Sen...
Mirac-ı aşka ayak bastığım,
Karanlık zifir içinden aydınlığa vardığım...
Sen tükenmiş kalemime yeniden can verdiğim,
Bulduğum bildiğim ve gönül verdiğim...
Sen kıyısında gezinip,ay diye dolunay diye yüzüne baktığım,
Fırat gibi dicle gibi çağlayıp aktığım...
Sen figan ettiğim ahım, eyvahım, vaveylam,
yüzyıllardır anlatılan aşktaki güzel leylam...
Sen Mansurun dara çekilişindeki keder,
Nesiminin yüzülmesine vesile olan kutsal kader...
Sen mahcubiyetim, masumiyetim, mecburiyetim,
Kalb-i derininde yaşattığım en kıymetli servetim...
Sen türkülerimde namesin, makamsın,
Bırak gönlüm senin ateşinde yansın...
Sen içimde parlayan bir hicran,
Uzak diyarlardan aşk yüklediğim uçsuz kervan...
Sen katresin, damlasın, zerresin,
Gönül bağıma konmuş masum bir serçesin...
Sen korkuların aşkla bir imtihanı,
Fakat gönül surlarının gizli imtiyazı...
Sen emirsin, fermansın, farzsın,
Sen bazen arş bazende arzsın...
Sen Nesimide dil, Karacoğlanda hazsın,
Veyselin çaldığı bağrı yanık sazsın...
Sen benim gönül gözüyle gördüğüm,
Görmeden aşkımla ilmek ilmek ördüğüm...
Sen hazansın, baharsın, günsün, güneşsin,
Sen tarifi imkansız eşsiz bir eşsin...
Sen asr-ı saadet kadar kutsallıkta,
Mekkede secdeye düşen yaş gibi ıslaklıkta...
Sen dileğimsin, arzumsun, duamsın,
Sen kavl-i belada yüreğime yazılı rızamsın...
Ve sen... Şimdi sen ve hep sen...
Nere baksam gördüğüm suret sen...
Kayıt Tarihi : 5.10.2012 21:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sen kavl-i belada yüreğime yazılı rızamsın...
Ve sen... Şimdi sen ve hep sen... 'duygularımın tercümanı üstad yüreğine sağlık.
TÜM YORUMLAR (2)