Üretim ilişkisi kolektif yapı ile başladı. Ve üretim ilişkisinin kolektifi oyuk alanlı devimlerle vardı. Üretim ilişkisi kolektifi olmasından ötürü hep kolektif alan etkisinden besleniyordu.
Kolektif alan etkisi yardımlaşan iş birliği ortaya koyuyordu. İş bölüşümü besin bulmaya gidenler kadar geride kalıp ateş yakmayı, geriyi korumayı, çocuk bakımını, haber getirip haber götürme gibi türlü hizmetlerin yapılmasına olanak olan ortam oyuklarını ortaya koyuyordu.
Bu tür hizmetler, sağlatan uğraşıların parçalı olmakla temel zorunluluklarıydı. Bu parçalı zorunluluklar aynı “kolektif etki alanı” içindeki “üreten ilişkilerin de” ortaya çıkma zorunluluklarıydı. Ve bu süreç ittifaklarla da “üretim hareketiydi”. Bu iki karakter (üreten ilişki ve üretim hareketi) üretimin temel esasıydı.
Böyle olunca bu kes de tersten kolektife doğru bakarsak; üretim hareketi dışında, sosyal olmanın, toplum olmanın, kolektif olmanın, çevrim olmanın “hizmetleri” vardı. Kitap yazma ve kitap okuma, ilaç bulma, teknik icatlarda bulunma, uzaya gitme seyahat etme, müzik besteleme ve dinleme, sanat yapma gibi hizmetler temel üretim hareketi dışındaydı. Ama yine de bir üretim hareketiydiler.
Temel hareketi ortaya koyan uğraşılar zanaattı. Zanaat öğrenilir öğretilirdi. Yarattığı sinerji ile sosyo toplumu bambaşka etkinliklerde bulunmaya vakfeden çalışmaları oluşacak olan boş zamanları ortaya koyan asıllar olmakla özgürleşmenin vaz geçilmezleriydi.
Özgürlük te kolektifti. Yani mısır üreten süreciniz olmasaydı otomobili kullanma özgürlüğünüz de olmayacaktı. Özgürlüğü ortaya koyan süreç te kolektif üretim hareketi olmakla, kolektifti. Sosyo toplum etkisiyle ortaya konan uğraşılar (sanat ve hizmetler) öğrenme öğretme olmalarının yanında yetenektiler de. İşte “asılların” ortaya koyduğu özgürleştiriciler sanattı
Bunlar ve sanat ta sosyo toplumla, hayat olmanın şartlarıydı. Hayat bunlarsız var olurdu. Ama kaliteli ve daha güvenceli hayat içinde oluşlar ve yaşama sarılma oluşlar sanatsız olmazdı. Sanat ve sosyo toplumsa hizmetler “asıllarını asla unutup”, “asıllarının üzerine olmamalı”.
“Asıllarının yanında ve asıllarına göre bağıntıyla sanat ve hizmet olmak zorunda”. Çünkü sanatsız ve hizmetsiz hayat damarlarınızın biri kopsa da siz yine de yaşarsınız. Ama asıllar olmadan sanatla yaşayamazsınız. Size tarımı neden yok ettirdiklerini anlıyor musunuz? Her halde “İso Showlarla” “Dayan Showlarla” vücut bulacağınızı bildiklerinden değildi.
Unutmayın ki kolektifi kolektif yapan sanat yapan temel üretim hareketi olmadan, sanatın ve hizmetin düşüncesini varlığını bile ortaya koyamazsınız. Snop ve küçük dağları ben yaratım diyenler. Kendisini “sanat” diye, her şeyin üzerinde gören banal, yozluklar. Bir iyi düşünmeli! Bu nedenle üreten hizmet hareketi dışındakiler; ancak ve ancak sosyo toplumsa güçle ortaya konan sair hizmetler; temel hizmetlere bağıtlanır. Ve böylece temel hizmetler gibi görülen uygarlaşma olurlar.
Ekmekten ne kadar pay ayırıyorsanız; sanattan, teknikten, teknoloji ve bilimden, seyahat gibi hizmetlerden de o kadar köfte alıyordunuz. Ya da ekmeğini bulduğunuz kadarla, köfte üreten oluyordunuz. Nüfusun yüzde yüzünü zanaatta çalıştırıyorsanız, sanatı da hayatta zevk almayı da kaliteli yaşamı da doğaya egemenliği de özgürleşmeyi de bulamazsınız.
Bunun diyalektiği şuydu. Köfte ekmeğe hizmet hareketi olarak döndükçe ekmek artıyordu. Ekmek arttıkça köfte üretenler ve köfte miktarındaki kalite artıyordu. Ekmek temeldi ama hiçbiri birbirine üstün değildi. İkili bağıntıydı. Sosyo toplumda ekmek köfte içindi, köfte de ekmeğe katık olmakla yaşamın üretimin özgürlüğün kalitesiydi.
Kayıt Tarihi : 24.7.2018 18:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!