Bu bizim kadınımız,
Yüzyıllar var saklar acısını
kanlı kıskacında yaşamın,
Bağrımızda açan tılsımsız çiçek
kavganın ve sevdanın tapınağı
görkemli vergisi doğa ananın...
“Boğazında sarı hakik
zülüfü gerdana dökük”
insan soyundan en güzel biri
ayağında lastik çarık
stranımız, destanımız, ağıtımız,
Kürt kadını, köylü kadın,
kuşların karıncaların sevgilisi
sevdalı çoban kızı yaylaların...
Dumanlı dağlar
zümrüt çayırlar
engerek asfalt yollar
ve ayırdına varılamayışı
tekerlek ve çarık zıtlığının
doğanın göğsünde
bir kanlı yara.
Bu kadın bizim kadınımız
sevdamız, yurdumuz, sığınağımız
heybesinde bebeği,
kucağında emlik kuzusu
yarıştadır yollarda gün boyu
kauçuk kunduralı otolarla...
Bu kadın bizim kadınımız
hülyası başlamadan bitendir,
Sevdasını yel uçurur
soğuk vurur, ateş kavurur
ele gelmeyen, dilden dile yitendir,
Mutluluğun farkına varmadan daha
giyotine yatırılmış baş gibi söner ömrü,
Kara beyinli örümcekler düzenince
doğmadan karartılmıştır gelecek günü...
Bu kadın emeğin kadını
Elleri ekin kokar
elleri hasret tüter
elleri em, elleri giysi, elleri ekmek...
Anasıdır bebeğimizin,
anası koyunun, kuzunun
anası acının, kahrın ve huzurun,
İşbaşında doğar işbaşında ölür
İnler yaşamın ağır yükü altında,
Karda, kışta, çamurda
yanan günün bağrında
karanlığında sonsuz gecelerin
koşturur yel yepelek,
Başlamadan biter ömrü
koşturur bir yaralı yürek...!
22/11/2012
Melbourne
Kayıt Tarihi : 3.1.2013 04:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

kutlarım
namık cem
Bense, Ülkemin bütün kadınlarını sığdırmaya çalıştım bir şiire.
ÜLKEMiN KADINLARI
Ülkemin çileli kadınları geçer gönlümden
Saçının her bir teline
Bir ayrı sevda türküsü söylenesi
Bazen Elif olurlar incecikten kar yağarken
Dökülmüş alnına siyah perçemleri
Sürmelidir ceren gözleri
Çatlamıştır burçak yolan o kınalı elleri
Günbatımında tarladan dönerler
Suya inen söğüt dalı misali
Ya da fabrikadan çıkmıştır akşam vakti
Koşar yeni doğmuş bebesine
Ak göğsünde düğümlenir sütleri
Kerem ile Aslı’nın sevdaları
Yıldızlar kadar uzaktır onlara
Acımasız töreler doymaz canlara
Duvakla çıkarlar baba evinden
Geri dönebilirler ancak tabutla…
Bazen Serenay’ dır adları, bazen de Seyra
Kimi zaman Berfin’ dirler Dicle kıyısında
Doğu Karadeniz’ in bir balıkçı kasabasında
Tanura’ dır ya da
Iraz’ dır Çukurova’da
Kim bilir? Belki de Ramize’ dir Trakya’ da
Adları, dilleri ne fark eder ki?
Kim olursa olsunlar, özünde kadındır hepsi
O kadınlar ki bir tutam sevgidir suları, ekmekleri
Onlar, ülkemin kadınları
Her biri helal süt emmiş,
Her biri ölesiye sevilesi…
Naime ÖZEREN / 2010
TÜM YORUMLAR (9)