giderek, kötü bir alışkanlığa dönüşmesin diye yaşamak,
sevdim seni, umudumun boynuna özlem şalını dolayarak
elimdeki gülü, boyuna döndürüyorum, döndürüyorum…
dikenlerim güle batıyor, yanlışlıkla
uğradığım bütün kadınlar yaşımı büyüttü benim,
ama, bu defâ başka
bu defâ, böyle yana yakıla
her gece, yeniden sevdâya yatılacak, kalın uykularla
dağlar, giderek yakışıyor yollara,
ovalar, baktıkça genişliyor senin sâyende
somyasız evlerde de, ağzını şapırdatarak uyuyor çocuklar
basma entârilerinin dalgınlaştırdığı bohçacı kızlar,
tarhana kokan çocukluğuma yetişiyor;
- geldiniz mâdem, siz de bir el verin şu sevdâya
hırsın bilenmiş okyanusunda yüzmeyi bırakın hele
şu kükürt kokan İstanbul bahçelerinde
kimin diktiği bilinmeyen ağaçlar;
tamamlıyor, yarım kalmış bir ormanı
kıraç bir Anadolu, yeşeriyor gözlerinin önünde
yalçın kayalara tırmanıyor, ölüm bile
ve Allah, sevgiyi yaratmış işte…
bulutlar bile şaştı bu işe;
en güzel yağmuru biriktiriyorlar bize
en güzel türküyü söylemedim daha
nah şuramda, baltakesmez bir ağaç gibi, sesin büyüyor içimde
ben, seni nasıl sevdim, bilmiyorum
bir hüznün, bin kere ele gelmesinde…
bahar, yanardağ gibi taşıp dökülüyorken ovama,
kuş sesi gibi işledin gökyerime
Harran köylüsü, yağmur duasına çıkmıştı,
ben seni sevdiğimde; adım kuraklıktı, söyledikçe
uykudan kalkıp, düşüme uyandım
dışarı açılıyor artık benim pencerelerim de
ben seni sevdiğimi, Galata Köprüsü’nün dibinde,
sarhoşlara söyledim; ne olmuş söyledimse?
eskirim, eskitemem seni…
konuştukça gençleşen gözlerini öpmek için,
yalnızlığımı nasıl tırmandım, bilemezsin…
seni anlattıkça, kendime benzetiyorum herkesi
kederler orağa geliyor, büyüdükçe,
perde perde yırtılıyor; geçmişi denizin
sesimi tarıyorum, her sabah aynada,
sana gelmelerin yollarına bakıyorum
günler yavaşlıyor, bıraktıkça dünde seni
içinde gül geçmeyen türkü mü kalmış?
denizsiz mâvi mi olurmuş?
dalgalar bedâva, martılar da caba
tanyerleri ağarırken, uzuyor Anadolu; sana yetişmelere
bir değirmen dönüyor; şıpır şıpır; bin değirmen içinde
her gün, yeniden doğmak için sana, dünyâya,
karışmak için, koşmaya yeni başlamış tayların yanına,
iyi bakılmış bir Anadolu’ya,
meselâ; Dârende’den Malatya Ovası’na,
kayısı topladım gözlerimle sana
henüz gelmemiş bir ömrü dilendim sonra
ben, seni sevmenin ilkbaharına yetişebildim anca,
bende başka mevsim arama
bütün yetimhânelerini, bütün tımarhânelerini dolaştım aşkın
bende çocuk çok ama, sakın ha, akıl arama…
seni sevdim; kavgalar çıkıyordu, dört bir yanımda
güneşi koyulmuş bir Mezopotamya’ya sağıyordum,
dili ballı gülüşlerini,
dünyanın en güzel çocukları yetişecek orada
seni sevdim; çengele asılmıştı kadınlar; koyunlarla yan yana
köpürmüş bir deniz buldum; ayışığı sofrasında
güneşi tuttum adınla;
acıdan değil ama, acımdan ölürüm; ölür insan…
acının ellerinden tutma ama, çengele asılanları da unutma
seni sevdim; zâlimlere diklendim;
- kırma gülün dalını; sen dikmedin,
karmadın toprağını
hangi aklın yaprağını suluyorsun; bir bilsen…
geceleri de açık çiçekçiler bulabilseydik,
sevinirdik ama;
gün gelir, güller de kurtlanır,
herkes şükreder, insan olduğuna
21-24 Mayıs 2016 Cuma~Pazartesi / Hilvan~Şanlıurfa~İstanbul
Halil IşıkKayıt Tarihi : 30.5.2016 23:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!