Aşkına müstesna, safi içimdeki yokluk mesele.
Kaybın bir kayanın azizliğiyle yere dökülen şarabımdan aktı.
Ne bu münakaşa ne bu aczi müdafaa
Sahi nefret, aşka inat dolu kan kusmak mıydı şaire.
Kalbe serin bir meltem, ızdırap dolu bilmece,
Bari kaldırayım bu ayağıma dolanan fedakârlığı, sen gitme.
Dizler, kanayan gözlere, bizlere ne de sizlere.
Bir mahcubiyet kokusu, bir utanç kaynağı mıydı şaire.
Nefse hakaret, şahsıma kırbaç ile vuruyor içimdeki hile,
Lime lime etti kazmak, kazmak tekrar, acıları ve anıları bile.
Demir duvar, gövde perişan, kalp nişane.
Acı bir dilde uçuk, yokluk mu revaydı şaire.
Ben buradayım ve yol gözümün önünde,
Farlar, parlar gece vakti bir kedi gözünde,
Dumanlar ateşe karışmış bir hediye,
Ölüm armağan, aşk ise ceza mıydı şaire.
Kayıt Tarihi : 28.4.2023 03:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!