Uykum dört kişilik tabuta sığmıyor.
İlk dizesi kadar heyecanlı, korkunç ve çirkinim
Üç kişilik mezarda uyuyorum!
İkinci dizesini yazarken bir senin mezarına toprak olamıyorum...
Sana, sana büyük ve-da(ğ)lar getirdim.
Parmaklarımın ucunda dalgalar seni yazan kağıda vuruyor!
Bir dağ oluyor parmaklarım yarımadanın çemberinde
Ne sana gelebiliyor, ne senden gidebiliyorum.
Bir santim oynasa yer yerinden Yine de sen bir santim uzağımda kalıyorsun.
Ey vedamı yazdıran alçak kalem!
Yalnızlığımın yalnız kalışını hissettiğim kör bir adayım bazen
Duy beni, duy, duy, duy!
Sensiz kör bir adayım
Yalnızım, cahilim, cürretkar ve de hazımsızım
Cancağazım, ahım, kaçak yanım, kör sızım...
Sense kıyıma vuran cengaver, sense benden kaçamayan hicazkar
Sen, sen, sen...
Bilmem, bilmem kaç yıldır;
Dokunamadığım vedam, seviştiğim zamanım, öpemediğim dul karımsın...
Ne sana dokunabiliyor, ne senden kaçabiliyorum.
Dokunamadığım vedam, seviştiğim zamanım, öpemediğim dul karım.
Benim... Benim en güzel dul karım
Kaçmak değil, kaçmak değil bu!
Sana kendimden veda edemiyorum...
-Beni kendi coğrafyamda anlat
Ey benim kurtuluş mücadelem!
Senin için bütün uykulara cephe alıyorum
Hayır, hayır, hayır!
Ağlamıyorum...
Seni sevmek senden alıkoymak değil kendimi
Sana veda ederken hücrelerim
Çoğaltıyor çok kıymetli vücudunu ıslak damımın üstünde
Bazen Güneş batıyor
Geceler dölleniyor acılar içinde
Sevişmek için düşüncelerimin tam da zamanı
Tenine dokunuyorum vedanın
Okşuyorum dudaklarını
Vedalar hiç bulaşıcı mıdır?
Bilmem.
Lakin gece boyunca
Bütün vedalar beni çoğaltıyor
Islak kağıt oluveriyor babam
Damla damla düşüyorum körpe kağıda
Önce isminin harfleri asılıyor dar ağacımda
Ve sonrasında;
Vedalar kemiriyor iplerimi...
Mürekkebim körpe gelin gibi: Hüznünü hiç belli etmiyor
Biricik sevgili karıcığım!
Tıpkı senin gibi;
Sevinci kursağında yazdıklarımın
Tavanı hayasız geceler oluyor
Başını yere eğdikçe içindeki vedaları döküyor...
-Bazen bir kara çarşaf ve bazen ak gerdanlıkla
Öpüşüyor başımın üstünde yırtık gece!
Başımın üstünde yerin var.
Başımın üstünde yerin var!
Ve bütün sevişmeler gün doğana dek
Ve bütün ayrılıklar sevişmeleri hatırlayana dek...
"Son bir hatıra gerek bütün sevişmelerimizi öldürmek için!"
Alt dudağını kıpırdatırken bir ada gibi kıyılarım ıslanıyor
Nefesin tutacak oluyor saçlarımı
Dudakların öpücüğümü idam ediyor
Sırtımda tırnaklarının izi
Dişlerim kasılıyor ara sıra
İpi dişlerime bağladım
Öpüyorum dudaklarını...
Karım, karıcığım...
Bilirim o güzel saçlarının yanağındaki adi tere yapışmasını
-Gözlerinden bihabersin.
Gözlerin hayberim.
Gözlerinde kaybedenim...
Seni öpmek dudaklarımın icadı ve mührü
Gözlerin söndürüyor içimdeki küfrü
Benim sevgili karıcığım.
Gözlerin kırık çıkık tabutun parçalarıdır
Ve ben bu parçaları kendimle tamamlayacağım.
-Gözlerinde taşınanlar olarak ölümüm;
Senin gözlerinde öleceğimi daha kaç kez görürüm?
Dört kişilik tabutta: Öpüştüklerimiz, seviştiklerimiz, morartılarımız ve de kara çarşaf yatıyor.
Uyku tutmuyor geceleri,
Geceleri uyku tutmuyor...
Şimdi nasıl olur da bu dizeyi yazabiliyorum
Diriltmek değil amacım lakin
Ben
Sana veda edemiyorum
Karım, karıcığım...
Senin koynunda, kalemimin mürekkebinde, hasretin kucağında uyuyorum
Uyandır beni!
Tırnaklarım, tırnaklarım kanıyor.
-Beni yalnızlığımla yalnız bırak
Bir menfezin içine at
Zaman dursun ve bütün sevişmelerimizi yazayım
Beni kendi coğrafyamda anla.
Ben sensiz kör bir adayım
Son sevişmeler vedalar üzerine kurulur diyor, alçak şair
Fakat benim;
Boynumdan aşağısı tutmak bilmiyor
Yatak, yorgan mücadelenin baş yargıcı
Beni yargılamakta vedamın sevişmekte olan yargıçları!
-Bazen Güneş doğuyor heybetime
Yer yerinden oynuyor,
Sen bana hep uzak kalıyorsun
Bazen mevsimleri unutuyorum
Fakat bütün mevsimler vedaları hatırlatıyor
Gece boyu sevişmeler üzerine;
Bazen Güneş hiç batmıyor...
Ki
Vedamın şehridir
Morarmış bir kül kedisi
Sevişmenin adını koyamadığım
Garip ve de yaslı vedalar ülkesi.
Emrullah Burgu
Emrullah BurguKayıt Tarihi : 9.8.2020 20:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
...
beğeni ile okudum
TÜM YORUMLAR (1)