitsin…

Şöyle güzel bir veda için
Son bir sarılış
Ve sıcak bir elin son dokunuşu için
Canını verirsin…

Veda edebilmeli insan
Almalı bir helallik…

(Ankara-Aralık 2010)

Saffet Akkaya Sancak
Kayıt Tarihi : 27.12.2011 21:08:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

TÜM YORUMLAR (1)

Saffet Akkaya Sancak