Ölümün sessizliğini bilseydim,
bu kadar güzel olacağını,
daha önce çalardım,
çanlarını…
Bileydim sevgi çıkmazının yakın olduğunu,
hiç beklemezdim vurgun yemeği.
Terk edileceğimi,
riya çukurunun karartılarını bilseydim,
hiç söndürmezdim, yüreğimin ışıklarını…
Gözlerim açık,
yüreğim, huysuz bir ceylan gibi ürkek.
Hayatın kör bıçağını hiç elimden düşürmezdim,
beklerdim,
yumuk gözlerle kör karanlığı,
ve seni hiç beklemezdim duvar diplerinde,
asma yaprağı kurtlarının altında,
tek lambası yanan direğe dayanmazdım.
Haykırmazdım
kör olası sevgiyi,
bana düşen payımla,
adını…
Ve de, adını saklamazdım sol cebimde,
hiç demezdim sevgi yumağıyım diye.
Hadi cevap versene,
sen öğretmedin mi bana acının tarifini…
Yanlış tarif,
tek taraflı,
öğrendim ama, vakit çok geç…
Ne ölmek için, ne de yaşamak için.
Hüzün,
bu gece, kol kola yüreğimle,
avuçlarımda şimdi umutlarım,
bir hüzün şarkısıyla da, dudaklarımda.
İzmir ÇandarlI
Mustafa Yılmaz 4Kayıt Tarihi : 14.5.2008 12:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

bu kadar güzel olacağını,
daha önce çalardım,
çanlarını…
Yüreğiniz kaleminiz dumasın. Tebrikler.
Tam puan
şairin elinde örülür o duvarlar.. ne kaçış.. ne yakarış. ne var oluş.. düştüm yine sokağının paslı demirlerine.
öğrendim ama, vakit çok geç…
Ne ölmek için, ne de yaşamak için.
Hüzün,
bu gece, kol kola yüreğimle,
sorun da burada sevgili şair.. yaşayanla ölüyü kim ayırd edebilir ki uzaktan? varlığın savaşından vazgeçtiği anda başlar kalem oynaşları.. işte bu..
çok beğendim şiirinizi.. karanlığım ya bugün.. şimdi ise biraz daha siyahi..
Saygılar
Aslı Şahin
TÜM YORUMLAR (2)