''Kız Kulesi'' doğum günü için...
''Tercih ediyorum ki şiir zurna sesi olsun taki ninni! ''
A. Şamlu
'aynı kadınla iki kez
evlenerek hayatımı mahvettim'demiş
William Saroyan.
hayatlarımızı mahvedecek bir şeyler
her zaman vardır,
Devamını Oku
evlenerek hayatımı mahvettim'demiş
William Saroyan.
hayatlarımızı mahvedecek bir şeyler
her zaman vardır,
SELÇUK BEYİN SORUSUNU CAVAPLAMAK İSTİYORUM
ne zaman canı yanıyorsa hatta ki düşmanım
Ey Kız Kuleli Kalbimin Kovanındaki Kraliçe Arı!
SELÇUK BEY: DÜŞMANIM MI?- DİYE SORMUŞ.
KULE- YÜCELİK ANLAMINI TAŞIYOR BURADA
KIZ KULESİ- SAFLIK TEMİZLİK ANLAMINI
EĞER 'KRALİÇE ARI' DİYORSA ŞAİR
SİZİN SORUNUZUN CEVABI- 'EVET'TİR
BENCE ŞAİR ARILARIN HAYATINI ÇOK GÜZEL BİLİYOR.
KRALİÇE ARININ GOREVİNİ DE.
BUNUN İÇİN DE ONU KENDİNE DÜŞMAN BİLİYOR
SEVERKEN:
en uzağımız, oluyor en yakınımız aniden
İHANET EDERKEN
en uzağımız oluyor, en yakınımız aniden
TAHMİN ETTİĞİM GİBİ DEĞİLSE, ŞAİR KALBİNDEKİNE
'KRALİÇE ARI' DEMEKLE HATA YAPMIŞ.
Önce Günün şairini kutluyorum.
ŞAİR:
'bilirsin uzun cümleleri sevmem- ve de uzun ömrü -
ve yoksulluğu seyretmeyi de!'- DEMİŞ AMA UZUNCA BİR DEKLAMASİYA YAZMIŞ.
YANILTAN İŞIKLAR:-Dört beş tane çok güzel şiiri birlikte okudum- DEMİŞ.
GERÇEKTEN GÜZEL.DEYİMLER VAR, MESELA;
balı alınırken kovanına duman verilen arılar gibi
saklanmaz duyguları dibine kalbimin
en uzağımız oluyor en yakınımız aniden
ve ne güzel diyordun sen:
bazen mutluluk gibi
hüzün de yetmiyor insana neden? !
yılların sırtı gibi eğikse
her cümlenin sonundaki işaret
ve örümceğin ağı gibi ayna: kırık
çocuğunun kolsuz parmaklarını
tükürükle yapıştırmaya çalışır
ve ağlama diyor çocuğa canım ‘tekrar çıkar sabaha’-uyu
ya Allah Aşkına!
çıkar mı/ dal değil /ki bu
veya kertenkele kuyruğu!
nereye baksam şiir oluyor…
nereye baksam hüzün…
hüzün de yetmiyor insana neden? !
POEZİYA DOLU DİZELER.
ŞAİRİ BİZLERE TANITTIĞI İÇİN SEÇİCİ KURULA TEŞEKKÜRLER.
Ama bununla bitmedi yorumum. Selçuk beyin sorusuna cevap vermek istiyorum.
Şimdi bir deyim var: işkembeyi kübradan atmak; bu bir teşbihtir; teşbihte de hata olmaz...
Ben de bu duruma düşmek istemem ama,
demek istediğim, biz burada günün şiiri hakkında yazarken yorum yapan değerli şair şiirsever ve uzman kişilerin fikirlerine de değer veriyoruz. Yorumun, veya sunulan fikrin takıldığımız kısımlarını, gerek uyarmak diyin; gerekse bilmediğimizi öğrenmek açısından sorgulamak diyin öğrenmeye talibiz. Sözüm sayın Mehmet Binboğaya bir yorumunda bir kelimenin tüketme fiilinden yola çıkarak, tüketildi denir ama, tükenildi denmez diye fikrini belirtmiş...Ben de diyorum ki tüketildi/nin anlamı başka tükenildinin daha başka...Tükenildi kelimesi olayı geniş zamana yayıyor; ve bu hep böyle ola geldi. Bir şahıs tarafından,bir toplum tarafından tüketilmedi; kendiliğinden tükenildi anlamını taşıyor diye düşünüyorum...Ben sorgularken eksiklerimi giderme, bilmediklerimi öğrenmek için sorular sorar bir fikir ortaya atar, herkesin görüşü nedir diye konunun irdelenmesinden paylar çıkarırım kendime...Burası yeri değil diyenler olabilir ama ben burası tam da yeri diyorum...Burası bir okul gibi. Herkes yüksek tahsil görmüş değil, herkes şair de değil, ve her konuda donanımlı da değil...Öğrenmenin de sonsuza kadar yaşadıkça devam etmesinin bir mahzuru olmasa gerek...
İlk yorumumda şiirde anlamadım kelimesinin geçtiğini yazmıştım, doğrusu: 'anladıysam ne olayım' idi. Bu yanlışlıktan dolayı özür diliyorum...
kutlarım günün şiirinianlatacağı herşeyi uzun uzun anlatmış. aslında bir bölümde özet gibi herşey görünüyor.dip not gibi. ama hayli yüklü cümleler tekrarlamış olayı. emeğe sağlk. herkesin biriktirdiği safrası vardır.
'Ve annem ki nasıl da ikizidir Mona Liza,nın'
Sadece bu mısra bile şairin kumaşı iyi ama kafası karışık dedirtiyor.
Şimdi herkes bu şiiri çok beğenmiş bir çok bilirkişi önünde okunmuş, bir çok değerli şair bu şiiri çok beğenmiş diye ben de çook beğendim desem kendimi kandırmış ve ayıp etmiş olurum...Benim de bin iki yüz küsur şiirim var; bir nevi iç dökümü, eğlencem ya da yaşam biçimim demeliyim. Bu uğraşım benim için yemek içmek kadar sıradan ve sabah saçımı tarayıp yüzümü yıkamam kadar olağan ve elzem...
Hani deseler ki en çok beğendiğin şiirin hangisi? Doğrusu bir kaçını sayabilirim ama, tereddüt içinde ve gün yüzüne çıktığında, biraz da mahçubiyetle şiirimin eleştirilmesini izler ders çıkarırım...
Şimdi burda da bir mısrada anlamadım kelimesi geçiyor doğrusu ben de anlamadım. Sanki hayatının görüşlerinin bir özeti bir müsvedde defterindeki iç dökümü gibi...Şair şiir yazmayı aslında çok sevmiyormuş ta bir çırpıda dökülüvermiş içinden sıkıntıları safra gibi...
Oysa bu şiir süzülürse iyi bir süzme bal olur; ya da benim yaşlı beynim için fazla uzun ve karışık...Emeğine karşılk ve de bizimle paylaştığı için teşekkürler...
not: bir yerde hüsran kelimesi yanlış kaydedilmiş...
Şiiri baştan sonra, bir şerbet içer gibi okudum.
Dijurian, her dizesinde “ben şairim” diye haykırıyordu.
İmlâ hatası mı, yoksa yazım hatası mıdır bilemediğim bazı sorunlar vardı elbette ama bunlar şiiri gölgelemiyordu. Ayrıca her türlü hatayı tolere etmek gerekirdi, çünkü şair her ne kadar Türkçeye hâkim olsa da, ana dilinin dışında bir dilde yazmıştı. Kolay iş değildir bu. Elli yıldır yabancı bir dilde okur ve yazarım ancak bırakalım bu dilde şiir yazmayı kendi şiirlerimi bile çevirmekten çekinirim.
Öncelikle şiirin büyüsünü hissettim.
Sonra akıcılığı, şiirdeki müziği ve lirizmi…
Anlamı ve sorgulamaları da…
Bir İstanbul’a gittim, bir İran’ın acılarına…
Kâh Enola Gay’in koltuğundaydım, kâh Lorca’nın kapısında…
Kısacası, metne neresinden baksam şiir oluyordu.
Babası Mehdi Dijur gibi Behruz Dijurian’ın da sağlam bir şiir kumaşı var. Ve yine babası gibi, acı sözle tatlı sözün ayrımını yapacak güçte bir kalem o. Bu vesile ile Mehdi Dijur’u rahmetle anıyor ondan bize armağan dizeleri eklemek istiyorum:
“Dijur bu hasretin ve vahşetin çölünde
Gönlü yakmaktan gayrı tatlı söz eden nerede”
Gönülden tebriklerimle Sevgili Behruz Dijurian.
“Günün şiiri”ne gerçekten çok yakışmışsınız…
(Sohrab Sepehri’yi ve dostumuz Cavit Mukaddes’in çevirileriyle tanıştığım Ahmed Şamlu’yu da andığınız için ayrıca teşekkür ediyorum.)
cunku sairleri degil siirleri elestiriyoruz ....
bir sairin muhtesem denen bir siiri de olabilir
bespara etmez bir siiri de
siir ,edebiyat ,yazmak bir yolculuktur ayni zamanda...
zaman gecer ve buyuruz ....
Daldan dala... Kırkyama... Renkler uyumsuz.
Beğeni kişiye göre değişir. Görecelidir.
Aşktan bahsederken şiire, oradan savaşa atlamış. Atlayışlar ritmik ve akılcı değil.
Ne yazık ki artık sayıklamalara sanat deniyor.
Önce duygu ve düşünce bütünlüğü olmalı bence.
'sonu hursan olan bir yolculuktan daha kötü ne var' HURSAN ne demek?
Kurulan cümlelerin çoğu anlaşılır gibi değil.
Toplumumuzda aynı kişi göklere de çıkarılır, yerin dibine de indirilir. Önce asarlar, sonra baş tacı ederler. O nedenle ne zaman ne yapacaklarına aklım ermiyor.
Mutluluklar...
Bağışla beni
kendimi tanıtırken
sadece senin adını söylemeliydim. (şairin hayat hikayesinden)
bütün kısalığına rağmen işte büyük bir şiirdir bu yukaıya astığım üç satır..
@..
girisinde karar verdim ...gerisine gozgezdirdim...
bana gore butun yazilarin girisi onemlidir ...sairim diyen bunu bilmeli ve daha vurucu olmalidir..devamini merak etmeliydim .....
yalniz hayatinda okudugum su sozleri ,siirinden daha guzeldi...
'Biz ışık pınarıyız, gülüyoruz ve yansıyoruz
Biz aşktan yaşıyoruz, ölmedik ve ölmüyoruz''
Bu şiir ile ilgili 49 tane yorum bulunmakta