siyah beyaz arası dolanan gölgeler
yayılmaya durmuş bir sarı
yer yer yıpranmış kenarları
bir fotoğraf çıkarttı bininci kez belki / Oltacı Ali
titrerken sesi / gözlerinde hüznün ıslaklığı vardı
görmemle sarsıldım / kaydım ardından
ışıklı bir tünelin içinden savruldum maviliğe
bol ışıklı bir su / karnım tok / yüzüyordum
saklıydı içimde gözlerim
bir acı yırttı içimi birden
fırladı gözlerim saklandığı yerden
bir zıpkın delmişti bedenimi
damla damla aktığını gördüm canımın
bu ışıltılı gününde nisanın
çığlıklar / vahşi çığlıklar
dokunup dokunup / uzaklaşan yaklaşan çığlıklar
o çığlıkların bir yerinde gezinirken yaşanmışlığım
bu denizin sonuyum haykırışından koptum / buradayım şimdi
şimdi sözcüğünde dönebildim / hüzünlü ve yorgun
hala ellerimde duruyordu resim
dört tekerli bir balıkçı tezgahı üstünde
ağlarca çaresizliğine yatıyordu
aşarak boyutlarını tezgahın / bir kılıç balığı
ardındaysa / biri resmi veren ihtiyar
gülümsüyordu üç genç adam
denizin sonuydu oysa vurdukları
üçler / beşler / onlar da gülümsediler
hüzne dönüşünceye değin gülümsediler
ve ağlıyorlar şimdi / onun ardından
Kayıt Tarihi : 29.1.2007 14:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
2001 yılının o sıcak Ağustos günü, Marmara adasında yaşayan oltacı Ali, bakmam için bana bir fotoğraf uzatmıştı...1970'li yıllara ait bir fotoğraf. O fotoğrafta Marmara denizinin son kılıç balığı bir tezgahın üstündeydi ve onu avlayan kendisi dahil üç genç adam tezgahın üzerinden bu başarılarını kutlarcasına gülümsüyorlardı..Yıllar sonra, o zamanların genç ama şimdi ihtiyarlamış balıkçısı pişmandı..gözlerinde hüzün vardı...ve bu şiirin dizeleri akıp geldiler...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!