Derin bir sessizlik yalnızlığı taşırken
Bütün şehir karanlığa gömüyor başını
Geceden kalan ağıtlar siyah bir ay saklıyor içinde
Katık ediyor iğreti sevinçleri bir tutam hüzne
Ellerinde taşıdığı boyanmış baharla
Sıkıca tutuyor yaşamın acıtan yüzünü.
En eski yalnızlığımdır aşk benim
Gitgide büyüyen karanlıklarla
Ne zaman sevdiysem kavruldu tenim
Bir ateşin açtığı yanıklarla
Sabahı olmazdı çok gecelerin
Devamını Oku
Gitgide büyüyen karanlıklarla
Ne zaman sevdiysem kavruldu tenim
Bir ateşin açtığı yanıklarla
Sabahı olmazdı çok gecelerin
Tebrikler!
Yürek sesinizi candan kutluyor, başarılar diliyorum.
Kaleminiz hareketli, ilhamınız bereketli olsun.
100+heybem.
Vesselam.
Hep bildiğin gibi
Son vurgunluğum hala sende
Bütün sırlarım da sende
Ne olur sevgili şehir
Eşkıyaların gelmesine izin verme.
Zeynep Nilgün Gökçeöz
TEBRİKLER KEYİFLE OKUDUM KUTLUYORUM
Dilerim kimsenin yolu eşkiyaya rastlamaz.
(Facebook sayfamda izninizle.)
Segili Nilgün hanım
şiirinizin başlığı sade gibi görüense de çok çarpıcı...
Yaşadığımız şehirlerin, coğrafyaların, gezip gördüğümüz veya görmeye can attığımız şehirlerin her birinin ayrı hikayesi var...
Buna rağmen ayrı coğrafyalarda apayrı dillerin konuşulduğu, o ülkelerin hikâyelerinde de mateessüf ne acıdır ki ortak bir nokta var.
Çocuklara müreffeh bir hayat sunulduğu sanılan yerlerde bile, en medeni dediğimiz örnek almak istediğimiz batıda bile çocuk istismarları ne yazık ki çok, çok fazla...
Şiirleriniz her zaman çok farklı olup çok etkileyici...Bu şiirinizde harikaydı tebrik ediyorum.
Kalbimin mütena bir köşesinde sakladığım gözlerden esrgediğim bir çocuk sevinci saklı...Biliyor musunuz bu sevinci sunan kim acaba...Daha o gün coşkuyla bir şeyler yazmak istediysem de kendimi engelledim...
Ben de sizi sımsıcak duygularla düşünmemin nedenini kendime açıklayamasam da, bu yaşadığımız şehirlerin bizde bııraktığı o muhteşem duyguların biribirimizde olduğunu hissetmek bizi bize yaklaştıran bir güzellik oldu...
Sizi tanımak çok güzel şiirlerinizi paylaşımınıza teşekkürler...
İyi ki varsınız böyle güzel şiirler yazıyorsunuz...
Antolojide gerek kişiliğiniz gerekse şiirlerinizle sevilen bir kişi olmanızdan büyük haz ve onur duyuyorum...
Sevgiler selamlar gönderip güzel bir hafta sonu diliyorum...
Şairleri daracık bir evrende yaşıyor;onun sınırları içinde şiirler üretiyor,diye düşünmek yanılgılara ulaştırır okurlarını.
Alışılageldik bir tutumla ‘fildişi kulede’ inadına kalmayı yeğlemek de sanıldığı ölçüde kolay değildir.
Şiir yazıyorsanız eğer gelenekleri kırmak ve bulunduğunuz o dar alanlardan dışarıya adım atmak,yaşamı oradan kavramaya çalışmak zorundasınız.
Böylelikle tutsaklığınıza son vereceksiniz.
Nasıl olasıdır bu durum?
Attığınız köprüleri yeniden kurmak durumundasınız.
Bir türlü kop(a)madığınız o daracık evrenden,o evreni de içine alan kocaman kente sığındığınızda başka soluk alıp verenlerin olduğunu duyumsayacaksınız.
Belleksiz sanat olmaz,belleksiz şiir olmaz,dediğini anımsıyorum Yüksel PAZARKAYA’nın.Eğer yaşadığınız kente değgin bir izleğe dönük yazıyorsanız –ki Zeynep Nilgün onu yapıyor.-bütün ayrıntılara yanıt verecek duyguları taşımalısınız şiire.Bu duygular bireysel olmasına ,bilinçaltınızın kuytularından kopup gelmesine karşın toplumsal bilincin de sözcülüğünü yapmaktadır.
Günlerdir,aylardır,yıllardır suskun gibi sandığımız Şair yeni şiirini ‘Ve Şehir ve Ben ve Çocuk’ başlığını koyarak getirdiğinde,uyandırıcı bir çağrıyla sizi de şiirinin içine çeker.
Okuduğunuz dizeler;çekimli olarak yeraltı gibi gizlere,anlamakta zorlanmadığınız yönleriyle bambaşka okyanuslara taşır sizleri.O yeraltılar ve okyanuslar biliniz ki sizin de içinde yaşamakta olduğunuz kentlerdekilere benzemektedir.
Okumayı bitirip biraz soluklandıktan sonra siz de düşünmeye koyulursunuz.
Her dize; bir sonraki dizenin kimi kez neden’i,kimi kez de vargısıdır aslında.
Örneğin:
Sessizliğin yalınlıkları tamamlaması,ayın siyah ağıtlar saklaması ,bir tutam hüznün katık edilişi,nemli uykulara açılan kapıların dostluk türküleriyle gelenleri kucaklaması,düşü yarım kalmış kavgaların küstürülmemesi,çocuklara yağmurdan önce iç dökülmeleri,yürekten ağlamaları meleklerin duyması,nasırlı ellerin bir şeyler toplaması gibi…
Bu dizeleri okurken’ yaşanılan kentin mutlak gücünü’ de kanıksarsınız.Şair’in yaptığı şey,etkisine girdiği kente öykünmek değildir kesinlikle.Şehre yazarken bir yabancı olma durumundan soyutlanmayı ereklemiştir Şair.Yaşadığı kente bağımlı olmakla artan benlik sorunsalıdır bu durum.Kendini yeniden var etme kaygısının yüzleşmesidir bir bakıma.Kendi özgünlüğüyle kendi özgürlüğünü yaşama dürtüsünün şiire düşen edimleridir .
Kendinden ıraklaşmadan yaşanılan kentin öz’üne ulaşma uğraşıdır.
Bu duygunun öteki adı ‘karışmaktır’ olsa olsa!
Keşfedilmesi gereken şeyler, o karışmayla ilintilidir.Coşkun umutların mayalanması için ,aşk için,yeniden dirilmeler için,nasırlaşan ruh damarlarının by pass’la açılması için ,yeni güne uyanan ‘öteki ruha’ göndermeler için…
Şiir var olduğu sürece ‘şehir’ paradoksu hep var olmuştur.Şair,yeni zamanlara onun üzerinden göndermelerde bulunur.
Bu yüzden değil midir Zeynep Nilgün’ün:
‘’ Çaresizliğe boyun eğen bitmemiş masallara,
Hep bildiğin gibi
Son vurgunluğum hala sende
Bütün sırlarım da sende
Ne olur sevgili şehir
Eşkıyaların gelmesine izin verme.’’ Dizeleriyle bitirmesi şiirini.
Şiirin damarlarında dolaşan ve temel beslenme iklimini yaşatan ,kentin kanıdır kısacası.Geçmişin gelecekle vuruşması ancak böyle bir savaş alanının kurulmasıyla olasıdır.
Burası ‘eşkiyalar’ın at oynatabildikleri yer değildir.Çünkü kentin bilinen yüzü hiçbir zaman Şair’in duygularını tersyüz etmemiştir.
‘’ Biliyorsun değil mi
Seni seviyorum aslında
Kavganı da seviyorum gözüm kapalı
Seni kucaklayan rüzgârı da seviyorum,
Her üşüdüğümde
Ellerimi tutuyor sıkıca,
Ah şehir, seni anlata anlata bitiremiyorum.’’
İtirafı salt bu yüzden dahil edilmiştir şiire.
‘’ Son vurgunluğum hala sende’’ dizeleri ,başka zamanlarda ‘bu şehir üzerine’ başka şeylerin yazılacağını imlemektedir.
Değerli Zeynep Nilgün’ü bu harika şiirinden dolayı kutlayarak ayrılıyorum sayfadan.
Erdemle.
Kibritçi kız....işte benim en sevdiğim masallardan biri sevgili savanlar...Ve en çok yüreğimi acıtanlardan biri kurşun asker masalı gibi..
Ama bu şiirin içinde barınan çiziklerde sizin desteğiniz kesinlikle var...
Dönüp bir kere daha baktım şiirime. evet beğendim...))
Çocukluğun,ergenliğin,yetişkinliğin acısıyla tatlısıyla yaşandığı bir şehire olan bağlılık ve ona duyulan özlemle birlikte tüm sırların paylaşıldığı bu şehre yabancı duyguların girmemesi dileği satırlara harika bir anlatımla yansıtılmış.Kutluyorum değerli kaleminizi sayın Gökçeöz,anto,tam p..
muhteşem şiirinizi beğeni ile okudum. kutlarım yürek sesinizi ve güçlü kaleminizi. saygılar +10
İçinizdeki çocuğa,içinizdeki şehire ve içinizdeki size ne güzel seslenmiş şiiriniz...Her zaman ki gibi şiirdi ve çok güzeldi...İçtenliğimle kutluyorum değerli ve anlamlı dizelerinizi...Şiiriniz tam puanla listemde...sevgiler güzel yüreğinize...
Bu şiir ile ilgili 19 tane yorum bulunmakta