Kader tek ve mutlak irade olan külli iradeden aldığı emirle başka yerlerde, başka zamanlarda, farklı zihinlerde, farklı vücutlarda, farklı yaşamlarda fakat; aynı gönülde, aynı ülküde, aynı ruhta, aynı ütopik hayallerde ördüğü ağlarını bir araya getirmeye başlar hiç beklenmedik bir yerde hiç beklenmedik bir zamanda “Siyah Bir Gül” tomurcuğunda…
Ve O gelir…
Alanında dünyaca ün yapmış duayen ressamların bile hayallerine giremeyip onları kendinden mahrum bırakan, çizdikleri resimlerin ne kadarda kötü, ne kadar da işe yaramaz sahte sanat yapıtları olduğu gerçeğini yüzlerine vuracak, onları hicabından çizdikleri bol renkli fakat ruhsuz tuvallerine hapsedecek o muhteşem manzara, o öldüren fakat hep gülen çehre, o çizilememiş fakat bir garibin ruhuna işlenmiş tablo yavaş yavaş belirmeye başlar... Güneşin bir yağmur sonrası kapkara bulutların arasından çıkıp havada işe yaramaz, avare, varlığından habersiz dolaşan su zerreciklerini renklendirip, dünyaya rengarenk bir taç takması gibi... Bir bebeğin ilk defa gözlerini açtığında dünyaya, karşısındaki siluetin bir meleğe dönüşmesi gibi... Kanlı bir savaşta zafer kazanmış bir asker kalenin burçlarına yorgun, yaralı fakat gururla bayrağı diker ya aynen öyle de aciz bir kardelen, tohumunun üzerine çullanmış kara kışa, beyaz kara rağmen; beyaz fakat soğuk kanlı bir savaşı kazandığını, varlığını; ilk yaprağını bayrak misali çıkararak gökyüzüne haykırması gibi...
Ve O gelir…
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta