kankırmızı gözlerinde kızılı bulutlar dolaşıyordu
efsunlu ellerinde kurumuş çiçek tohumları
savruluyordu haşin bi rüzgarda sonsuzlua doğru
damla damla boşalıyordu yüreğinden aynalar
o aynalarki içinde okyanusları saklar
ve öksüz ağladı
ağrı dağında yürekli bir eşkiya
fıratta kanla akan mayıs suyu
muş ovasında narin çimenler
ve turnalar gökyüznde yas tuttu
urfa trüküsü sustu sonra bütün çığlıklarda susutu
çok uzaklarda duyulan ve çınlayan gökyüzünde
en esrarlı çığlıklar
ve öksüz ağladı
başları yemenili
eğinlerinde kırmızı bir entari
ve trabzan lastiği ayaklarda analar
en derin ağıtlarını söylediler zılgıtlar attılar
ta yüreklerinden
zalimin hain yüzüne çarpan
ve dağlayan ve ağlatan
zülfükar gibi çığlıklar
sonra düştüler yollara boynu bükük
diğerleri gibi
hüzünlü ayrık ve alınları ateş gibi parlayan
ve öksüz ağladı
sırça saraylarda kana bulanmış eller
aç gözlü bakışlar
nasırlı yürekler alkış tuttu
namussuz bir gülüş morarımış dudaklarda
ve köpürmüş ağızlar ve şişmiş dilleriyle
köpek balıkları gibi
üşüşmüşler altın kaplardaki yallara
ve kanlara ve canlara
korkunç yüzlerinde yağlı terler
bakarlar dinlerler
boşlukata gezinen sahipsiz çığlıkları
ve öksüz ağladı
sonra su ateşe değdi
ateş özgürlük doğurdu
tertemiz gökyüzü kadar berrak
bir yunus gibi narin
feryatlar gibi içten bir özgürlük
her alına değsin diye
her dudak tatsın diye
her yüreğe girsin diye
arş-ı alaya yükseldi sonsuz kere
Kayıt Tarihi : 15.3.2008 14:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
soğuk yenilen yemek yazıdır. ne de olsa yeterince ürpermemiş kelimeler henüz ayakta durmayı öğrenmemiş olanlardır.
dünyanın öbür ucundan bir adam 'gerekliliklerden doğanlar, zorunlu olanlar değil rastlantısal olanlar önemlidir' demiş. ve eklemiş; 'acınacak olan, tesadüfleri göremeyecek duruma gelenlerdir.' bir de demiş ki 'başınıza gelenin değerini içindeki tesadüfler belirler.' bir kaç günümü yazdıklarıyla geçirmeme yetecek kadar iyi bir saptama.
TÜM YORUMLAR (3)