ah o gözleriniz yok mu...
o gözleriniz...
böyle yeşil ışık yakmasaydı,
derya sanıp, yüreğiniz...
geçmek zorunda kalmazdım karşıdan karşıya.
o yüzden...
vazgeçtim gözlerinizden.
ah o sözleriniz yok mu...
o sözleriniz...
bir şiirin dizesinden kopup saçılmasaydı.
balıklama atlamazdım, değmek için bir hecesine,
ve tam boğulacakken sarılıp bir olmaza,
geçmek zorunda kalmazdım karşıdan karşıya.
o yüzden...
vaz geçtim sözlerinizden.
ah o elleriniz yok mu...
o nazik ve kibar elleriniz...
o kadar şefkat, bu denli güven vermeseydi,
tutunmazdım ve incecik kuru bir dal misali, kırılmazdı.
kan revan içerisinde dizlerimin üstüne düşüp,
kalmazdım -cümle alemle- karşı karşıya.
o yüzden...
vaz geçtim ellerinizden.
halbuki bir bütündünüz
gözlerinizden,sözlerinize köprüydü elleriniz,
her zamanki gibi siz
onlarında kıymetini bilmediniz...
elleriniz dizinizde,
gözlerinizi yummuş,
sukuta duruşunuz
bu yüzdendir...ha... ne dersiniz...
01.06.2012
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman